Makale

TBMM HÜKÜMETLERİ DÖNEMİNDE TÜRKİYE'DE DİN HİZMETLERİ (1920-1921)

TBMM HÜKÜMETLERİ DÖNEMİNDE
TÜRKİYE’DE
DİN HİZMETLERİ (1920-1921)

Prof. Dr. Ali Sarıkoyuncu
Osmangazi Üniv. Fen Edebiyat Fak.

Osmanlı Devleti’nde din işleri, başın, da şeyhülislâmın bulunduğu meşihat makamı tarafından yürütülmekteydi. Bünyesinde medreseleri, müftüleri, kadıları toplamış bulunan bu kurumun başındaki şeyhülislâmın çok geniş yetki ve sorumlulukları bulunuyordu. Dinî konularda fetva vermesi, devletin yönetimiyle ilgili temel ilke ve yasaların konulmasında söz sahibi olması yanında, ilmiye sınıfı tarafından yürütülen yargı ve eğitim-öğre- tim görevleri de şeyhülislâmın uhdesindeydi.
Ancak günümüzde Diyanet İşleri Başkanlığı, Vakıflar Genel Müdürlüğü, Adalet ve Milli Eğitim Bakanlıkları ile Yüksek Öğretim Kurumu arasında paylaştırılmış olan hizmetleri üstlenen şeyhülislâmlığın görev ve yetkileri, 19. yüzyıl başlarından özellikle Tanzimat döneminden. (18391876) itibaren giderek daraltılmış, Osmanlı’nın son yıllarında da; fetva işleri, medreselerdeki öğretim ve Şer’iyye mahkemeleriyle sınırlandırılmıştır. (İrfan Yücel, "Diyanet İşleri Başkanlığı", Türkiye Diyanet Vakfı Ansiklopedisi, C.9, s.455)
Meclis Başkanlığını Mustafa Kemal Paşa (Atatürk)’nın yaptığı TBMM hükümetleri döneminde, dinî teşkilât yapısında fazla bir değişiklik yapılmadan, şeyhülislâmlığın deruhte ettiği hizmetler bu kez bir bakanlık, -Şer’iyye ve Evkaf Vekâleti- tarafından yürütülmüştür. Ankara’da 23 Nisan 1920’de TBMM’nin açılışından kısa bir süre sonra, 3 Mayıs 1920 tarihinde oluşturulan "İcra Vekilleri Heyeti"nin on bir vekâletinden biri ve sıralama itibariyle birincisi Umur-i Şer’iyye ve Evkaf Vekâleti’dir. (Düstur, Tertip 3, C.l, s.6.).
ifta, kaza, tedrisat, dinî yayın ve vakıfların yönetiminden sorumlu olan bu bakanlık, TBMM hükümetlerinin hepsinde ve ilk Cumhuriyet hükümetinde de 3 Mart 1924’e kadar yer almış ve TBMM 3 Mayıs 1920’de Mustafa Fehmi (Gerçe- ker)’yi, 11 Mayıs 1922’de Abdullah Azmi (To- run)’yi, 6 Kasım 1922’de Mehmet Vehbi (Çe- lik)’yi, 15 Nisan 1923’te Mustafa Kazım (Gök- su)’yi ve 1 Eylül 1923’te Mustafa Fevzi (Sarhan)’yi bu makama seçmiştir (Gotthard Jaschke, Yeni Türkiye’de İslâmlık, Ankara, 1922, s.57).
A. İdarî yapısı
Başlangıçta bir Vekil, Tedrisat Müdürü, Memurin Müdürü ve birkaç memurla çalışmalarını yürüten Şer’iyye ve Evkaf Vekâleti, 1922 Malî Yılı Bütçesi ile birlikte yeni kadrolara kavuşmuştur. Bunlar şunlardır:
1- Merkez yönetimi
Vekil, Fetva Emini, Müsteşar, Fetva Emaneti Azaları, Fetva Emaneti Müsevvitleri, Tetkikat ve Telifat-ı İslâmiye Heyeti Reis ve Azaları, Tedrisat-ı Umûmiye Müdürü, Medaris Kâtibi, Sicil ve Memurin Müdürü, Sicil ve Evrak Mümeyyizi, Memurin Kâtibi, Odacılar, Müstahıkkîn-i ilmiye Mensupları.
2- Medreseler yönetimi
Dersiamlar, Mülhekatve Darülhilâfe Medreseleri Personeli (Bunlar 21’er adet Müdür, Katip, Muid, ihzarî Baş Müderrisi, ikinci ve Üçüncü Müderrisi ve Öğretmenler; ayrıca Âli Medreseleri idare ve hocaları) ve Medaris-i ilmiye Müderrislerinden oluşmaktadır.
3- Vilâyetler yönetimi
Memurin-i ilmiye: Bunlar vilâyet ve liva müftüleri (55 adet), Kaza müftüleri (258 adet), vilâyet ve müftülük müsevvitleridir (Mehmet Bulut, Diyanet ilmi Dergi c.30, s.5).
Ayrıca halkın dinî sorunlarını çözümlemek üzere bakanlık merkezinde bir Fetva Heyeti, İslâm dini ile ilgili bilgileri doğru ve anlaşılır bir şekilde ortaya koymak, çağın çözüm gerektiren problemlerine İslâm’ın görüşünü bilimsel ölçüler içerisinde belirlemek, problemlerin çözüm çarelerini araştırıp sonuçlarını yayımlamak üzere "Tetkikat ve Te’lifat-ı İslâmiye Heyeti", medreselerin denetimi için de Tedrisat ve Teftişât Heyeti oluşturulmuştur (Kuruluşundan Günümüze Diyanet İşleri Başkanlığı, Ankara,
1999, s.13).
B. Din hizmetleri
Şer’iyye ve Evkaf Vekâleti’nin yükümlü olduğu görevlerinden birisi ifta’dır. Bu amaçla, yukarıda da belirtildiği gibi bakanlık merkezinde bir fetva Heyeti oluşturulmuştur. Bir davranışın, bir işin İslâm dini hükümleri açısından, doğru veya yanlışlığı, olur veya olmazlığı konusunda din bilginlerinin verdikleri sözlü veya yazılı cevaplara Fetva denir. Fetva Heyeti, yalnız halkın dinî sorularını cevaplamakla yetinmemiş, Şer’iyye vekillerinden Abdullah Azmi Torun’un ifadesiyle "... Fıkh-i cehlimizin zamanın icabatına göre tecelli ve inkişâfını, diğer tabirle ezmine ve emkinenin ahval ve âdâtın tağyiriyle tehaddüs eden şuûn ve hâdisatın Fıkh-ı İslâmiyeye tatbikini temine yegane vasıta olan yüce bir heyet..." olarak kabul edilmiştir
(Mehmet Bulut, Diyanet Aylık Dergi, Nisan 1933, s.30).
TBMM’nin açıldığı günlerde farklı fetvalara da tanık olunmuştur. Şeyhülislâm Dürrizâde Abdullah’ın yıkıcı fetvaları ile aldatılan halk, yer yer vatan kurtarıcılarının önüne dikilmişti. Anadolu’nun çeşitli yerlerinde ayaklanmalar baş göstermiş, isyancılar Ayaş belinden Ankara’yı seyreder hale gelmişlerdi. Türk Millî Mücadelesi için zor günler yaşanıyor; iç ve dış ihanet odakları el ele vererek, Anadolu’da bir kader kavgası çıkartmak suretiyle Türk halkını birbirine kırdırmak istiyorlardı.
Böyle bir anda Fetva Heyeti’nde görev alan Ankara Müftüsü Mehmet Rıfat Börekçi’nin öncülüğünde hazırlanan Ankara Fetvası, İstanbul Fet- vası’nı hükümsüz kılmış, ulusal birlik ve beraberliği pekiştirmiştir (Bkz., Ali Sarıkoyuncu, Millî Mücade- le’de Din Adamları, 3. Baskı, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayını, Ankara, 2002, s.21 vd.).
Öte yandan Saltanat’ın kaldırılması üzerine sâbık Padişah Vahidüddin Efendi’nin 1 7 Kasım 1922’de İstanbul’dan bir İngiliz gemisiyle ayrılması üzerine Şer’iyye Vekili Mehmet Vehbi Çelik’in;
Halife makamında olan bir adamın yabancı düşmana sığınması itibariyle Halifeliği bıraktığını, bu itibarla İslâm için ikinci bir Halifenin seçilmesi vacip olup Halifelikten indirilmesi ve yenisinin seçilmesine TBMM’nin memur bulunduğuna dair fetvası ülkede fitne ve fesada meydan verilmemesi açısından önemlidir (Türk Parlamento Tarihi-Mil- lî Mücadele ve TBMM I. Dönem 1919-1923, C.l, s.278).
Savaş yıllarında cami ve mescitler bakımsızlıktan harabe hale gelmiştir. Bakanlık, mabetleri bu durumdan kurtarmak için seferber olduğu gibi, cami hizmetleri ve bu hizmetlere kaynaklık eden eğitim-öğretim kurumlan da ihmal edilmemiştir. Bütün olumsuz koşullara rağmen, o ölüm-kalım günlerinde medreselerdeki gerilemeyi, düşüşü önlemek ve bunları ıslah etmek için TBMM, 8 Mayıs 1337 (1921) tarih ve 835 "Medaris-i İlmiye Nizamnamesi"ni çıkarmış, uygulanmasını da Şer’iyye ve Evkaf Vekâleti’ne vermiştir. (Düstur, 3. Tertip, C.2, s.57-61).
TBMM görüşmelerinde din hizmetlerinin yanı sıra, din eğitimi ve medreseler konuları üzerinde genişçe durulmuştur. Başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere milletvekilleri, İmam-Hatip- lerin çağı yakalamış, yenilikleri takip eden kişiler olması gerektiğini belirterek, İslâm dinini halka anlatan kişilerin aydın, çağdaş değerleri benimsemiş olmalarının büyük önem taşıdığı üzerinde durmuşlardır (Sinan Meydan, Bir Ömrün Öteki Hikâyesi, manevî bilimleri özümsemiş bir neslin, maddî ve manevî yönden doyuma ulaşmış bir din hizmetlisi ordusuna duyulan gereksinim dile getirilmiştir. Bu arada Müslüman Türk halkına Asr-ı Saadet Müslümanlığını öğretip, o Müslümanlığı yaşatmak için tek çıkar yol olarak, madde ve mananın bütünleştiği bir eğitim-öğretim sisteminin oluşturulması vurgulanmıştır (Mehmet Bulut, Diyanet Aylık Dergi, Nisan 1993, s.31).
Şer’iyye Vekâleti’nin üstlendiği görevlerden biri de halkı dinî konularda aydınlatmak üzere dinî konularda kitaplar yayınlamak olmuştur. Bu amaçla bakanlık bünyesinde "Tetkikat ve Telifat- ı islâmiye Heyeti" adıyla on kişiden oluşan bir kurul oluşturulmuş ve bütçeden özel ödenek ayrılmıştır. Anılan kurulun çalışmaları sonucunda 1922-1923 yıllarında on adet kitap yayınlanmıştır (Bu kitaplar için bkz., Mehmet Bulut, "Şer’iyye Vekâleti’nin Dinî Yayın Hizmeti", Diyanet İlmi Dergi, C.30, Sayı:1, s.3-1 6.).
Sonuç
TBMM hükümetlerinde, dinî teşkilât yapısında fazla bir değişiklik yapılmamış, Osmanlı Dev- leti’nde Şeyhülislâmlığın üstlendiği hizmetler bu kez bir bakanlık, -Umur-i Şer’iyye ve Evkaf Vekâleti- marifetiyle yerine getirilmiştir. Bu yönüyle Şeyhülislâmlık ile 3 Mart 1924’te kurulan Diyanet işleri Başkanlığı arasında bir köprü görevini de üstlenen bu bakanlık, 3 Mayıs 1920’de oluşturulan ilk İcra Vekilleri (Bakanlar Kurulu)’nun on bir vekâletinden birisidir.
Din hizmetlerinin bir bakanlık marifetiyle yürütülmesi ve Bakanlar Kurulu’nun sıralanmasında ilk yeri Şer’iyye ve Evkaf Vekâleti’nin alması, TBMM’nin dine ve din hizmetlerine verdiği önemin bir kanıtıdır. Ayrıca Şer’iyye ve Evkaf Vekillerinden Mustafa Fehmi Efendi’nin, Mustafa Kemal Paşa’nın yerine 25 Kasım 1920’de TBMM Başkanlığına; yine Mustafa Fevzi Efendi’nin de 9 Şubat 1924’de ismet Paşa’nın yerine Başbakanlığa vekâlet etmeleri, anılan bakanlığın kabine içindeki etkinliğini göstermesi açısından önemlidir.
Son söz olarak diyebiliriz ki, Türk Milleti’nin son derece olumsuz koşullarında, özellikle ölüm- kalım günlerinde TBMM hükümetleri din işlerine önem vermiş ve kısa ömrü içerisinde takdirle hatırlanacak hizmetlerde bulunmuştur.