Makale

EDİTÖRDEN

Editörden

İnsan neslini binbir zahmetle taşıyan, onu sütüyle besleyen, büyüten, eğiten ve yetiştiren saygın bir varlık olan kadın; annedir, eştir, ailenin ve toplumun vazgeçilmez üyesidir. İslam, kadına anne olması itibariyle hiçbir medeniyette benzeri görülmeyen bir yücelik ve değer vermiş, cennet annelerin ayaklan altına serilmiştir. (Münâvî, Feyzü’i-kadîr, ııı, 361) Çünkü kadın, insanlık âleminin devamı için gerekli olan iki ana unsurdan biridir, neslin devamı onun varlığına bağlıdır. Allah’ın eşsiz kudretiyle anasız ve babasız olarak yarattığı ilk insan Hz. Âdem’i (Sâd, 71-72) istisna edersek, babasız insan yaratmış (Âli İmran, 59) ama annesiz yaratmamıştır. Hz. Peygamber kadın haklarına saygı gösterilmesini istemiş, kadınlara ve kız çocuklarına yönelik her türlü ayrımcılığı ortadan kaldırmıştır. Islâm’da bir insan olarak erkeğe tanınan temel insan haklan kadına da tanınmış, emir ve yasaklar konusunda da erkekle kadın arasında bir ayrım gözetilmemiştir. Veda Hutbesi’nde konu ile ilgili olarak; “Ey insanlar! Kadınların haklarına riayet etmenizi ve bu hususta Allah’a karşı gelmekten sakınmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları Allah’ın emaneti olarak aldınız ve onların namuslarını ve ismetlerini Allah adına söz vererek helâl edindiniz." (Müslim, Hac, 147) buyurulmuştur.
İslam, haklar ve sorumluluklar bakımından kadını erkek ile eşit statüde kabul eden bir portre çizer. Hayat hakkı, mülkiyet ve tasarruf hakkı, kanun önünde eşitlik ve adaletle muamele görme hakkı, mesken dokunulmazlığı, şeref ve onurun korunması, inanç ve düşünce hürriyeti, evlenme ve aile kurma hakkı, özel hayatın gizliliği ve dokunulmazlığı gibi temel haklar bakımından kadınla erkek arasında hiçbir fark yoktur. Yani kadın bağımsız bir hukukî şahsiyettir, hak ehliyeti ve fiil ehliyeti açısından kadın olmak, ehliyeti daraltan bir sebep değildir. “Şüphesiz Allah katında sizin en üstününüz O’ndan (Allah’tan) en çok korkanınızdır” âyeti bu konuda nihai noktayı koyan ilahi bir düsturdur.
Konuya Hz. Peygamber’in şahsı ve uygulamaları etrafında yaklaştığımızda da karşımıza; vefâlı birleş, aile fertleriyle birebir ilgilenen müşfik bir baba, narin bir dede ve örnek bir insan çıkmaktadır.
Dergimizin, Hz. Peygamber’in ailesi ve yakın çevresindeki hanımlar konusunda kaleme alınan makalelerden oluşan bu sayısında, Prof. Dr. Ali Akpınar’ın “Aile ilişkilerinde Hz. Peygamberin Örnekliği” başlıklı makalesi, bize aile ilişkilerimizi bir daha gözden geçirme fırsatı verecektir. .
Kadriye Erdemli’nin Hz. Peygamber’in ilk hayat arkadaşı ve vefalı dostu olan “Hz. Hatice”; Hatice Kübra Görmez ve Dr. Mustafa Özkan’ın, sevgisi ve bilgisiyle Peygam-berimizin yanında özel bir yeri olan ve iltifatına mazhar olan “Hz. Aişe”; Doç. Dr. Zülfıkar Durmuş’un “Hz. Peygamber’in Kızlarıyla Olan İletişimi; Doç. Dr. Saffet Sancaklı’nın “Hz. Peygamber’in Yakın Çevresindeki Kadınlara Karşı Muamelelerindeki Nezaket, Zarafet ve İncelik” ve Kadri Yıldırım’ın “Yakın Çevresini Oluşturan Kadın Şairlerin Hz. Peygamber Hakkındaki Şiirleri Üzerine Analitik Bir inceleme” başlıklı yazılan da Hz. Peygamber döneminde kadınların aile ve toplum içindeki yerini belirlemede bizlere ışık tutacaktır.
Dergimizde yer alan makalelerde, Hz. Peygamber’in yakın çevresindekiler başta olmak üzere, hanımlara karşı tutum ve yaklaşımlarında ön plana çıkan ortak nokta, onun davranış tarzının zarafet, incelik, şefkat, sevgi ve saygı merkezli olduğudur.
Bir sonraki sayımızda yeni konularla tekrar buluşmak dileğiyle.

Dr. Yüksel Salman