MÜBAREK ÜÇ AYLAR: MANEVİ ARINMA VE İBADET ZAMANI
Dr. Ahmet OĞUZ
Cidde Başkonsolosluğu Din Hizmetleri Ataşesi
اَللَّهُمَّ بَارِكْ لَنَا فِي رَجَبَ وَشَعْبَانَ وَبَلِّغْنَا رَمَضَانَ
“Allah’ım, recep ve şaban aylarını hakkımızda mübarek eyle, bizi ramazan ayına ulaştır.”
(Taberani, el-Mu‘cemü’l-evsat,
4/189 [3939])
Üç aylar olarak bilinen recep, şaban ve ramazan ayları, Müslümanların manen arınma ve yenilenme fırsatı buldukları müstesna zaman dilimleridir. Regaib, Miraç, Berat ve Kadir geceleri gibi mübarek gecelerin bu aylarda bulunması bu döneme ayrı bir değer katmaktadır. Bu aylar, Müslümanlara tövbe, nefis tezkiyesi, ibadet, dua ve salih amellerle dinî hassasiyetlerini pekiştirme imkânı sunar.
Recep ayı, haram aylar arasında yer alır. Haram aylar, Cahiliye Dönemi’nde savaşmanın ve kan dökmenin yasak olduğu, saygı duyulan aylar olarak kabul edilmiştir. Bu aylar; muharrem, recep, zilkade ve zilhicce’dir. İslam’da da bu ayların kutsiyeti korunmuş ve Müslümanlara bu aylarda günahlardan kaçınmaları, ibadet ve hayırlı amellere daha fazla yönelmeleri tavsiye edilmiştir. Bu dönemde yapılan iyiliklerin sevabı artarken günahların cezası da katlanır.
Recep ayında gerçekleşen önemli hadiselerden biri isra ve miraç mucizesidir. İsra, Resul-i Ekrem’in (s.a.s.) bir gece Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksa’ya yaptığı yolculuğa, miraç ise oradan göklere yükselmesine denir. İsra mucizesi ayetle (İsra, 17/1), miraç ise sahih hadislerle sabittir. (Buhari, Tevhid, 37; Müslim, İman, 259)
Miracın, Hz. Hatice ve Ebu Talib’in vefatlarından sonra ve hicretten bir yıl önce gerçekleştiği kabul edilir. Rebiülevvel veya ramazan ayını işaret eden rivayetler olsa da, İslam âlimlerinin çoğunluğu miracın recep ayının 27. gecesinde meydana geldiğini kabul eder. (Salih Sabri Yavuz, “Mi’rac”, DİA, 30/132-135) Ayrıca, recebin ilk cuma gecesi Regaib Kandili olarak kutlanmaktadır.
Peygamberimiz (s.a.s.), miraç yolculuğundan üç büyük hediye ile dönmüştür: Beş vakit namaz, Allah’a ortak koşmayanların bağışlanacağı müjdesi ve Bakara suresinin “Âmene’r-rasulü” diye başlayan son iki ayeti. (Müslim, İman, 279) Bu ayetlerin fazileti hakkında Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Kim Bakara suresinin son iki ayetini geceleyin okursa, bunlar ona yeter.” (Buhari, Fezailü’l-Kur’an, 10; Müslim, Salatü’l-müsafirin, 255) Hadiste geçen “bunlar ona yeter” ifadesi, farklı şekillerde yorumlanmıştır. Bu ayetleri okumanın, kişinin gece ibadetinin sevabına nail olmasına vesile olduğu, kişiyi şeytanın kötülüklerinden koruduğu ve her türlü bela ve musibetten muhafaza ettiği ifade edilmiştir. (İbn Hacer, Fethu’l-bari, 9/ 56)
Şaban ayı, recep ile ramazan arasında bir köprü gibidir. Peygamberimiz (s.a.s.), bu ayın çoğunu oruçla geçirmiş ve şöyle buyurmuştur: “Şaban, recep ile ramazan arasında insanların gafil bulunduğu ve amellerin, âlemlerin Rabb’i olan Allah’a arz edildiği aydır. Ben de amelimin (Allah’a) oruçlu olduğum hâlde arz edilmesini severim.” (Nesai, Savm, 70) Ayrıca, ramazan dışındaki en faziletli orucun şaban ayında tutulan oruç olduğunu haber vermiştir. (Tirmizi, Zekât, 28)
Şaban ayının on beşinci gecesinde idrak edilen Berat Kandili, İslam kültüründe önemli bir yere sahiptir. Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Allah Teâlâ, şaban ayının on beşinci gecesi dünya semasına (rahmetiyle) tecelli eder ve Kelb kabilesinin koyunlarının tüylerinin sayısından daha fazla kişiyi affeder.” (Tirmizi, Savm, 39)
Duhan suresinin 3. ayetinde Kur’an’ın “mübarek bir gecede” indirildiği belirtilir. İslam âlimlerinin çoğunluğu, diğer ayetlere dayanarak bunun Kadir Gecesi olduğunu kabul etmişlerdir. Ancak bazı tabiîn âlimleri, bu ayetin Berat Gecesi’ne işaret ettiğini belirtmişlerdir. Onlara göre, Kur’an-ı Kerim’in tamamı Berat Gecesi’nde Levh-i Mahfuz’dan dünya semasına indirilmiş, Kadir Gecesi’nde ise peyderpey vahyedilmeye başlamıştır. (DİA, 5/475)
Kıblenin Mescid-i Aksa’dan Kâbe’ye çevrilmesi, hicretin ikinci yılında gerçekleşmiştir. Bazı kaynaklar kıble değişiminin şaban ayında gerçekleştiğini belirtirken (Kurtubi, el-Câmiʿ li-ahkâmi’l-Kurʾân, 2/149-150), İslam âlimlerinin çoğunluğu bu hadisenin recep ayının ortasında meydana geldiğini kabul etmektedir. (İbn Hacer, Fethu’l-bârî, 1/96-97). Ancak iki görüş de bu önemli olayın hicretin ikinci yılında gerçekleştiği hususunda birleşmektedir.
Üç ayların zirvesi olan ramazan ayı, Kur’an’ın indirildiği ve orucun farz kılındığı aydır. Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: “Ramazan ayı; insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur’an’ın indirildiği aydır...” (Bakara, 2/185) Ramazan ayında Müslümanlar oruç tutmak suretiyle, nefis arzularıyla mücadele ederek Allah’a yaklaşırlar. Bu ayda gerçekleştirilen ibadetlerden biri olan teravih namazı ve mukabele geleneği, ramazanın manevi atmosferine ayrı bir derinlik katar. Ayrıca ramazanda verilen zekât, fitre ve sadakalar, kardeşlik bağlarını güçlendirmektedir.
Ramazan ayının en önemli gecelerinden biri olan Kadir Gecesi, bin aydan daha hayırlıdır (Kadir, 97/1-3) Bunun faziletiyle ilgili olarak Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Kim inanarak ve sevabını Allah’tan umarak Kadir Gecesi’ni ihya ederse geçmiş günahları bağışlanır…” (Buhari, Savm, 6; Müslim, Salatü’l-müsâfirin, 175) Mübarek gün ve gecelerin, muhtelif ibadetlerle değerlendirilmesi tavsiye edilmekle beraber bugün ve gecelere ait özel bir namaz veya ibadet şekli bulunmamaktadır. Hz. Âişe validemiz Hz. Peygamber’e (s.a.s.) “Ey Allah’ın Resulü! Kadir gecesinin hangi gece olduğunu bilecek olursam o gece nasıl dua edeyim?” diye sormuş, o da şöyle dua edilmesini tavsiye etmiştir: “Allah’ım! Sen çok affedicisin, affetmeyi seversin, beni de affeyle.” (Tirmizi, Deavat, 84; İbn Mace, Dua, 5)
Sonuç olarak, üç aylar Müslümanların manevi olarak arındığı, ibadetlerini artırdığı ve Allah’a yakınlaşma fırsatı bulduğu değerli zaman dilimleridir. Yüce Allah cümlemizi mübarek üç ayları hakkıyla değerlendirip kurtuluşa eren kâmil müminlerden eylesin. (Âmin)