Makale

EDİTÖRDEN

EDİTÖRDEN

Allah’a kulluk etmek, sevgi, saygı ve hakkaniyet temelinde yeryüzünü imar etmek gibi yüksek bir gaye ile saf ve günahsız olarak yaratılan insan, maalesef daha sonra özüne yabancılaşmış ve yaratılış gayesinden uzaklaşmıştır. Anne karnı olan merhamet yurdunda büyümeye başlayan insan, dünyaya gelip kendi yaratılışına yabancılaştıkça, Rabbi ile arasında sınırlar ve duvarlar oluştukça doğuştan getirdiği saflık ve merhamet olgusunu kaybetmeye başlamış ve zamanla acımasızlaşmıştır.

Yüce yaratıcımızın rahmeti öfkesinden, bağışlaması da cezalandırmasından daha geniştir. O, merhametlilerin en merhametlisidir. Rabbimizin güzel isimlerinin başında Rahman ve Rahîm gelir. İlâhî hitabına bu isimlerle başlanır. Hayır ve bereket dileyerek, her işe Yüce Allah’ın rahmet ve merhametinin ifadesi olan besmele ile başlarız. Rabbimiz, kutlu elçisi Hz. Muhammed (s.a.s.)’i âlemlere rahmet olarak göndermiştir. Annenin evlâdını şefkatle bağrına basmasından, hayvanların yavrularına olan düşkünlüğüne varıncaya kadar hepsi, Cenab-ı Hakk’ın bahşettiği şefkat ve merhametin bir sonucudur. Sayısız nimetler bahşettiği insanoğlunun, bunca isyanına ve başkaldırmasına rağmen, insanlığı havasız, susuz ve nimetsiz bırakmaması da yine O’nun engin rahmetinin bir eseridir.

Rahmet elçisi olarak gönderilen Hz. Peygamber, insanlığın hasret kaldığı ve özlemini çektiği merhameti sadece insanlara değil, hayvanlara, bitkilere, canlı, cansız her şeye karşı göstermiş ve “Allah ancak merhametli kullarına rahmet eder” buyurmuştur. “Merhamet etmeyene merhamet edilmez” düsturuyla da herkesin şefkat ve merhamete muhtaç olduğunu ve merhamet arayanların öncelikle kendilerinin merhametli olmaları gerektiğini hatırlatmıştır.

Bugün dünyanın dört bir yanında yaşanan ve bütün insanlığın gözleri önünde cereyan eden savaşlar, terör olayları, şiddet, insan hakları ihlâlleri, daha çok kazanma hırsı ve tüketim çılgınlığı uğruna bilinçsizce çevrenin tahrip edilmesi, çiçeği burnunda gençlerin anne babalarını, anne babaların da ciğer pareleri olan evlatlarını katletmesi ve toplumun git gide bir şiddet sarmalına dönüşmesi herkesi tedirgin etmektedir. Bugün çocukların internet dünyasından aileye, medyadan sokağa varıncaya kadar geniş bir yelpazeyi etkisi altına alan şiddet, neredeyse hayatımızı kuşatır hale gelmiştir. Yaşanan bu acı tablo, bizleri yeniden şefkat ve merhameti hatırlamaya, bu konuda yeni bir farkındalık oluşturmaya ve merhamet çağrısında bulunmaya, deyim yerindeyse merhamet seferberliğine sevk etmiştir.

Diyanet İşleri Başkanlığımızın başlattığı bu seferberlik ile, eğer kalpler arasında bir merhamet köprüsü kurabilir, muhtaç olduğumuz merhamet ve gönül dilinin yeniden inşasında katkı sağlayabilir ve bu sayede merhametten nasibi olmayanların kalplerinde de küçücük bir merhamet kıvılcımı tutuşturabilirsek, bu gayret amacına ulaşmış olacaktır.
Kutlu Doğum Haftası boyunca yapılacak bütün etkinliklerin bu amacı gerçekleştirmeye yardımcı olmasını umuyor, bir sonraki sayıda buluşmayı diliyorum.

Dr. Yüksel Salman