Makale

Öğretmenim Baş Tacım

Öğretmenim Baş Tacım

Mustafa UÇURUM

“İyiyim böyle dedikçe, iyiyim yorgunluk benden geçene kadar.” Bu sözleri tekrarladıkça insan kendini iyi hissedebilir. Bazen iyi bir söz bile birçok ilaçtan şifalı olabiliyor. Günün yorgunluğunun, koşuşturmanın ve cümle dertlerin bitmesi bazen güzel bir sözde saklı olabiliyor.
Hâlden anlamak önemlidir. İnsanlar kendilerini önemsedikleri kadar biraz olsun çevrelerini de önemsemeye başlasalar, çevrelerine karşı duyarlılıklarını geliştirseler, herkes herkesin hâlinden o zaman daha iyi anlayacaktır.
Hayat, bir çaba sınavının verildiği uçsuz bucaksız bir âlemdir. Dünyaya adım atıp da ömür denen çizgide yürümeye başlar başlamaz insan, öğrenmek denen bir gayretin içinde bulur kendini. Bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde öğrenir büyük bir azimle. Yemek yemeyi, yürümeyi, konuşmayı, ayakta durmayı, kendini ifade etmeyi öğrenir. Öğrenmek denen huzuru yaşayarak yeni bilgiler koyar bilgilerinin üzerine. Öğrendikçe kendine güveni artar, hayatı daha iyi anlar, dünyaya bakışı değişir insanın.
Öğrenmek bu kadar huzur ve keyif verici bir durumken öğretmek de bundan daha büyük anlamlar içermektedir. Öğreten, karşısındakine faydalı olmanın huzurunu yaşar, yeni şeyler öğrettikçe daha bir anlam kazanır bildiği her şey.
Mesleklerin kutsallığı üzerine farklı değerlendirmeler yapılabilir. Her mesleğin kendine özgü bir ağırlığı vardır. Meslekler insanların yararına ortaya çıktığı için de ne olursa olsun bir değere sahiptir. Fakat malzemesi insan olan meslekleri farklı bir yere koymak gerek. Öğretmenlik mesleği de bu mesleklerin en başında gelir.
Öğretmen demek, geleceğimizin mimarı demektir. Okul sıralarında öğrenmeyi bekleyen minik yüreklerin kalplerine ilk aşıyı öğretmenler yapar. Çocuklar için anne ve babalarından sonraki en önemli rol model öğretmenleridir. Onların en küçük hareketlerini dahi bir fotoğrafçı titizliğiyle kaydeder gönlünü öğretmenine açmış çocuklar. Annelerin, babaların defalarca söyledikleri şeyleri öğretmenleri söyleyince daha tesirli olur çoğu zaman.
Öğretmenlik, hakkıyla yapıldığı zaman geleceğin en iyi şekilde imar edilmesini sağlayan eşsiz bir ustalık işidir. İşini bir hassasiyetle yapan ince işçilik ustası olan öğretmen, gelecek nesillerin en iyi şekilde yetişmesini sağlayan bir ruh ustasıdır da aynı zamanda.
Öğretmek sadece derslerde anlatılan konularla olmaz elbette. İşte bu yüzdendir ki öğretmenlik mesleği çok önemli bir meslektir. Sadece bilgileri aktaran bir meslek olsaydı öğretmenlik, bir ansiklopediden ya da bilgisayardan farkı olmazdı öğretmenlerin. Hayatı da öğretendir öğretmen. Eline verilmiş olan işlenmeye hazır cevherleri en ustalıklı hünerlerle nakış nakış dokuyandır.
Aradan geçen uzun yıllar sonunda hayatımızda unutamadığımız öğretmenlerimiz oluyor. Bize kattığı değer, yolumuza tuttuğu ışık anlattığı derslerle ilgili değil; hayatımıza kattığı anlamla şekilleniyor. Mesela ilk kitabımızı hediye eden öğretmen, bizim her şeyimizle ilgilenen, arkadaşımız gibi olan öğretmen, hüzünlü olduğumuz zaman yanımızda olduğunu belli eden öğretmen bizler için unutulmazlar safındaki yerini almış oluyor.
Hepimizin hayatından öğretmenler geçmiştir, doğru. Bunca öğretmenin arasından bir tanesi vardır ki o bizim hayatımızı değiştirmiş, dünyadaki duruşumuza endam vermiştir. Yıllar geçse de okulla ilgili her şeyi unutsak da o öğretmenimiz aklımızdan çıkmaz. Önemli olan böylesine hatırlanacak bir mesleki yaşam sürmektir.
Çok hamasi bir söylem olabilir ama fedakârlık yapmanın başgöstergesi olan öğretmenlik mesleği, baş tacı edilecekse ancak bu insan yetiştirmeyi kendine dert edinen öğretmenlerimiz sayesinde olacaktır.
Tarifi imkânsız bir mutluluktur bir harf öğretebilmek. Saygıyı, sevgiyi, oturmayı, kalkmayı, tarihi, kültürü öğretmek; bu toprakların bereketine ve maneviyatına hürmet gösteren kişiler yetiştirmek öğretmenlerin yapacakları en kutsal görevdir. Sevgiyi aşılamaktır, sevmeyi öğretmektir.
Sevmeden yapılmaz öğretmenlik. Sevgiyi başköşeye koymak gerekir. Eğitim-öğretim dediğimiz süreçte bir gönle girmek istiyorsa öğretmen, bunu ancak sevgi ile yapabilir. Sevginin açamayacağı kapı yok.
Elindeki öğrencilerini açacak güller olarak görmeli öğretmen. Sevdikçe açacak, rengârenk olacak ve güzelliğini dünyaya yayacak bir gül gibi görecek ki öğrencilerini dünya bir gülistana dönsün.
Gül yetiştiren ustalar, gönül işçileri; öğretmenler. “Beni bilse bilse çiçekler bilir, dostlarım / Niçin yaşadığımı ben onlara söyledim / Çiçeklerde açar benim gizli arzularım.” dediği gibi Ceyhun Atuf Kansu’nun; şiirinde çiçekleri olarak gördüğü öğrencileriyle bütünleşen, onları geleceğe hazırlayan eğitim dünyasının rehberlerine her zaman ihtiyacımız olacak. Çünkü bu hayat bizlere, eğitmeyi ve öğretmeyi baş tacı yapmayı tavsiye ediyor.