Makale

Kur'an'ı Anlamak Ve Yaşamak

Kur’an’ı Anlamak ve Yaşamak

Âdem Özdemir
Ankara Gölbaşı Vaizi

I. Plan
a) Kur’an-ı Kerim’in kelime ve ıstılah anlamı.
b) Kur’an’ı okumanın dünyada kazandırdıkları.
c) Kur’an okumanın ahirette kazandırdıkları.
d) Kur’an’dan uzaklaşmanın sonuçları.
II. İşleniş
Konuya Kur’an-ı Kerim tarif edilerek başlanır. Kur’an-ı Kerim öğretme ve öğrenmenin faziletinden bahsedilir. Kur’an’ı gereği gibi güzel okuyanların ve okumakta zorlananların mükâfatlarından bahsedilir. Kur’an tilavetinin ibadet olduğu, ancak onu okumanın asıl maksadının onu anlamak ve yaşamak olması gerektiği üzerinde durulur. Kur’an okumak ve onun ayetleri üzerinde tezekkür ve tefekkür etmek için bir araya gelmenin faziletinden bahsedilir. Kur’an-ı Kerim’in indiriliş gayesi üzerinde durulur. Onun bir hidayet rehberi olduğu ve ona ittiba etmenin/bağlanmanın önemi işlenir. Camilerde ve Kur’an kurslarında yapılan Kur’an eğitim ve öğretiminin öneminden bahsedilir. Kur’an-ı Kerim; bütün insanlara bir bildiri, müminlere doğru yolu gösteren bir rehber, onlar için bir rahmet, Allah’tan korkanlara bir öğüt, bir uyarı, kalplerdeki hastalıklara bir şifa ve bir müjdedir. Kur’an’ı ayda bir hatmetmek uygun olur. Her gün bir cüz okumak en iyisi olmakla beraber, daha az da olsa her gün belirli bir miktar okumaya çalışmalı, böylece gaflete düşmekten korunmalıdır.
III. Özet sunum
İslam’ın iki temel kaynağı olan Kur’an ve sünnette Kur’an eğitimi ile ilgili çok açık emir ve tavsiyeler vardır. Bu kaynaklardaki bilgiler bize Kur’an’ın hem bir metin olarak usulünce okunmasını (tilavet) hem de anlaşılmak üzere incelenmesini salık vermektedir. Kur’an’ı okurken ona saygı ve tazim göstermek, tecvidine ve adabına riayet ederek okumak, harflerin hakkını vermek, huşu içinde okumak gerekir. Kur’an’ı okumaktaki ana gaye ise onu anlamak ve hayatın vazgeçilmez bir parçası hâline getirmektir. Kur’an’ı Allah’ın kutsal bir kelamı olarak okumanın sevabı olmakla birlikte asıl amaç onu anlamak olmalıdır. Bunun yanı sıra Hz. Peygamber Müslüman’ın Kur’an ile sürekli birlikte olması için onun ezberlenmesini de teşvik etmiştir. Kur’an-ı Kerim’i Müslüman nesillere öğretmek, Kur’an’ın korunması noktasında onlara mesuliyetlerini hissettirmek, ona dil uzatanlara karşı müdafaa görevini yerine getirmek her Müslüman’ın vazifesidir. Hz. Peygamber Mekke’de başlayan Kur’an derslerini Medine’de de sürdürmüş, Mescid-i Nebi içinde bulunan okulda (suffe) Kur’an eğitimi geleneğini başlatmıştır. Bu uygulama günümüzde camilerde ve Kur’an kurslarında yapılan Kur’an eğitim ve öğretimine kaynaklık etmektedir.
IV. Konu ile ilgili bazı ayetler
"Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur’an’a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. (Âl-i İmran, 3/103.)
"Şüphesiz ki bu Kur’an en doğru yola iletir; iyi davranışlarda bulunan müminlere, kendileri için büyük bir mükâfat olduğunu müjdeler." (İsra, 17/9.)
"Onlar Kur’an’ı düşünmüyorlar mı? Yoksa kalpleri kilitli mi?" (Muhammed, 47/24.)
"Bu Kur’an, ayetlerini düşünsünler ve aklı olanlar öğüt alsınlar diye sana indirdiğimiz mübarek bir kitaptır." (Sad, 38/29.)
"Her kim de benim zikrimden (Kur’an’dan) yüz çevirirse, mutlaka ona dar bir geçim vardır. Bir de onu kıyamet gününde kör olarak haşrederiz. O da şöyle der: "Rabbim! Dünyada gören bir kimse olduğum hâlde niçin beni kör olarak haşrettin? Allah, "Evet, öyle. Ayetlerimiz sana geldi de sen onları unuttun. Aynı şekilde bugün de sen unutuluyorsun" der. (Taha, 20/124-126.)
"Kur’an okunduğu zaman ona kulak verip dinleyin ve susun ki size merhamet edilsin." (A’raf, 7/204.)
V. Konu ile ilgili bazı hadisler
Ebu Ümame (r.a.), ben Rasulüllah’ı (s.a.s.): "Kur’an okuyunuz. Çünkü Kur’an, kıyamet gününde kendisini okuyanlara şefaatçi olarak gelecektir." buyururken işittim demiştir. (Müslim, Müsafirin, 252.)
Hz. Aişe’den (r.a.) rivayet edildiğine göre, Rasulüllah (s.a.s.) şöyle buyurdu: "Kur’an’ı gereği gibi güzel okuyan kimse, vahiy getiren şerefli ve itaatkâr meleklerle beraberdir. Kur’an’ı kekeleyerek zorlukla okuyan kimseye de iki kat sevap vardır." (Buhari, Tevhid, 52; Müslim, Müsafirin 243.)
Ebu Musa el-Eş’ari’den (r.a.) rivayet edildiğine göre, Rasulüllah (s.a.s.) şöyle buyurdu: "Kur’an okuyan mümin portakal gibidir: Kokusu hoş, tadı güzeldir. Kur’an okumayan mümin hurma gibidir: Kokusu yoktur, tadı ise güzeldir. Kur’an okuyan münafık fesleğen gibidir: Kokusu hoş fakat tadı acıdır. Kur’an okumayan münafık Ebu Cehil karpuzu gibidir: Kokusu yoktur ve tadı da acıdır." (Buhari, Et’ime, 30; Fezailü’l-Kur’an, 17; Tevhid, 36; Müslim, Müsafirin, 243.)
İbn Mes’ud’dan (r.a.) rivayet edildiğine göre, Rasulüllah (s.a.s.) şöyle buyurdu: "Kim Kur’an-ı Kerim’den bir harf okursa, onun için bir iyilik sevabı vardır. Her bir iyiliğin karşılığı da on sevaptır. Ben, elif lam mim bir harftir demiyorum; bilakis elif bir harftir, lam bir harftir, mim de bir harftir." (Tirmizi, Fezailü’l-Kur’an, 16.)
"Kim Kur’an okur ve onunla amel ederse, kıyamet günü onun anasına ve babasına, ışığı dünya evlerindeki güneşin ışığından daha güzel/parlak bir taç giydirilir. Siz Kur’an ile amel etmeyi ne zannediyordunuz! (Ebu Davud, Salat, 14.)
VI. Konuyla ilgili bazı hikmetli sözler
Yüce Allah, Kur’an’a uyan milletleri yükseltir. Uymayanları alçaltır. (Hz. Ömer)
Tefekkürsüz Kur’an okumada hayır yoktur. (Hz. Ali)
Yol kesenler Kur’an’ı okuyup öğrenince, yol gösterici oldular. (Öyle ise sen de Kur’an’a sarıl.) (Muhammed İkbal)
Kur’an’ın içinde pek çok tekrarlar vardır. Onu okuduğumuz zaman, bu tekrarlar bizi usandıracak sanılıyor. Fakat biraz sonra, bu kitap bizi kendisine çekiyor. Bizi hayranlığa ve sonunda büyük saygı ve hürmete götürüyor. (Goethe, Batı-Doğu Divanı, 1749-1832)
VII. Verilebilecek mesajlar
Kur’an, sadece Hz. Peygamber dönemine ait bir kitap değil, varlığını ve rehberliğini dünya durdukça sürdürecek olan, çağları aşan ve kucaklayan bir kitaptır. Kur’an zamanın geçmesiyle eskiyen değil daima tazeliğini ve güncelliğini koruyan, insanları geriye değil daima ileriye götüren, ilim, teknik ve gelişmelerle çatışan değil örtüşen ve kucaklaşan bir kitaptır. Emir ve yasakları, helal ve haramları, hüküm ve tavsiyeleri, öğüt ve ilkeleri, misal ve kıssaları, va’d ve vaidleri, geçmişe, geleceğe, Allah’a, insana ve diğer varlıklara dair bildirdiği gerçekler, bilgiler ve tanımlar, zamanın geçmesiyle değişmez ve değerini yitirmez. Kur’an’ın amacı; hangi milletten olursa olsun bütün insanları aydınlatmak, yeryüzünde cehalet, sefahat, küfür ve sapık inançlara kapılarak karanlıklar içinde kalan, nereden gelip nereye gittiğini bilemeyen bütün insanları sapıklık ve dalaletten, sefahat ve rezaletten kurtarıp iman nuru ile doğru yola sevk etmektir. Kur’an bu amaçla cüzi ve külli kurallar, emir ve yasaklar getirmiştir. Bu kuralların emir ve yasakların amacı; aklı, canı, malı, nesli ve dini korumak, böylece insanın huzur ve mutluluğunu; kişisel, ailevi ve sosyal nizamını sağlamak; iyi insan ve iyi bir toplum oluşturmaktır. Kur’an, insanların işlerini ve görevlerini, dinî ve dünyevi diye ayırmaz. İnsanın her inanç, söz, fiil ve davranışının hem bu dünya hem de ahiret ile ilgili boyutu vardır.
VIII. Yararlanabilecek diğer bazı kaynaklar
• Riyâzü’s-Sâlihîn Tercüme ve Şerhi, I-VIII, Erkam Yayınları, İstanbul 2010.
• En Büyük Mucize Kur’an-ı Kerim’in İlmî ve Edebî Sırları- Prof. Dr. İsmail Karaçam.
• Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, "Kur’an" maddesi, XXVI, Ankara 2002.
• Dinî Kavramlar Sözlüğü, "Kur’an" maddesi, D.İ.B. Yayınları, Ankara 2010.