Makale

Çocuklar her zaman şefkat ve merhamet beklentisi içerisindedir

Başyazı


Prof. Dr. Ali BARDAKOĞLU
Diyanet İşleri Başkanı

Çocuklar her zaman şefkat ve merhamet beklentisi içerisindedir. Acımasız savaşların sürüp gittiği, küçücük çocukların sokaklara itilip, kendi kaderlerine terk edildiği çağdaş dünyada yetimler, muhtaç oldukları sevgiyi ve şefkati, ancak merhametli yüreklerin sayısının kendi sayılarından daha çok olması sayesinde bulabileceklerdir.

Kendisi de bir yetim olan sevgili peygamberimiz, yetimlerin ve kimsesizlerin üzerine titizlikle eğilmiştir. Yetimlerin ezildiği, şiddete maruz kaldığı, mallarının ellerinden alındığı, evlilik gibi temel konularda bile özgür iradeleriyle karar veremedikleri bir toplumda İslâm, yetimlerin ve kimsesizlerin haklarını güvence altına almıştır. Yetimi ezmek yasaklanmış, yetimlerin mallarına el uzatanların acı akıbetlerine dikkat çekilmiştir. Hz. Peygamber, şehit çocuklarını bir baba şefkatiyle bağrına basmış, yetimin başını okşamayı bile iyilik ve hayır olarak değerlendirmiş ve yetimleri koruyanların cennette kendisiyle birlikte olacakları müjdesini vermiştir. Peygamberimiz’in kızı Fatıma’nın, Allah Rasûlü’nün kapısına gelip, ev işlerinde kendisine yardımcı olacak kişiler istediğinde Efendimiz’in, “Bedr’in yetimleri sizden daha önceliklidir” (Ebu Dâvûd, Harac, Fey’ ve ’İmare, 19, 20) sözü bile başlı başına, yetimleri kollama ve onları nadide bir çiçek gibi gözetme bağlamında gönüllerimize işlemektedir.

Öte yandan yetim hakkına el uzatmanın cana kıymak, iftira atmak gibi, insanlığı felâkete sürükleyen yedi büyük günahtan biri olarak sayılması (Müslim, İman, 145) yüksek bir medeniyetin temsilcisi olan bizler için ağır bir uyarı niteliğindedir.

Ne yazık ki günümüzde savaşlar, doğal afetler, açlık ve fakirlik gibi durumlar, korunmasız ve sahipsiz yavrularımızın sayısını artırmakta ve onları pek çok açıdan istismara açık hâle getirmektedir. Bu sebeple yetimler hakkında hem kurumsal hem de bireysel anlamda hepimizin üzerine düşen görevleri yerine getirmesi, hizmet ve çare üretmesi, dünya yetimlerinin eğitimi ve insanca yaşayabilmeleri için girişimde bulunulması son derece önemlidir. Çünkü nerede olursa olsunlar, yetimlerin sorumluluğu hepimize aittir. Bunu fark edip sorumluluğumuzun gereğini yaptığımızda, “Eğer onlara karışıp birlikte yaşarsanız onlar da sizin kardeşlerinizdir.” (Bakara, 220) ayetinin hayatımızdaki olumlu yansımaları daha iyi anlaşılabilecektir. Nitekim, halkımızın Gazze’de yaşanan insanlık dramının bir parçası olan yetimlere uzattığı yardım ve şefkat eli, sembolik de olsa öksüz, kimsesiz ve çaresiz yüreklerin yarasına merhem olmuştur.

O halde gelin, hep birlikte sahipsiz olmadıklarını hissettirmek için yetim ve kimsesiz yavrularımıza gönüllerimizi açıp ellerimizi uzatalım. Şahsiyetli, onurlu, sağlam karakterli ve güzel ahlâklı bireyler olarak yetişmeleri için onları ilk kucaklayan biz olalım. Buna onlar kadar bizim de ihtiyacımız var. Çünkü yetime uzanan el, cennete açılan bir kapıdır.