Makale

“GÜL”İLE BEZENMİŞ Çocuk Gönlü

Seyid Ali Topal
Din İşleri Yüksek Kurulu Uzmanı

“GÜL”İLE BEZENMİŞ
Çocuk Gönlü

Hepimiz sokaklarda oynayan çocuklar görmüşüzdür. Adları Ahmet, Mehmet, Ali, Hasan ve Hüseyin... Oyun esnasında birçoğunun cebinden bir tomar kâğıt çıkar. Üzerlerinde rengârenk resimler vardır. O resimleri görürüz de, önemsemeden geçeriz çoğunlukla. Ama dikkatle baktığımızda, ya o resimlerin altındaki isimler çocuklarımızın isimlerine benzememekte, ya da o resimler çocuklarımıza benzememektedir. O masum çocuklara elindeki kâğıtta görünen resimler hakkında bir şeyler sorduğunuzda, ta gönüllerinin derinliklerinden gelen bir sevgi ve hayranlıkla en ince ayrıntısına kadar onu size tanıtabilmektedir. Biraz daha ilerisine baktığımızda başka bir gerçeği görürüz: Çocuklarımızın zevkle seyrettiği çizgi filmlerdeki veya kendisini kaptırarak oynamakta olduğu elektronik oyunlardaki dünya, çocuklarımızı nasıl etkilemektedir ve onlar için olması gereken nihaî dünya mıdır? Çocuklarımızın dünyasında bizim ne kadar yerimiz ve rolümüz vardır?
Çocuklarımız elbette oynayacaklar ve farklı dünyalar hakkında bilgi sahibi olacaklardır. Ancak, ait olduğu kendi değerlerinin dünyasından uzaklaştırılmış, gönlüne ve zihnine nakşedilmesi gereken öncelikli sevgilerden yoksun bırakılarak, sevgisizliğe gömülmüş yavrularımızın yarın biz büyüklere bir diyeceği yok mudur? Gönlünden Allah ve peygamber sevgisi çekilip alınan ve onun yerine başka sevgiler tıkıştırılan masum çocuk gönüllerinin sorumlusu sizce kimdir?
Kanaatimce, bir çocuğa yapılabilecek en büyük kötülüklerden birisi, onun gönlünü gül bahçesine döndürecek peygamber sevgisinden yoksun bırakmaktır.
Değerli anne-babalar, çocuklarımıza sevgi ve şefkat peygamberinin bilgisini, inancını ve sevgisini tattırmalıyız. Onları, o yüce insanın gül kokan atmosferiyle tanıştırmalıyız. Belki okullarımızda, camilerimizde veya farklı ortamlarda peygambere iman anlatıldı ve onun hayat tarzı hakkında tarifler yapıldı çocuklarımıza.. Ama bunlardan çocuklarımıza kaba çizgilerle ve kuru kuruya bazı cümlelerle bahsedildi. Bir kısmımız "onun sünneti" diye koku, misvak vs. yi anlattık onlara. Belki de, din kültürü derslerinde son derece ciddi bir şekilde kendi dünyalarına hitap etmeyen bir tarzda çocuklarımıza dinlettiğimiz peygamberin savaşlarının hikâyesinden ibaret kaldı bu anlatımlar. Acı gerçek şu ki, bütün bunlar çocuklarımıza peygamberi öğretmeye ve onun sevgisini kazandırmaya yetmedi. Onun için çocuklarımız ceplerinde başka resimleri taşıdılar ve dudaklarında yabancı isimleri terennüm ettiler hep oynarken.
Celin hep birlikte tekrar düşünelim. Fikir üretmeyi unutmuş, donuklaşmış beyinlerimizi bu konuda harekete geçirerek, peygamberimizi masum çocuk gönüllerine nasıl tanıtacağımızı yeniden belirleyelim. Yavrularımız için kendilerine hitap edecek özel bir "çocuk peygamber" olmayacağına göre, herkesin olduğu gibi çocukların da peygamberi olan Rasülullah’ı onlara en güzel biçimde tanıtalım. Sevginin karşılıklı olduğunu öğretelim çocuklarımıza önce. Sonra da peygamberin onları nasıl sevdiğini, onun hayatından güzel örneklerle kendilerine aktaralım. Kendilerini seven bir peygamberi öğrendikleri zaman masum çocuk gönülleri mutlaka onu sevecektir. Yüz yıllar öncesinden peygamber tarafından bizim aracılığımızla kendilerine gönderilmiş olan sevgi tomurcuklarını, muhatabı olan çocuklarımıza iletmeyi ihmal etmeyelim. Sonra çocuklarımız biz anne-babalara, "Niçin bana peygamberimin beni çok sevdiğini anlatmadınız babacığım, anneciğim; söylemiş olsaydınız ben de onu çok sevecektim" şeklinde, cevabını veremeyeceğimiz sorular sormasınlar.
Rasülullah’ın en güzel insan olduğunu, en iyi baba olduğunu ve çocukları çok sevdiğini ve onları öptüğünü yavrularımızdan gizlemeyelim. Çocuklarını sevmeyenleri veya öpmeyenleri kınadığını ve "Allah sizin kalplerinizden merhamet duygusunu çıkarıp almış ise ben ne yapabilirim ki?" (Buhari, Edep, 18; Müslim, Fazail, 64) dediğini yüksek sesle dile getirelim de, duymayan kalmasın sevgi peygamberinin bu eşsiz davranışını...
Çocuklarımız için, onun unutulmaya yüz tutmuş bu güzel örnekliğini hatırlayalım. Çocuklarla haşir neşir olduğunu, kendisinden çekinip ürkmelerine sebep olacak hiçbir davranışta bulunmadığını ve her çocuğun teklifsizce ona yaklaşıp şakalaşabildiğin! söyleyelim.
Neticede o, çocukların sevgilisiydi. Bir yerden geçerken onu gören çocuklar hemen ona doğru koşup etrafını sarardı. O da her biriyle ilgilenir, hallerini sorar, sevgilerine sevgi ve güler yüzle karşılıkta bulunarak onlarla ilgilenirdi. Allah Rasülünün bu sünnetini yaşatmak, geleceğimiz için çok önemlidir. Lütfen bu konuda peygamberimize benzemeye çalışalım. Çocuklarımıza Rasülullah’ı anlatıp sevdirerek onların gönüllerini "Gül"le bezeyelim. İnanın, koku sürünmek ve misvak kullanmaktan çok daha faziletlidir bu sünneti canlandırabilmek...