HER ŞEYE YENİDEN BAŞLAMAK
İÇİN ÜÇ AYLAR
RECEP, ŞABAN VE RAMAZAN
Berrin ERDOĞAN
Eskişehir İl Müftü Yardımcısı
Zamana hâkim olmak, zamana yetişmek ya da zamanı bereketlendirmek... Zaman, insan için her daim farklı bir kavram olmuştur hayatında, doğumdan ölüme değin ömür dediğimizde çok şey barındırır içinde. Kararlar, ümitler, korkular, belki de çoğu zaman kaybedişler... Tüm bu yaşanmışlıkların içinde insan yeniden başlamak ister, yeniden karar almak, yeniden zamanıyla barışmak. Tüm bunları ömrünü bereketlendirmek için ister, “iyi ki…” dediği cümlelerin artması için çabalar.
Kur’an-ı Kerim’de Rabbimiz, insanın dünya hayatındaki gayesini açıklarken şöyle buyurmuştur: “O, hanginizin daha güzel amel yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratandır. O, mutlak güç sahibidir, çok bağışlayandır.” (Mülk, 67/2.) Hayatı anlamlandırmak, doğumla ölüm arasında yaptığımız güzel işlerin toplamıdır aslında. Bize kalan, bizi değerli kılan budur. Allah Resulü (s.a.s.), insanları, zamanı ve sağlığı yerinde kullanma konusunda hata yapma ihtimaline karşı uyarmıştır: “İnsanların çoğunun gafil olduğu iki nimet vardır: Sağlık ve boş zaman.” (Buhari, Rikak,1.) Her sene hasretle beklediğimiz, yeni bir soluk, yeni bir heyecan getiren üç aylar mevsimi bu sene miladi takvimin ilk günü, yani 1 Ocak’la başlıyor. Hicri takvime göre üç ayların ilk günü 1 Recep 1446, 1 Ocak 2025 Çarşamba günü olarak takvimlerde yerini alacak. Yeni yıl insanlara muhasebeyi, değerlendirmeyi, geçmişle gelecek arasında köprü kurmayı hissettirirken Recep ayı şimdi, yeni, yeniden diyor bizlere. Çünkü kulluk daima tazelenmeyi ister, Rabbiyle arasındaki bağları kuvvetlendirmeyi, yakarış ve gözyaşlarıyla kalbi temizlemeyi, bir ayna gibi parlatmayı ister. İnsan saatlerin, günlerin, ayların arka arkaya hızlıca akmasına bir dur demek ister, yavaşlamak, hissetmek ve içine doğru dalmak ister. Hayatın koşturmasında, telaşında belki de en çok ihtiyacımız olan budur. Kalbimizin inancıyla bedenimizi birleştirip ibadet zevkini alarak ruhu donatmak, kendimizi iyileştirmek... “Haz ve hız çağı” dedikleri bu zamanı kendi saatimizle yavaşlatmak ve yaklaşmakta olan bereket ve mağfiret denizi üç aylarda nefes almak...
Allah Resulü (s.a.s.), üç ayları karşılarken şöyle dua etmiştir: “Allah’ım! Recep ve şaban aylarını hakkımızda mübarek eyle, bizi ramazan ayına ulaştır.” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 259.) Üç ayların ilk müjdecisi, ilk bereket yağmurunu üzerimize yağdıran gece olan Regaip Gecesi ise 2 Ocak 2025 Perşembe günü idrak edilecek.
Regaip, özlenen, rağbet edilen ve değer verilen demektir. Regaip Gecesi, asıl rağbet edilmesi gereken nimetin; Rabbimize yönelmek, kulluk sözümüzü tutmak olduğunu bize hatırlatır. Dünya ile ahiret arasındaki dengeyi tutturabilmeyi öğütler. Ne dünyadan elini eteğini çekip vazgeçmek ne de ahireti unuturcasına dünyaya dalmak. Güzel ölçüyü bize öğretir, gece boyu yapacağımız secdeler ve yakarışlar. Kur’an-ı Kerim’de insana bu ölçü şöyle tarif edilir: “Kim ahiret kazancını isterse onun kazancını arttırırız; kim de dünya kazancını isterse ona da istediğinden veririz; fakat onun ahirette hiçbir payı yoktur.” (Şura, 42/20.) Aslında rağbetimiz daima güzele ve kalıcı olan amellere olmalıdır. Rahmet ve mağfiretle dolu üç aylarda daha fazla iyilik yapmaya, iyiliğin vesilelerini artırmaya çabalamak gerekir. İyilik bazen küçük deyip küçümsediğimiz işlerde gizlidir, hayata ve iyiliğe bakışımızı yenileyecek bir mevsimdir üç aylar.
Allah Resulü (s.a.s.) şöyle buyurur: “Beş gece vardır ki onda yapılan dua geriye çevrilmez: Recep ayının ilk, şaban ayının on beşinci, cuma, Ramazan ve Kurban Bayramı geceleridir.” (Abdurrezzak, el-Musannef, IV, 317, Hadis No: 7927.) Regaip Gecesi’yle başlayan recep ayı, bitmeden ruhen yükselişin simgesi Miraç Gecesi ile şaban ayına bağlanır. Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Kendisine ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu (Muhammed’i) bir gece Mescid-i Haram’dan çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa’ya götüren Allah’ın şanı yücedir. Hiç şüphesiz O, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir. ” (İsra, 17/1.) İlk kıblemiz Mescid-i Aksa’da özgürce namaz kılabilmenin hayali için duaya durduğumuz en kıymetli gecedir Miraç Gecesi. Miraç, Mekke ile Kudüs arasındaki mukaddes bağı korumanın adıdır. Gözbebeğimiz olan Kudüs, dilimizdeki dua, yüreğimizdeki yaradır. Kudüs ve Mescid-i Aksa, bize emanettir. Emanet bilincini daima hatırlamak ve yaşamaktır Miraç Gecesi. Aynı zamanda Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.) tarafından “gözümün nuru” olarak nitelenen ve “müminlerin miracı” olan iç dünyamızdaki yükselişi ve arınmayı ifade eden namaz, bu mübarek gecenin bir hediyesidir bize. Çünkü insan, namazda sadece bedeni ile değil gönlüyle, duygularıyla Rabbi ile baş başa kalmanın mutluluğunu yaşar ve her zaman Allah’ın huzurunda ve gözetiminde olduğu bilinciyle mümin olmanın huzurunu yakalar. Zira ayet-i kerimede, “Arınan ve Rabbinin adını anıp namaz kılan kimse mutlaka kurtuluşa erer.” (Alâ, 87/14-15.) buyrulmaktadır.
Ramazan ayını müjdelercesine şaban ayının on beşinci gecesi idrak edeceğimiz Berat Gecesi pişmanlıkların, tevbelerin, yeni kararların gecesidir. Berat Gecesi, aynı zamanda dua gecesidir. Dua, hayatın zorlukları karşısında bizlere direnme gücü veren eşsiz bir nimettir. Dua, kulun hâlini Rabbine arz etmesi, acziyetini kabul etmesi, O’nun lütuf ve inayetine sığınmasıdır. Kur’an-ı Kerim’de, “…Bana dua edin, duanıza cevap vereyim…” (Mümin, 40/60.) buyrulmaktadır. Ve üç ayların üçüncüsü, on bir ayın sultanı ramazan ayının bin aydan daha hayırlı gecesi Kadir Gecesi’yle zirveye ulaşır kulluk bilinci, öyle bir tazelenme olmuştur ki ruhen ve bedenen hafiflemeyi hisseder insan. Ramazan Bayramı tam bir bayram sevinci yaşatır artık. Üç ayların bereketini, mağfiretini bir çocuk sevinciyle karşılar insan. Ashabın birbirine tavsiye niteliğinde okuduğu Asr suresini tekrar tekrar okumanın, anlamanın ve hayata yansıtmanın hediyesi olsun bu üç aylar: “And olsun zamana ki insan gerçekten ziyan içindedir. Ancak, iman edip de salih ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler, birbirlerine sabrı tavsiye edenler başka (Onlar ziyanda değillerdir.)” (Asr, 103/1-3.)