Makale

Aile içinde ANNENİN ROLÜ

Aile içinde
ANNENİN ROLÜ

Doç. Dr. Aliye Mavili Aktaş
Hacettepe Ü. Sosyal Hizmetler Yüksek Okulu

Çocuk, içinde bulunduğu ortamda büyük oranda anne aracılığıyla ne yaşıyorsa onu öğrenir. Söz gelimi sürekli eleştirilmişse kınama ve ayıplamayı, alay edilip aşağılanmışsa utanmayı, dayak yemişse saldırganlığı, utanç duygusuyla yetişmişse kendini suçlamayı, desteklenip güvenilmişse kendine güven duymayı, hakkına saygı gösterilmişse adil olmayı, kabul ve onay görmüşse kendini sevmeyi ve saymayı, dostluk ve arkadaşlık yaşamışsa bu dünyada mutlu olmayı öğrenir.

Toplumsal yaşamın en temel kurumlarından olan aile, anne baba ve çocuklardan oluşan, yoğun ve yakın ilişkilerin yaşandığı en uzun süreli birlikteliğin adıdır. En yoğun ve en yakın, en uzun süreli birliktelik özelliği ile aile, neslin devamını, yeni dünyaya gelmiş çocuğun olgun bir yetişkin olmasını ve üretken bir birey olarak topluma katılımını sağlar. Çocuğun yetiştirilmesi sırasında ilk iki yıl annenin yakın ve özel ilgisi ile desteklenmişse, sonraki yıllar için sağlam bir temel oluşturur. Bu nedenle aile içinde anne sevgisi, yeri başka hiçbir sevgiyle doldurulamayacak bir sevgidir. Teke tek ve yakın ilişkiden mahrum olarak yuvalarda yetiştirilen çocuklarda görülen duygusal rahatsızlıkların kalıcı özelliği, anne sevgisinden uzakta olmakla açıklanabilir.
Çocuk ilk doğduğundan itibaren fiziksel ve duygusal olarak gereksinimleri olan, çaresiz, bağımlı, güçsüz ve edilgen bir varlıktır, içten sürekli ve yakın olarak gösterilen sevgi, onun fiziksel ve duygusal olarak gelişmesine, güçlenmesine, olgun bir birey olmasına katkıda bulunur. İlk aylarda çocuk, dünyayı annesi aracılığıyla algılar. Anne karnında sürdürülen birliktelik, dünyaya geldikten bir süre sonra da devam eder. Anne sütü aracılığıyla da kendinden olanı ve olmayanı ayrıştırmaya başlar. Onun temel güven duygusu kazanmasında, dokunarak, koklanarak, sevgiyle yürütülen bakım oldukça önemli bir kalıcı etkiye sahiptir, iki yaşından sonra da akran ve kardeşleriyle sosyalleşme süreci devam eder.
Çocuk, içinde bulunduğu ortamda büyük oranda anne aracılığıyla ne yaşıyorsa onu öğrenir. Söz gelimi sürekli eleştirilmişse kınama ve ayıplamayı, alay edilip aşağılanmışsa utanmayı, dayak yemişse saldırganlığı, utanç duygusuyla yetişmişse kendini suçlamayı, desteklenip güvenilmişse kendine güven duymayı, hakkına saygı gösterilmişse adil olmayı, kabul ve onay görmüşse kendini sevmeyi ve saymayı, dostluk ve arkadaşlık yaşamışsa bu dünyada mutlu olmayı öğrenir. Annenin ilk yıllarda büyük oranda kendisi tarafından sunulan bu tür sevgi, ilgi ve bakım özellikleri aile içinde baba ve diğer çocuklar tarafından da paylaşılıp desteklendiğinde, yeterli ve gerekli bir pekiştirici olur.
Çocuğun annesiyle kurduğu ilişkinin, karşılıksız bir sevgi olduğu sıklıkla vurgulanan bir gerçekliktir. Ancak babadan daha fedakâr, şarta bağlı olmayan böylesi bir sevgi de öğrenilir ve geliştirilir. Anne, çocuk karnındayken onunla ilişki kurmayı öğrenmeye başlar. Yaratıcının anneye bahşettiği bu ayrıcalık, kabul, istek ve sevgi ile beslendiği zaman, tadı yerinde bir meyveye dönüşebilir. Anne sevgisinin istikrarlı ve güvenli oluşu çocuğun toplumsal yaşamda sorumlu bir birey olması ve gerekli kurallar sistemini de içselleştirmesi için uygun bir zemin hazırlar.
Çocuğun ilk yıllarında fiziksel ve duygusal gelişimi için bu denli önemli olan anne sevgisinin, simbiyotik (karşılıklı birbirinden faydalanan) bağımlılığın ötesine geçmesi beklenir. Çok kuralcı ve kontrolcü annelerin, çocuğun bireyselleşmesi ve özerklik kazanmasında sorunlar yarattığı söylenebilir. Bazı durumlarda gereğinden fazla sevgi ve aşırı kollama bu korumaya neden olur. Olgun bir sevgi ise çocuğun öğrenmesini kolaylaştıran, onun seçim yapabilme kapasitesini geliştiren bir sevgidir. Gerçekte çocukların, büyüklerle kıyaslanamayacak kadar güçlü yanları vardır. Söz gelimi onun bedenen zayıflığı ve güçsüzlüğü ne kadar belirgin olursa olsun, yetişkin bir bireyden daha esnek yanlan vardır. Sevgiyle verilen kuru ekmek bile onları mutlu edebilir. Onlar için en örseleyici şey anne ve babadan ayrılıktır. Özellikle ilk yıllardaki anne yoksunluğu tamir edilemez yaralar açabilir. Bireyin yaşamında, çocuğun yetiştirilmesinde bu denli önemli olan anne sevgisinin ve varlığının, sadece maddî varlıktan öte boyutu vardır.
Bütün sevgilerde olduğu gibi anne sevgisinin de dört temel boyutundan söz edebiliriz. Bunlar;
1- İlgi
2- Sorumluluk
3- Saygı
4- Bilgi
İlk yıllardaki anne sevgisinin ilgi ve sorumluluk boyutu, fiziksel olarak zayıf ve korumasız bir canlının talebidir. Acıktığında beslemek, altını ıslattığında değiştirmek, temizlemek, yeteri kadar uyumasını sağlamak, annenin sevgi ve ilgiyle yürüttüğü bir iş olduğunda, onun bir canlı ve birey olduğuna saygı duymayı da gerektirir. Saygıda, çocuğa kendi deneyimlerinden öğrenme fırsatı vermek vardır. Odasını istediği gibi düzenlemesine, istediği renkte kıyafetler seçmesine onay vermek saygı göstergesidir. Anne, çocuğun başı sıkıştığında çaldığı bir kapıdır. Sorumlu ve saygıyı içeren ilgi, aşırı korumacılıktan uzaktır. Annelerin kendi parçası olmaktan öteye gitmeyen sevgilerinin, bilgi temeline dayanmadığını söyleyebiliriz. Çünkü çocuğun arkadaş ve okul yaşamı o kadar korunaklı olmayabilir. Çatışma, rekabet, saldırganlık öğelerini taşıyan sosyal yaşam, bilgi temeline dayalı sevgi, ilgi ve sorumluluklarla yaşanır kılı- nabilir. Öncelikle annenin yakın ilgisinin, çocuğun talep ve özelliklerini bilmesi, tanıması, onlara aile içinde yerinde ve zamanında cevap verilmesini sağlaması gerekir. Anne yüreği, çocuğunun nasıl bir destek istediğini hissedecek kadar ona yakındır. Duygusal alanını çocuklarına bu denli yakın tutan annenin, rasyonel alanda da bilgi temeline dayalı, yerinde ve zamanında destek vermesi beklenir. Sahiplenici ve kontrol edici olmayan anne sevgisinin, kurallar koyan ve kısmen şarta bağlı baba sevgisiyle de güçlenmesi ve desteklenmesi gerekir.