Makale

Zamanı Doğru Kullanma Bilinci

Zamanı Doğru Kullanma Bilinci

Fatih İldeş
Ankara Merkez Cezaevi Vaizi

I. Plan
a) Zaman insana sunulan en önemli nimetlerden bir tanesidir.
b) İnsan cennetini de cehennemini de kendisine verilen süre içerisinde kazanır.
c) Allah zamana yemin ederek zamanın önemine ve değerine vurgu yapmış ve hayatı, hem ibadet hem de günlük yaşantı için bölümlere ayırmıştır.
II. İşleniş
Vaazın başlangıcında besmele, hamdele ve salveleden sonra Allah (c.c.) ve Rasulü (s.a.s.)’nün zamana verdiği öneme değinilir. Sonrasında Allah’ın zamana yemin etmesinin sebepleri; günü, gece ve gündüz şeklinde tanzim etmesi ve beş vakit namaz ile insanın ibadet ve günlük yaşantısını düzenlemesi; insanın gelişimini belirli evrelerle bölümlere ayırmasından bahsedilir.
Bir nimet olması hasebiyle insanın zamanını israf etmesinden dolayı da hesaba çekileceğinden, ömrü daha bilinçli ve düzenli yaşamak için Allah Rasulü (s.a.s.)’nün tavsiyelerinden söz edilir, zamanı ve ömrü bereketlendiren davranışlara değinilir. Nihai olarak insanın ömründe geçirdiği evreler ile gün içerisindeki beş vakit namaz arasında bağlantı kurularak (örneğin; çocukluk insanın hayatının başlangıcıdır, nasıl başlarsa o şekilde gider, aynı şekilde sabah namazı da günün başlangıcıdır, gün de nasıl başlarsa öyle gider; ihtiyarlık ölümün, yatsı namazı da ölümün kardeşi olan uykunun habercisidir. Bu sebeple ölümden önce kendi hesabımızı yapmalıyız.) vaaza son verilebilir.
III. Özet sunum
Zaman Allah’ın bu dünya hayatında insana sunmuş olduğu en güzel ve en önemli nimetlerdendir. İnsan kendisine verilen her nimetten hesaba çekileceği gibi, hayatında kendisi için belirlenen zaman diliminden de hesaba çekilecektir. İman eden insan zamanın kendisine hükmetmesine izin vermez, bilakis zamanını kontrol altına alarak bilinçli ve düzenli bir şekilde onu yönlendirir.
Müslüman insan için ‘boş vakit’ ifadesi çok tehlikeli ve yanlıştır. Çünkü şeytan insanın boş vaktini doldurmak için fırsat beklemektedir. İman eden insanın zamanı her şeyden daha değerlidir. Çünkü ebedî yaşamdaki cennet hayatı da, cehennem hayatı da kendisine verilen zaman nimeti içerisinde kazanılır. Bu sebeple Müslüman zamanını en güzel şekilde değerlendirmekle, zaman hususunda da Allah ve Rasulü’nün tavsiyelerine uymakla mükelleftir.
Allah, hayatı belirli zaman dilimlerine ayırmıştır. Bu dilimlerin en temeli gün olarak ifade edilen yirmi dört saatten müteşekkil zamandır. İnsan, ömür denilen zaman dilimini nasıl değerlendirdiğini anlamak isterse, bir günlük yaşantısına bakması yeterli olacaktır. Bu sebeple insan bir gününü nasıl yaşarsa, bir günlük zamanını nasıl değerlendirirse, ömrünü de o derecede yaşamış ve değerlendirmiş demektir. Nice insanlar vardır ki kırk-elli senelik ömürlerine yüz seneye sığmayacak davranışlar ve eserler sığdırmışlardır; nice insanlar da vardır ki, yüz senelik ömürlerini bir hiç uğruna heba etmişlerdir. Bu noktada önemli olan ne kadar yaşadığımız değil, nasıl yaşadığımızdır.
IV. Konu ile ilgili ayetler
“Dediler ki: ‘Dünya hayatımızdan başka hayat yoktur. Ölürüz ve yaşarız. Bizi ancak zaman yok eder.’ Bu hususta onların bir bilgisi yoktur. Onlar sadece zanda bulunuyorlar.” (Casiye, 45/24.)
“Biz geceyi ve gündüzü (kudretimizi gösteren) iki alamet yaptık. Rabbinizden lütuf isteyesiniz, yılların sayısını ve hesabını bilesiniz diye gece alametini giderip gündüz alametini aydınlatıcı kıldık. İşte biz her şeyi açıkça anlattık.” (İsra, 17/12.)
“İnkâr edenlere gelince, onlara cehennem ateşi vardır. Hüküm verilmez ki ölsünler, kendilerinden biraz azabı da hafifletilmez, işte Biz, her nankörü böyle cezalandırırız. Ve onlar orada şöyle feryat ederler: ‘Ey Rabbimiz, bizleri çıkar da yaptıklarımızdan başka yararlı bir iş yapalım.’ (Onlara): ‘Ya size orada düşünecek olanın düşüneceği kadar ömür vermedik mi ki? Hem size Peygamber de geldi. O hâlde tadın; çünkü zalimleri kurtaracak yoktur!’’ (Fatır, 35/36-37.)
“Boş kaldın mı hemen (başka) işe koyul ve yalnız Rabbine yönel.” (İnşirah, 94/7-8.)
Konu ile ilgili ayrıca şu ayetlere de bakılabilir: Yunus, 10/5-8; Furkan, 25/47; İnsan, 76/1-3, 25-26; Fecr, 89/1-4; Şems, 91/1-4; Asr, 103/1-3.
V. Konu ile ilgili bazı hadisler
İbnü Abbas (r.a.) anlatıyor: “Rasulüllah (s.a.s.) buyurdular ki; iki (büyük) nimet vardır. İnsanların çoğu bunlar hususunda aldanmıştır. Sıhhat ve boş vakit.” (Buhari, Rikak, 1.)
Ebu Berse (r.a.)’nin anlattığı bu hadise göre şöyle buyrulmuştur: “Kıyamet günü, dört şeyden sual edilmedikçe, kulun ayakları (Rabbinin huzurundan) ayrılamaz: ‘Ömrünü nerede harcadığından, ne amelde bulunduğundan, malını nerede kazandığından ve nereye harcadığından, vücudunu nerede çürüttüğünden.” (Tirmizi, Kıyamet, 1.)
İbnu Ömer (r.a.) anlatıyor: “Rasulüllah (s.a.s.) omuzumdan tuttu ve: “Sen dünyada bir garib veya bir yolcu gibi ol” buyurdu. İbn Ömer şöyle diyordu: “Akşama erdin mi, sabahı bekleme, sabaha erdin mi akşamı bekleme. Sağlıklı olduğun sırada hastalık hâlin için hazırlık yap. Hayatta iken de ölüm için hazırlık yap.” (Buhari, Rikak, 2; Tirmizi, Zühd, 25.)
Ebu Hüreyre (r.a.) anlatıyor: Rasulüllah (s.a.s.) buyurdular ki; “Ecelini altmış yaşına kadar uzattığı kimselerden Cenab-ı Hak, her çeşit özür ve bahâneyi kaldırmıştır.” (Buhari, Rikak, 4.)
Enes (r.a.) anlatıyor: Rasulüllah (s.a.s.) yere bir çizgi çizdi ve: “Bu insanı temsil eder.” sonra bunun yanına ikinci bir çizgi daha çizerek: “Bu da ecelini temsil eder.” buyurdu. Ondan daha uzağa bir çizgi daha çizdikten sonra: “Bu da emeldir.” dedi ve ilave etti: “İşte insan daha böyle iken (yani emeline kavuşmadan) ona daha yakın olan (eceli) ansızın geliverir.” (Buhari, Rikak, 4; Tirmizi, Zühd, 25.)
Rasulüllah (s.a.s.) buyurdular ki; “Allah Teala hazretleri şöyle dedi: ‘Ademoğlu dehre (zamana) söverek beni üzüyor, hâlbuki ben dehrim. Emir benim elimde. Gece ve gündüzü ben çeviririm.” (Buhari, Edeb, 101; Müslim, Elfaz, 2.)
VI. Konuyla ilgili bazı hikmetli sözler
1- Muhakkak ki bugün bizler hesabı olmayan bir amel günü içerisindeyiz. Yarın ise ameli olmayan bir hesap günü içinde olacağız. (Hadis-i Şerif)
2- Korunması için gayret göstermen gereken en kıymetli şey vakittir fakat görüyorum ki en kolay kaybettiğin şey de odur. (Yahya ibn Hubeyre)
3- Bir zata, “İnsanları hangi şey helak eder?” diye sorulmuştu, cevaben; “İnsanları iki şey helak eder; biri tevbe ederim diye günah işlemeleri, diğeri de zamanında yapmaları gereken tevbeyi sonra yaparım diye ertelemeleri.” dedi.
4- Zamanlarını en kötü şekilde kullananlar, en çok, zamanın kısalığından şikâyet ederler. (La Bruyere)
5- Alelade bir insan zamanı nasıl tüketeceğini, akıllı bir insan ise zamanı nasıl değerlendireceğini düşünür. (İmam-ı Şa’rani)
VII. Verilebilecek mesajlar
Müslüman zamanın akışına göre değil kendi inanç değer ve ilkeleri çerçevesinde yaşamalıdır. Çünkü ahiretini kazanma noktasında insana verilen tek fırsat bu dünya hayatında yaşamış olduğu zaman dilimidir. Ve bu zaman dilimi içerisinde ortaya koymuş olduğu bütün davranışlarından hesaba çekilecektir. Ölüm ile birlikte kendisine verilen imtihan süresi sona erecek ve ya ahiretini kazanan kimselerden ya da ahiretini kaybeden kimselerden olacaktır.
Müslüman yapıp ettiklerinden dolayı zamanı ve yaşadığı devri suçlamamalıdır, çünkü her insanın kendi hür iradesi vardır, Müslüman iradesini ortaya koyarak kendisine sunulan zamanı en güzel şekilde değerlendirmekle sorumludur.
İnsanın geçmişte yapıp ettiklerinden ibret almak ve yapmış olduğu hatalardan dolayı tevbe etmekten başka geçmiş zaman hususunda yapacağı bir şey yoktur ve yine gelecekle ilgili hiçbir insanın bir an sonrası için yaşama garantisi de yoktur, bizim için var olan içerisinde bulunduğumuz zamandır. İşte iman eden kimse bunun bilincinde olarak bulunduğu zamanı en güzel şekilde değerlendirmeli ve bugün yerine getirmesi gereken sorumluluklarını bir sonraki güne bırakmamalıdır.
Müslüman yaşamış olduğu her anı bir önceki anından daha güzel şekilde yaşamalı, bugününü dünden, yarınını da bugününden daha güzel, daha verimli bir şekilde değerlendirmelidir. Her anı, her günü eşit olan kimse zarardadır.
Son olarak ise ölümün nerede ve ne zaman geleceğini bilemeyeceğimize göre iman eden kimse her anında ölüme hazırlıklı olmalıdır.
VIII. Yararlanılabilecek diğer kaynaklar
• Abdülfettah Ebu Ğudde, İslam Alimlerinin Gözüyle Zamanın Kıymeti, (Çev. Enbiya Yıldırım), Rağbet Yay., 2011.
• Canan, İbrahim, İslam’da Zaman Tanzimi, İstanbul 1991.
• Yazır, Muhammed Hamdi, Hak Dini Kur’an Dili, İstanbul 1982, c. 9, s. 6070-6079.