Makale

Hukuka bir açıdan bakış

Hukuka bir açıdan bakış
Mevlüt Akyürek / Hukuk Müşaviri

Hukuk devleti, bireylerin hukuki bakımından güvenlik içinde oldukları ve devlet organlarının eylem ve işlemlerinin hukuk kurallarına bağlı olduğu sistemi ifade eder. Statik olan hukuk kurallarının değişmesi ve bu değişikliğin geriye doğru uygulanması hukuka güveni zedelemektedir. Hukuki güvenlik -geriye yürümezlik- bireylerin temel hak ve özgürlüklerini güvence altına almaktadır.
Geriye yürümezlik ilkesi, Norveç gibi bazı ülkelerin anayasalarına, “Hiçbir kanunun geçmişe etkisi olamayacaktır.” şeklinde emredici hüküm olarak girmiştir.
Türk hukukunda ve doktrinde bu ilkenin, hukukun genel ilkelerinden olduğu genel kabul görmüş bir ilke olmakla birlikte, anayasal bir prensip hâline gelmediğini görmekteyiz.
Bir kuralın, yürürlüğe girdiği dönemde tamamlanmamış olaylara uygulanmasına, gerçek olmayan geriye yürüme, buna karşın yürürlükte bulunan kurallara göre bütün sonuçları tamamlanmış olan olaylara uygulanması hâlinde de dar anlamda geriye yürüme söz konusudur.
Kanunların geriye yürümezliği ilkesi, idari işlemlerde daha genel ilke hâlini almaktadır. Hukuk düzeninde mevcut olmayan ve kişilerin bilmediği bir işlemin uygulanması hâlinde kişilerin hukuka olan güvenleri sarsılacaktır. İlkelerin hâkim olduğu yapıların uzun ömürlü olması gerçeği de söz konusu güvenin tesisiyle açıklanabilir. Hukuk kurallarının öngörülebilir olması hem idareciler açısından hem de bireyler açısından arzulanan bir durumdur.
İdari işlemlerin geri alınması, işlemin yapıldığı tarihten itibaren geçersiz kılınması, idari işlemlerin geriye yürümezliğinin istisnasını oluşturmaktadır.
İşlemin geri alınması için yargı mercilerince iptali gereken bir hukuka aykırılığın olması şart değildir. Yargı mercilerince bir işlemin iptali, geri alma işleminden daha geniş sonuçlara racidir.
Hukuka aykırı işlemlerin hangi sürede geri alınması gerektiği hususu da ayrı bir sorundur. Bir tarafta hukuka uygunluk ilkesi bir tarafta hukuki güvenlik ilkesi olup, bu iki ilke çatışma hâlindedir. Bu çatışan ilkelerden hangisini tercih etmek gerekecek? İşte burada bir dengenin kurulması gerekir. Bu durumda hukuka aykırı bir işlemde olsa belirli süre içinde geri alınmadığında artık hukuka uygun olduğunu kabul etmek gerekir. Aksi halde her daim geri alınacağı ihtimali olan idari işlemler nedeniyle hukuki güvenlik ilkesinin zedelenmesi daha da hukuka aykırılığa sebep olacaktır.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 27/01/1993 tarihli ve E. 197/6, K.1973/2 sayılı kararında ilk kez geri alma işlemi, iptal davası açma süresi ile sınırlandırılmıştır. Bu kararda açık hata ve hile ile elde edilen işlemlerin her zaman geri alınabileceği, bu tür işlemlerin kişiler bakımından korunmaya değer hak doğurmayacağı, ancak açık hata ve hile dışındaki hukuka aykırı işlemlerin iptal davasını açma süresi içinde geri alınabileceğini benimsemiştir. Aynı içerikte Fransız Danıştay’ının da kararları da mevcuttur.
Danıştay 1973 tarihine kadar hukuka aykırı olan işlemlerin her zaman geri alınabileceğini benimsemişken, Danıştay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 22/12/1973 tarihli ve E.1968/8, 1973/14 sayılı kararıyla geri alma işlemlerini belli bir standarda bağlanmıştır. Anılan karara göre, açık hata, yokluk, hile ve gerçek dışı beyan dışında hukuka aykırı işlemler iptal davası açma süresi içinde geri alınabileceği aksi hâlde hukuki güvenlik ilkesi gereği geri alınamayacağı ilkesini benimsemiştir.
Hukuk devletinin bir bütün olarak değerlendirdiğimizde, hukuka aykırı işlemin toplumda hukuki güvenlik ilkesini ihlal edip etmediği hususu bu işlemlerin geri alınmasındaki ölçü olmalıdır. Bu nedenledir ki, idari işlemlerin tesisinde kamu yararı idareleri bağlayıcı bir ilke halini almıştır.
İkinci olarak idari işlemlerin geriye yürümezliği ilkesinin istisnası olarak kanuni düzenlemelerdir.
Kanun koyucu kanunla geçmişe etkili olarak düzenlemeler yaparak idarenin geriye doğru işlem tesis etmesini zorunlu kılabilir. Kanunla geriye doğru işlem tesis edilmesi, kamu yararı veya bireylerin menfaatine olan hususlarla ilgili düzenlemeler muvacehesinde yapılmalıdır. Aksi hâlde kanunların Anayasa Mahkemesi denetimine tabi olmaları nedeniyle iptalleri söz konusu olacaktır.
Kamu düzeni ve genel sağlığı korumak amacıyla kişi güvenliğinin korunması hukuki güvenlik ilkesine galip gelebilir. Bu durumda da idari işlemlerin geriye yürümezliği ilkesinin istisnaları söz konusu olur.
İptal edilen işlem hukuku düzeninde varlık kazandığı haliyle yargılandığından verilen iptal kararından hâliyle etkilenecektir. İptal kararlarının geriye yürümesi hususunda yargı mercileri ve doktrinde görüş birliği mevcut iken, iptal edilen kararın kendiliğinden ortadan kalkmadığı, ancak yargı kararlarının uygulanmasında usulde paralellik ilkesine uyulması da gerekmemektedir.
İptal edilen işleme dayanarak hak ve menfaat edinen üçüncü kişilerin bu hakkı korunmaktadır. Hukukun genel ilkelerinden olan iyi niyetin hukuk tarafından korunacağı prensibi ile kesin hükmün nispi kuvveti ilkesinin de devrede olduğunu unutmamak gerekir.
İçtihadı birleştirme kararları, kuralların uygulamadaki denetim mekanizması olan mahkemelerin uygulamalarında birlikteliğin sağlanması yoludur. İçtihadı birleştirme kararları da genel düzenleyici kural hüviyeti kazandığı için hâliyle geriye yürümezlik ilkesinin uygulanması gerekir.
İçtihadı birleştirme kararında önce anılan içtihada aykırı karar veren mahkemelerin kesinleşen kararları nedeniyle yargılanmanın yenilenmesi yoluna gitmeyecekleri gibi, idari işlem tesis eden idarelerin de anılan içtihattan sonra işlemlerini geri almaları gerekmez. Ancak özlük ve sosyal haklar bakımından bu kararların geriye yürütüldüğünü yargı kararlarında görmekteyiz.
Hukukun doğası gereği devlet güçlendikçe bireyin lehine hakların genişletildiği gerçeği Ülkemizde de son birkaç yıldır iyice hissedilmektedir. Hukuk içinde kalmak temennisiyle.