Makale

Fısk-Fasık

Fısk-Fasık

Doç. Dr. İsmail Karagöz
Rehberlik ve Teftiş Başkanı


Sözlük anlamı
“Fısk-füsuk” kelimesi, sözlükte çıkmak ve meyletmek anlamına gelir. Araplar, taze hurma kabuğundan çıktığı zaman, “fesekati’r-rutabetü an kışriha”, develer doğru yoldan sapıp çıktığı zaman, “fesekati’r-rikabü an kasdi’s-sebil”, deliğinden çıkıp insanlara göründüğü için fareye “füveysika” demişlerdir. Cahiliye döneminde insanların niteliği olarak “fasık” kelimesi kullanılmamış, şiirlerde de yer almamıştır.
Din dilindeki anlamı
“Fısk” kelimesi, sözlük anlamından uzaklaşmamakla birlikte din dilinde yeni bir anlam yüklenmiştir. Bu anlam; hak yoldan, dinden çıkmak, istikametten ayrılmak, itaat etmemek, isyan etmek, Allah’ın emrini terk etmek, şeri sınırları aşmak ve günaha dalmaktır. Sözlük anlamında fısk, bir bitkinin kabuğundan, bir hayvanın yuvasından ve yoldan çıkması gibi hakiki anlamda iken din dilinde; inkâr etmek, irtidat etmek ve isyan etmek gibi mecazi anlamda kullanılmıştır.
Kur’an’daki anlamı
“Fısk” kelimesi; mastar (fısk-füsuk), isim (fasık) ve fiil (fesaka) olarak Kur’an’da 45 ayette geçmiş ve şu anlamlarda kullanılmıştır.
1. Küfür (inkâr etmek): Mesela Secde suresinin, “Hiç mümin olan fasık olan gibi olur mu? Bunlar (elbette) eşit olmazlar.” anlamındaki 18’inci ayetinde “fasık” kelimesi kâfir anlamında kullanılmıştır. Bakara suresinin 99’uncu ayetinde, ayetleri inkâr edenler “fasık” olarak nitelenmiştir: “Andolsun, biz sana apaçık ayetler indirdik, bunları ancak fasıklar inkâr eder.”
2. Tekzip (Peygamberi ve ayetleri yalanlamak): Mesela Secde suresinin, “Fasıklık edenlere gelince, onların barınağı ateştir.” anlamındaki 20’inci ayette “fasık” kelimesi bu anlamdadır. Bunu ayetin devamından anlıyoruz: “Ateşten her çıkmak istediklerinde oraya döndürülürler ve onlara, ‘Yalanladığınız ateş azabını tadın.’ denir.” Bu ayette, cehennemi yalanlayan kimseler “fasık” kimseler olarak nitelenmiştir.
3. Nifak (ikiyüzlülük, münafıklık): Mesela Tevbe suresinin, “Şüphesiz münafıklar, fasıkların ta kendileridir.” anlamındaki 67’inci ayetinde “fasık” kelimesi, münafık anlamında kullanılmıştır.
4. Şirk (Allah’a ortak koşmak, Allah’tan başka ilah kabul etmek): Mesela Allah’ın; baba, oğul ve ruhu’l-kudüs şeklinde üçlü unsurdan oluştuğunu söyleyen, Hz. Isa’yı ilah kabul eden Hristiyanlara Âl-i Imran suresinin, “Ehlikitap iman etseydi elbette kendileri için hayırlı olurdu, onlardan iman edenler de vardır ama çoğu fasık kimselerdir.” anlamındaki 110’uncu ayetinde ehlikitaba (Hristiyan ve Yahudilere) fasıklar denilmiştir. (Âl-i Imran, 3/110.)
5. Isyan, masiyet, günah: Kur’an-ı Kerim’de günah olan söz, eylem ve davranışlara da “fısk” denilmiştir. Bu anlamda fısk, itaatten çıkmak, isyan etmek anlamındadır. Mesela; meyte, kan ve domuz eti gibi haram kılınan şeylerin yenilmesi, falcılık ve kumar gibi haramlar (Maide, 5/3; En’am, 6/145.), Allah’ın adı anılmadan kesilen hayvanların etini yemek (En’am, 6/145.), hac veya umre için ihrama giren müminin ihramlı iken kara avı yapması, tırnakları kesmesi ve tıraş olması gibi ihram yasaklarını işlemesi, günah olan söz söylemesi, eylem ve davranışlarda bulunması (Bakara, 2/197.), insanlara kötü lakap takmak ve bu lakapla hitap etmek (Hucurat, 49/11.), ticari işlemlerde tarafların birbirlerine zarar vermesi (Bakara, 2/282.), yalan (Hucurat, 49/6-7.) “fısk” olarak ifade edilmiştir. Hadis-i şeriflerde de günah olan söz, eylem ve davranışlara “fısk” denilmiştir. Mesela bir hadiste Müslüman’a sövmenin fısk, onu (mümin diye) öldürmek küfür olduğu belirtilmiştir. (Müslim, Iman, 116.) Dolayısıyla mümin olduğu hâlde, imanın gereği olan görevleri yapmayan, yasaklardan sakınmayan, günah olan söz, eylem ve davranışlarda bulunan kısaca Allah ve peygambere isyan eden kimseler, fasıktır.
Kur’an-ı Kerim’de fasık olarak nitelenen kimseleri şöyle özetleyebiliriz:
a) Kâfirler. (Bakara, 2/26.), Allah ve peygamberini inkâr edenler (Tevbe, 9/84.), peygamberleri yalanlayan, onlara karşı çıkan ve isyan eden toplumlar. (Maide, 5/26, 26; A’raf, 7/102, 145; Neml, 27/12; Kasas, 28/32; Zuhruf, 43/54; Zariyat, 51/46; Hadid, 57/26-27; Haşr, 59/5.) b) Münafıklar. (Tevbe, 9/80, 96; Münafikun, 63/6.) c) Allah’a verdiği sözden dönenler. (Âl-i Imran, 3/82.) ç) Allah’ın indirdiği hükümleri uygulamayanlar. (Maide, 5/47.) d) Müşrikleri dost edinenler. (Maide, 5/81.) e) Iffetli ve namuslu kadınlara zina suçu isnat edenler. (Nur, 24/4.) f) Homoseksüellik yapanlar. (Enbiya, 2/74.) g) Allah’ı unutan ve bu yüzden Allah’ın da kendilerine kendilerini unutturduğu kimseler. (Haşr, 59/19.)
“Fasık” kelimelerinin geçtiği ayetlere baktığımız zaman, hem inkâr edenlere hem de isyan eden ve günah işleyenlere “fasık” denildiğini öğreniyoruz.
Sonuç olarak; Kur’an’ın odak kavramlarından biri olan “fısk” sözlükte çıkmak, Kur’an’da ise iman ve itaatten çıkmak, inkâr ve isyan etmek anlamında kullanılmıştır. Fısk olan inanç, söz, eylem ve davranışları iki kısma ayırabiliriz: 1) Iman esaslarından tamamını veya birini veya Kur’an ayetlerini veya herhangi birini inkâr etmek, dinden irtidat etmek, Kur’an’ın bir hükmünü, emrini veya yasağını kabul etmemek ve beğenmek veya iman ve ibadetlerinde Allah’a ortak koşmak gibi inkâr olan fısk; 2) Yalan söylemek, içki içmek, zina etmek, iftira etmek, haram yemek ve içmek gibi günah olan sözleri söylemek, eylem ve davranışlarda bulunmak veya namaz, oruç, zekât, anne babaya ihsan ve Allah’ı zikir gibi farz görevleri terk etmek suretiyle işlenen fısk. Her kâfir fasıktır ancak her fasık kâfir değildir.
“Fısk” kelimesi; küfr, nifak, şirk, dalalet, isyan ve günah kavramları ile eş; iman, ibadet, itaat, ihlas ve sevap kavramları ile zıt anlam ilişkisine sahiptir, başka bir ifade ile bu kavramlar, fısk kavramının semantiğini oluşturur.
Bilelim ki fısk hem inkâr hem isyan anlamı ile yerilen bir inanç, söz, eylem ve davranıştır. Kur’an’ın beyanı ile Allah; “Fasık toplumu doğru yola iletmez.” (Tevbe, 9/24.), “Fasıklardan razı olmaz.” (Tevbe, 9/96.) ve “Ancak fasık toplumu helake sürükler.” (Ahkâf, 46/35.) Dolayısıyla fasık fert ve toplum olmaktan sakınmak ve fısk olan inanç, söz, eylem ve davranışlardan uzak durmak ve fısk olan inanç, söz, eylem ve davranışlara tövbe etmek gerekir.