Makale

BAŞKUMANDANLIK MEYDAN MUHAREBESİ VE İZMİR’İN KURTULUŞU

BAŞKUMANDANLIK MEYDAN MUHAREBESİ VE
İZMİR’İN KURTULUŞU

O. Zeki YAĞCI
Hemşin Müftüsü

Kurtuluş Savaşında ordumuz ve sivil kuvvetlerimiz çok zor şartlar altında mücadele etmişimlerdir. Nihayet hiç beklenmeyen bir günde Başkumandan Gazi Mustafa Kemal Paşa ordulara umumî taarruz emrini vermiş oldu. Böylece her gün yeni zafer haberi almaya başladık. 25 Ağustos İ922’de ilk zafer müjdeleri duyuldu. İki gün sonra Afyonkarahisar düşman işgalinden kurtarıldı.
Yunan cephesi böylece dağıtılmış oldu. Bütün Anadolu ve İstanbul sevinç dalgalarıyla çalkalanıyordu. Sakarya Nehri düşman cesetlerini taşımaktan bıkmıştı adeta, hain düşman orduları her şeyini terk edip kaçarken, kalleşçe yakıp yıkmayı da ihmal etmiyordu.
30 Ağustos 1922 (Dumlupınar zaferi) İzmir yolunu açmış oldu. Artık düşman ordusu, Türk askerinin çelik çemberi içinde kıvranıyordu. Dumlupınar zaferine Başkumandanlık Meydan Muharebesi ismi verildi. îşte bu muharebe şanlı ve şerefli başarılarla yüzümüzü ak etti. O gün Gazi Mustafa Kemal Paşa ordunun en önünde bizzat emir ve komutayı idare ediyordu. 30 Ağustos Zaferi’nden sonra bütün Anadolu tekrar istiklâline sahip oldu. Türkiye’nin hayatı kurtarılmış oldu.
1922 senesinin Eylül ayının birinci gününde Mustafa Kemal Paşa, büyük ve muzaffer ordusuna irad ettiği nutkunu şu şekilde bitiriyordu:
“Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri!”
Zafer haberleri tüm Avrupa’yı hayrete düşürdü. Yabancı gazeteler Türk milletini öven manşetler kullandılar. Yunanlılar, İngilizlere başvurarak sulh ve mütarekeye oturmak için adeta yalvarıyorlardı. Ordularımız zaferden zafere koşarken yolumuz İzmir’e düştü. Düşman son süratle kaçıyordu. Kaçarken de yapabildiğini, her türden vahşeti sergilemeyi son bir fırsat olarak kullanıyordu. Düşman ordusunun komutanı Dumlupınar civarında esir olarak elimize düştü. Bursa, Manisa, alınmış oldu.
9 Eylül, düşman ordusundan kalan kısmı ordumuzun önünde sürüklenerek üç sene evvel işgal ettikleri yerlerden denize dökülmeleri suretiyle temizlenmiş oldu. Böylece İzmir düşman işgalinden kurtarılmış oldu. Eylül’ün 12. günü Anadolu’nun hiç bir yerinde tek bir Yunanlı kalmamıştı. İzmir’in tekrar bize geçmesiyle milletimiz bir kat daha sevindi. İstanbul kuruldu kurulalı böyle bir sevinç yaşamamıştı. Artık gülmek ve sevinmek hakkımızdı.
Büyük bir zaferden sonra millî bir dayanışma ve yardımlaşma ile, kısa zamanda yaralar sarıldı. Millet bünyesinde oluşan acılar dindirildi. Ku- vay-ı milliye ruhuyla dimdik ayağa kalkmış oldu. Zira şairin dediği gibi:
“Zaferi müjdeliyor bayrağımdaki hilâl
Ezelden parolamız, ya ölüm ya istiklâl"
30 Ağustos Zafer Bayramı kutlu olsun.