Makale

HIRA NUR

DİN GÖREVLİSİNİN
HATIRA DEFTERİNDEN

HIRA NUR

Gülsüm DOKUZ
Çanakkale Din Hizmetleri Uzmanı

BU özel isim ne çağrıştırıyor diye sorsam... Tabii ki hepiniz ilk vahye kucak açmış o kutlu dağdan ve mağaradan söz edeceksiniz… Ve sonra dalacaksınız tatlı hayallere… Hac ya da umre yolculuğunda bir seher vaktinde o kutlu dağın yamaçlarında yol alışınızı hatırlayacak, o kutlu mağaranın manevi havasını soluklayacaksınız… Mağaranın Kâbe’yi gören kapısında bir ses “ikra” diye fısıldayacak kulaklarınıza… Bir mesaj gönderecek vahyi almaya açık kalbinize… Sonra Hz. Hatice’nin sadakatini, aşkını okuyacaksınız duvarlarında… Peki, asırlar sonrasına yansıyan mesajının şöyle bir hikâyesinin de olabileceğini düşünebiliyor musunuz?
Hıra Nur; o kutlu dağın, mağaranın ismi… Ama bugünden sonra bir başka anlam da ifade ediyor benim için. Bir Müslüman’a verilebilecek olan çok anlamlı bir özel isim… Nasıl ki bir dağ, üzerine inen kutlu kitabın ilk cümleleriyle aydınlanıp kâinata ışık saçmışsa, bugün de o kutlu kitabın cümleleriyle şereflenip Müslüman olan bir insana isim olmuştu…
Bugün meslek hayatımın belki de en anlamlı günlerinden birini yaşadım. Bir ihtida merasimine şahitlik ettim.
Eğitim için gittiği yabancı bir ülkeden dört yıl sonra Çinli bir kızla ülkesine dönen Alper, müftü efendinin, dinimiz hakkında söylediklerini tercüme ederken müstakbel eşine, kendini de sınava tabi tutuyordu. Takdirlerimi ilettim kendisine, boğazımda düğümlenen cümlelerin bağını çözerek.
Bu dünyada sahip olmak istediğiniz en değerli şey ne olabilir ki? Üç artı bir ev… Bahçeli deniz kıyısında bir yazlık… Son model bir araba… Maaşı dolgun bir iş… Sizi mutlu edecek bir eş… vs. İşte bütün bu hayal ettiklerinizden daha değerlisini haber veriyor Hz. Peygamber: “Bir insanın hidayetine vesile olmak.” Ne büyük bir müjde… Nasıl değerli olmaz ki, ateşten kurtarıyorsun bir canı… Dünyada bildiğimiz ateş de değil… Ebedî ateş… Ateşten kurtarıp cenneti kazanıyorsun. Ve cennette, belki de dünyada sahip olamadığınız nice nimetlere fazlasıyla, çok daha güzellerine sahip oluyorsunuz… Biliyorsunuz ki dünyada tadabileceğiniz her güzellik cennetteki nimetlerin numunesi, görüntüsü mesabesinde.
Şükürler olsun Rabbime! Bir delikanlı buna vesile olurken bize de şahit olmak düşüyordu. Şahit ol ya Rab! Şahit ol ya Rab! Şahit ol ya Rab!
“Eşhedü enla ilahe illallah ve eşhedü enne muhammeden abdühü ve rasulühü”
Senden başka ilah olmadığını tanıdı ve kulun Muhammed’in peygamberliğini de kabul etti. Ne mutlu! Kulluğuna kabul ettin, layık eyle… Peygamberinin izinden yürümeyi ona ve hepimize nasip eyle.
Sıra Hıra Nur’a söyleyeceklerime gelmişti. O benim söyleyeceklerimi tam anlayamayacaktı dilimizi bilmediğinden, ama bazen kelimelerin ifade edemediği içtenliğinizi, gözleriniz jest ve mimikleriniz çok rahat anlatabiliyor. Benim konuşurken ki gözlerimde biriken damlalar, onun mahcup edası… Her şeyi anlatıyordu aslında. Sanki kelimeler susmuş, kalpler konuşuyordu. Kendimi zorlayıp birkaç cümleyle ona hitaben de şunları söyledim:
Müslüman bir anne babadan, Müslüman bir ülkede doğduğum için Rabbime hamt ettim bugüne kadar. Elhamdülillah! Bunun gururunu, onurunu yaşadım hep. Sadece, sahip olduğum bu nimeti kaybetme endişesi taşıdım zaman zaman. Ya ayağım kayar da düşüverirsem o ateşe Allah esirgesin. İman etmek; ateşten kurtuluş! İmanın tadına varmak; o ateşe düşüverecek endişesi yaşamak.
Ama bugün senin yerine koyup kendimi, empati yaptım. Sırtıma yüklendiğim bir yığın günahın ağırlığından kurtulduğumu ve hafiflediğimi hissettim. Oh! Ne güzel! Hayatında tertemiz bir sayfa!
Hayatında açtığın tertemiz sayfayla imrendim sana Hıra Nur.
Onu tertemiz kılan Rabbim, onun nezahetini de korumayı nasip etsin inşallah.