Makale

Din görevlisinin çocuklarla iletişiminde beden dilinin önemi

Din görevlisinin çocuklarla iletişiminde beden dilinin önemi

Adem Güneş


Çocuklar yetişkinlerin ne söylediğinden daha çok ne söylemek istediğine dikkat ederler. Bu nedenle yetişkinlerle girdikleri diyaloglarda bütün çocuklar (farkında olmadan) yetişkinlerin beden dillerini okumakta maharet sahibidirler.
Yetişkinin bir bakışını, bir gülüşünü, bir sessiz duruşunu çocuklar çok güzel anlamlandırırlar. Bundan dolayıdır ki, çocuklarla muhatap olan yetişkinler kullandıkları beden diline oldukça önem vermelidirler. Belki niyetler iyi olsa da, kullanılan beden dilinde bu iyi niyet yansımıyor olursa çocuklar sözel iletişimde sarf edilen kelimelere değil, vücudun diline dikkat ederler.
Kaş yapayım derken göz çıkartmak
Çocuklara dinî eğitim verecek olan yetişkinler, iletişimde beden dilini kullanmayı çok iyi bilmelidirler. Bazen iyi niyet ile söylenmiş olan bir söz, beden diline yansıyamaz ise çocuk sözlerinize değil, bedeninizin ifade ettiği anlama yoğunlaşacaktır.
Özellikle gençler, yetişkinlere verdikleri değerleri onlarda göremezler ise, o kişiden uzaklaşmaya çalışırlar. Bilhassa yetişkinlerin tavır ve hareketlerindeki tutarsızlıklar gençlerin dini değerler eğitimine zarar verir.
Beden dili nedir?
Aslında beden dili, insanın ruhunda yaşadığı bütün duyguların bedenine aksetmesi, bedenini de etkisi altına almasıdır. Böylece kişi eğer ruhunda bir mutluluk hâli yaşıyor ise, bu dudaklarına yansır, gözleri ışıl ışıl olur. Eğer ruhu daralmış ve içinde sıkıntılar var ise, bu da olduğu gibi, bedenine yansır.
Kişinin ruhu beden dili ile okunur. Bu açıdan bakıldığında, beden dilinin sağlıklı işleyebilmesi için en temel şart kişinin kendisi ile barışık olmasıdır. Beden dilini kullanırken dikkat edilecek hususlar:
1. Abartılı ifadeler: Mademki beden dili insanın duygularında yaşadıklarının karşılığının bedenine yansımasıdır, o halde, abartılardan kaçmalı, hissetmediğini hissetmiş gibi bedenine yansıtmamalıdır. Eğer içimizden gülmek gelmemişse gülmemeliyiz; ağlamak gelmiyorsa içimizden, asla ağlar gibi yapmamalıyız.
2. Göz ruha açılan kapıdır: Beden dilindeki en önemli işlevi gözler görür. İnsanın sanki gözlerinde ruhuna inen bir yol varmış gibidir. Gözlere bakınca ruhun derinlikleri görünecek gibidir. İşte bu yüzdendir ki, içinde gizlilikler barındıran kişiler iletişim kurdukları kişinin gözlerine bakmaktan çekinirler. Bu nedenle, bir yetişkinin yapacağı en önemli şey, çocukla iletişim içinde iken, gözünü hiç sakınmadan çocuğun gözlerine sıcacık bakabilmesidir. Böylece çocuk karşısındaki yetişkinden “güven” hisseder.
3. Eşit mesafeden bakış: Çocuk ile kurulacak iletişimde yetişkinin boyu uzun olduğu için çocuğa tepeden bakıyormuş izlenimi uyandırabilir. Hiçbir insan da kendisine yukarıdan bakan birinden hoşlanmaz. Bundan dolayıdır ki, çocukla kurulacak iletişimde mutlaka çocuğun gözü seviyesine kadar eğilmek ve gerekirse dizler üzerinde durularak çocukla aynı seviyede konuşmak gerekir.
4. Baş şakaklardan okşanır: Yetişkinlerin en bildik davranışı çocukların başını okşamaktır. Böylece çocuğa değer verdiklerini düşünürler. Evet, bu söz yeri geldiğince doğrudur. Ancak eğer çocuğun başının neresi okşanacağı bilinmez ise, çocuk ile yetişkin arasında sürtüşme olur. Hiçbir çocuk başının tam tepesinin okşanmasından hoşlanmaz. Zira tepeden okşamak çocuk için küçüklük ifadesidir. Çocuklar en çok şakaklarından okşanmasını isterler.
5. Ses yumuşak olmalı: Birçok yetişkin çocuğu kontrol altına alabilmek ve ona söz geçirebilmek için sert bir ses tonu ile konuşmayı marifet zanneder. Hâlbuki sert bir ses tonu çocuğun duygu dünyasının kapanmasına ve öğrenmenin aksamasına neden olur. Bunun yerine, çocukla konuşurken, yumuşak bir ses tonu kullanmak gerekir.
6. Kelimeler sayılı çıkmalı: Çocuklar çok konuşan değil, anlaşılır konuşan yetişkinleri dinlemeyi tercih ederler. Bu nedenle anlatılan şeylerin çok olması marifet değil, çocuğun anlayabiliyor olmasıdır önemli olan.
7. Çocuk, avuç içleri açılmış yetişkini sever: Çocuklara elini uzatan yetişkin, avuçları açık ve yukarı gelecek şekilde çocuğa uzatmalıdır. Elin üstü yukarı gelecek şekilde çocuğa uzanmak çocuğa saldırmak gibidir. Emniyet hissi sunmak ise, avuçlar yukarı gelecek şekilde ve sakince çocuğa uzanmalıdır. Elindeki bir şey istenmelidir.
8. Gözler canlı olmalı: Gözlerin bir özelliği vardır ki, kişinin ruh dünyası sıcacık ve sevecen ise gözler ekstra ışıldar. Eğer kişi bir bıkkınlık ve bezmişlik içinde ise gözler solgundur ve ölü ölüdür. Bu yüzdendir ki, çocuklarla iletişim kuran yetişkinin öncelikle kendi gözlerinin içi gülüyor olması gerek ki, çocuk böylesi bir yetişkinden mutluluk kopyalasın.
9. Hareketler yavaş ve sükûnet içinde olmalı: Çocuklarla iletişim kuracak yetişkinin en dikkat edeceği şey, tavır ve davranışlarında yavaşlıktır. Sükûnet ve sekinedir. Çocuklar hızlı hızlı hareket eden, aceleci işler yapan, kendisini acele ettiren yetişkinlerden hoşlanmazlar. Çocuk fırsat yakalamak ister, yetişkinin aceleci tavrı nedeni ile bu fırsatları kullanmak istemeyebilir.
10. Beden dik durmalı: İnsanlar karşıdaki insanın bedeninin tükenmişliğini algıladığında o kişinin duygularının da tükenmiş olduğu hissine kapılırlar. Bu nedenledir ki, vücut sanki yorgunluk ve bir tükenmişlik hissi uyandıracak derecede çökmüş ve kendinden geçmiş gibi durmamalı, enerji dolu bir diklik içinde çocukla iletişime geçmelidir.