Makale

Kurtuluş Mücadelesi ve Din Adamları

Kurtuluş Mücadelesi
ve Din Adamları

Ahmet Koçarslan
Müezzin-Kayyım Nizip/Gaziantep

Millî Mücadele fikri, daha l. Dünya Savaşının yenilgiyle sonuçlanacağının anlaşılması üzerine Anadolu’da belirlenmeye başlanmıştır. Mustafa Kemal Paşa ve vatanseverlerin katılımıyla, Kuvayımillîye ve çeşitli cemiyetler kurularak kurtuluş mücadelesine start verilmiştir. Bu mücadele siyasal ve kültürel farklılığın ötesinde, bir egemenlik ve bağımsızlık mücadelesi olduğu için kısa zamanda geniş katılımla destek görmüştür. Bu mücadelenin önderi Mustafa Kemal Paşa, Millî Mücadelede en önemli unsurlardan birinin din adamları olduğunu gördüğünden daha ilk günden Anadolu’da tanınmış din adamlarını ısrarla Ankara’ya çağırtmış, onların da görüşlerinden istifade ederek mücadeleye başlamıştır. Din adamlarının halk üzerindeki tesir ve telkin gücünün olması, din adamlarının desteğinin vazgeçilmez olduğunu açıkça göstermiştir.

19 Mayıs 1919 tarihini hemen hemen hepimiz kurtuluş mücadelesinin başladığı tarih olduğunu biliriz. Ama kurtuluş mücadelesinde hangi hadiseler cereyan etmiş, din adamlarının rolü ne olmuş, bunu çoğumuz bilmeyiz. Zaman zaman bazı yazılı ve görsel medya, kurtuluş mücadelesinden bahsederek diziler ve belgeseller hazırlar. Millî Mücadeledeki her şeyden bahsedilir. Ama mücadelede kendini vatan uğruna adamış din görevlilerinden bahsedilmez. Edilse bile gerçeklerden uzak bir şekilde anlatılır. O dönemde pek çok din adamının, Millî Mücadele fikrinin doğuşunda etkin rol oynadıklarını tarih kaydetmiştir. Din adamları, kurtuluş savaşının kıvılcımını ateşlemekle kalmamış, din, vatan ve millet uğruna canla, başla mücadele etmiştir. Şimdi bunların birkaçına göz atalım:

Atatürk Samsun’a çıktığında mücadele başlıyor. Bilindiği gibi Millî Mücadelenin ilk günlerinde halk, Paşa’nın da dediği gibi, "Hakiki vaziyeti anlamamışlardı. Fikirlerde karışıklık vardı. Dimağlar âdeta durgun haldeydi..." Böyle bir anda milletin ruhunda ve benliğinde mevcut olan direnme gücünü ateşleyen hocalar, müftüler, din adamları Millî Mücadele fikrinin doğuşunda önemli bir faktör olmuşlardır. Böyle bir ortamda, Atatürk’ü Samsun’a gittiğinde ilk karşılayan heyet, aynı zamanda belediye meclis üyesi de olan bir din görevlisi Hacı Molla Efendi ve bir grup arkadaşıydı. Hacı Molla Efendi, Atatürk’e "Şehir namına, şehrimize hoş geldiniz." diyerek Paşa’yı kucaklamıştır.

Yine 25 Mayıs 1919’da Havza’ya geçen Atatürk’ü, Hacı Mustafa isimli bir din adamı karşılamıştır. Amasya’da Paşa’nın ve heyetinin yaşadığı bir hadiseyi, büyük Önder’in yanındakiler şöyle anlatır: "Amasya’ya indiğimizde Amasya Müftüsü Hacı Tevfik Efendi, Paşa’ya "Hoş geldin paşam" diyerek sarılmış ve ona "Gazamız mübarek olsun, emrinizdeyiz Paşam” dediğinde, Atatürk’ün ve bütün heyetin gözlerini yaşartmıştır. Bu din adamının sözleri Atatürk ve heyetini sevindirmiştir. Kurtuluş mücadelesinin ilk tohumlarının atıldığı Amasya Protokolünde, din adamlarından özellikle de Amasya Müftüsü Hacı Tevfik Efendi’den övgüyle bahsedilmiştir. İşte Millî Mücadelede çok önemli yeri olan Amasya Tamimi, bir din adamı olan Tevfik Efendi’nin, sağladığı huzurlu ve güvenli bir ortamda 21 Haziran 1919’da yayınlanmıştır.

Bilindiği gibi kongrelerin kurtuluş mücadelesindeki yeri çok ayrıdır. Erzurum’da yapılan kongreye katılan üyelerden birisi de Müftü Mehmet Şevki Efendi idi. Kongrede çok yararlı çalışmalarda bulunmuş ve Mustafa Kemal Paşa’nın takdirini kazanmıştır.

Bu ve daha birçok hadise kongrelerde din adamlarının ne kadar etkin rol aldığının açık bir belgesidir. Kurtuluş mücadelesinde ilk karşı koyma hareketi, Yunanlıların İzmir’i işgal etmesiyle Denizli’de başlamıştır. Ünlü tarihçi Cemal Kutay bu mücadelede din adamlarından uzun uzun bahsetmiş ve buna kanıt olarak da Denizli Müftüsü Ahmet Hulusi Efendi’yi göstermiştir. 15 Mayıs 1919’da Yunan ordusu İzmir’e girdiğinde, Ahmet Hulusi Efendi tehlikeyi sezmiş ve bunun üzerine bir fetva hazırlamıştır. 16 Mayıs 1919 yani bir gün sonra Cuma günü Cuma namazında halka bayram yerinde toplanmalarını söylemiş ve toplanan kalabalığa şöyle hitap etmiştir: "Ne pahasına olursa olsun Yunanlılara karşı koymak gerekir. Şartlar ne kadar kötü olursa olsun. Silah ve cephanenin azlığı veya hiç yokluğu bizim mücadelemize engel olmamalı, hatta hiçbir savunma aracı olmadan, gerekirse taşla dahi olsa vatanı savunmadan geri durulmamalıdır." İşte Ahmet Hulusi Efendi, Şevki Efendi, Abdurrauf Efendi ve daha ismini sayamadığımız birçok din görevlisi, Millî Mücadelenin isimsiz kahramanlarıdır.

Yine mücadele yıllarında Maraş’ta cereyan eden bayrak olayı vardır.
Fransız generalin emriyle kaledeki Türk bayrağı indirilir, ardından Fransız bayrağı çekilir. Durumu fark eden Avukat Mehmet Ali Bey hemen bildiri hazırlayıp Ulu Caminin duvarına asar. O gün, cuma günüdür. Halk camiye toplanır.
İmam hutbeye çıkar ve cemaate, "Bağımsızlığın olmadığı yerde cuma namazı kılınmaz." diyerek hutbeden iner ve toplanan kalabalık galeyana gelerek kaleye yürürler. 23 gün süren mücadeleden sonra Fransız bayrağını indirirler. Ardından da vatanın ve milletin özgürlük abidesi olan, rengini şehidin kanından alan bayrağımızı göndere çekerler. Daha sonra Maraş’a, TBMM tarafından kahramanlık unvanı verilmiştir. Adana, Urfa ve Antep’te de halka mücadele fikrini aşılayanlar yine din adamları olmuştur.

Millî Mücadelede din adamları bulundukları yerleri savunmuşlar ve ordunun savunmasında büyük rol oynamışlardır. İsparta’da Hafız İbrahim Efendi Demiralay, Afyon’da Hoca Şükrü Efendi Çelikalay adında, gönüllülerden oluşan iki alay kurarak vatan savunmasında önemli sayılacak işler yapmışlardır. Bu iki din adamı, İsparta ve Afyon’da eşsiz bir direniş göstererek kısa bir zamanda kumandayı ele geçirmişlerdir. Şükrü Hoca Ankara’ya gittiğinde Paşa onu karşılayarak, "Nerde kaldın Şükrü Hocam, gözümüz yollarda kaldı." diyerek yanındakilere dönmüş, din adamlarının vatan mücadelesindeki hizmetlerini uzun uzun anlatmış ve bu hizmetlerin her türlü takdire şayan olduğunu belirtmiştir.
Yine, Yunan işgali öncesi İzmir’de düzenlenen mitingte İzmir Müftüsü Rahmetullah Efendi, vatan sevgisinin imandan olduğunu açıklar ve:

"Kardeşlerim... Ciğerlerinizde bir soluk nefes kaldıkça, damarlarınızda bir damla kan kaldıkça, anavatanımızı düşmanlara teslim etmeyeceğinize Kur’an’a el basarak benimle birlikte yemin edin..." der. Rahmetullah Efendi, İzmir Valisi İzzet Efendi’nin işgale karşı çıkılmaması emri üzerine de kızarak, "Vali Bey... Bu sakalım kanunla kazınabilir, ama bu alnıma işgalciyi selamlamanın kara lekesini sürerek huzuru ilahiye çıkamam." deyip, toplantıyı terk etmiştir. İşte Yunan işgaline karşı ilk isyan bayrağını bir din adamı olan Rahmetullah Hoca çekmiştir. Daha sonra mücadeleye çok yararlı katkısı olmuştur.

Millî Mücadele yolunda birçok çarpışmalar olmuş ve bunun neticesinde şehitler verilmiştir. Bu şehitler arasında seçkin din adamlarının olduğunu tarih kaydetmiştir.

8 Ağustos 1915’te bir İngiliz denizaltının batırdığı Barbaros gemisinde şehitlerden birisi de geminin imamı Dadaylı Mehmet Efendi’dir. Galiçya cephesinde Alayın Müftüsü Hasan Fehmi Efendi, düşmana karşı hücuma geçen birliklerimizin önünde tekbir sesleriyle askerleri yüreklendirerek onlarla çarpışmış ve şehit olmuştur. 97. Alay Müftüsü İbrahim Hakkı Efendi, 73. Alay’da Ali Rıza Efendi, Raif Hoca şehitlerimizden sadece birkaçıdır.
Din görevlisi sadece camide namaz kıldıran, vaazı ve hutbesiyle insanları dinî yönden aydınlatan kişi değildir. Bütün bunlarla birlikte vatanını ve milletini seven, her türlü sosyal ve kültürel faaliyette bulunan fedakâr insandır.
Şu bir gerçek ki, kurtuluş mücadelesinde din adamları, çok yararlı hizmetlerde bulunarak şehit olmuş, gösterdikleri üstün cesaretle Millî Mücadelede yerlerini almışlardır. Çünkü din adamları vatanı sevmenin önemini Âlemlerin Efendisinden öğrenmiştir. Onlar, vatan sevgisinin imanın bir parçası olduğunu bilirler.

Millî Mücadelede nihayet sona gelinmiştir. İlk TBMM kurulmuştur. İlk mecliste diğer milletvekillerinin yanı sıra 32 tane din adamının da olması, kurtuluş mücadelesinde din adamının yerinin ne kadar önemli olduğunun açık bir belgesidir.
Millî birlik ve beraberlikle birçok zorluk ve çetin mücadelelerden sonra, sabır ve metanetle verilen mücadelenin ardından TBMM, Hacı Bayram Velî Camiinde kılınan namazdan sonra dualarla açılmış ve çalışmalarına başlamıştır.
Kurtuluş savaşında halkımızı verdikleri vaaz ve hutbelerle bilinçlendiren ve manevi hizmetlerde bulunan din görevlilerinin yaptıkları her türlü takdire şayandır.

Bu mücadelede canını ortaya koyan şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyoruz. Ruhları şad olsun.