Makale

Gençlik ve Uzak Doğu Dinleri İlgi mi Yönlendirme mi?

Gençlik ve Uzak Doğu Dinleri
İlgi mi Yönlendirme mi?
Doç. Dr. Hüseyin Yılmaz
Yüzüncü Yıl Üniv. İlahiyat Fak.

Ülkemizde son yıllarda Uzak Doğu dinlerine yönelik görünürde bir ilgiden söz etmek mümkündür. Ancak bu ilginin sahiciliğine ve yaygınlığına; ne kadar insanın bu dinlere yöneldiğine dair sayısal verileri ortaya koyan ciddi bilimsel veriler ve çalışmalar yapılmamıştır. Bununla birlikte özellikle büyük şehirlerde bu dinlere ilgi duyanların açtığı birçok merkezde faaliyet gösterdikleri görülmektedir.

Bu konuyu incelerken öncelikle bu dinlerin faaliyet yöntemleri ve gençlerin bu dinlere olan ilgisini birlikte değerlendirmek gerekmektedir. Her şeyden önce ülkemizde belki de misyonerlik yöntemi olarak bu kendilerini bir din olarak sunmamaya özen gösterdiklerini belirtmemiz gerekmektedir. Hatta bununla bağlantılı olarak dinî bir grup veya uygulama olmadıklarına vurgu yapan söylemleri öne çıkarmaktadırlar. Ancak bu dinlerle ilgilenen ve onlar hakkında az çok bilgisi olan kişiler, bunların özellikle Hinduizm ve Budizm ağırlıklı dinî yapılanmalar olduğunu ilk bakışta anlamaktadır. Gerçektende bu görünüşü örtbas etmek için, genellikle din isimleri yerine yoga, meditasyon, reiki gibi daha çok bu dinlerin bir nevi ibadet yöntemleri diyebileceğimiz uygulamalar sanki bu dinlerden bağımsız objektif şifa yöntemleriymiş gibi sunulmaktadır. Nitekim ülkemizde bu uygulamalara devam eden bazı sanatçıların ve gençlerin de çoğu kez bu yaptıklarının herhangi bir din ya da dinî bir yapı ile alakası olmadığına vurgu yapmaya özen gösterdikleri dikkat çekmektedir. Ülkemizde insanların bu uygulamaların herhangi bir dinle ilintisini bilmemelerini doğal karşılasak bile; yoga ve meditasyonu yaygınlaştırmak ve bunu dinlerini yayma yöntemi ve aracı olarak kullanmak isteyenlerin bir taktik tercihi olduğunu da unutmamak gerekmektedir. Aynı zamanda bu, din yayma çabasına gelebilecek tepkileri karşılamaya yönelik alınmış bir önlem olarak da değerlendirilebilir.

Burada şu konuya da dikkat çekmek uygun olacaktır: Bu uygulamaların yapıldığı birçok kurs, dernek vb. yerlerde hizmetler ücret karşılığı yapılmakta ve ticari bir kazanç da elde edilmesi söz konusu olmaktadır. Hatta bazı yerlerde tamamen ticari kazanca yönelik medyumluk, fal bakma ve sihirvari uygulamalarla insanların sömürüldüğüne de tanık olunmaktadır. Yine bununla bağlantılı olarak bu merkezlerden birçoğunun Uzak Doğu dinlerinden ayrılan yeni heretik dinî akımların temsilcileri olmaları da ayrıca dikkat çeken başka bir konudur.

Burada meditasyon ve yoga gibi uygulamaların yaygınlaşmasının nedenlerine kısaca değinmek gerekmektedir: Çeşitli tıp programlarında özellikle yoga ve meditasyonun sağlık açısından yararlı olduğunu ve sağlık için düzenli olarak yapılmasının gerektiğini ileri süren doktor ve bilim adamları görülmektedir. Haliyle bu yaklaşımlar da yoga ve meditasyonun bir tedavi ve şifa uygulaması olarak teşvik edilmesi sonucunu ister istemez doğurmaktadır.
Reklamlarda Uzak Doğu dinlerine ait kavramların kullanılması da yine gençlerin bu dinlere yönelik ilgisinin artmasına neden olabilmektedir. Yine bazı ticari markaların bu dinlere ait kavramları ürün ismi olarak kullanması da benzer bir etki oluşturabilmektedir. Ancak özellikle gençlere yönelik bazı müzik parçalarındaki bu dinlere ait kavram ve temaların kullanılması herhalde gençleri daha fazla etkilemektedir. Gerek reklamlardaki gerekse müzikteki bu yansımaların, bilinçli bir tercih mi olduğu yoksa gençlerde var oldukları düşünülen bu eğilimlere yönelik ticari bir kaygıdan mı kaynaklandığı konusu ise üzerinde ayrıca durulması gereken bir konudur. Çünkü Uzak Doğu dinlerine olan ilginin sınırlı bir çerçevede kaldığı ve geniş kitleleri etkisi altına alan bir eğilim göstermediği bilinmektedir. Ancak bununla birlikte bu dinlere ya da bu dinlere ait çeşitli uygulamalara eğilimin daha çok lüks semtlerde yaygın olduğunu söylemek mümkündür. Dolayısıyla bu açıdan bakıldığında tüketim düzeyi yüksek kesimleri hedef alan reklamcılık açısından da bunun mantıklı bir tercih olduğu düşünülebilir.

Uzak Doğu dinlerinin ya da bu dinlerle bağlantılı çeşitli akımların kendilerini en iyi ifade ettikleri ve yayılmak için kullandıkları aracın, özellikle İnternet ortamı olduğunu söyleyebiliriz. Nitekim bilhassa büyük şehirlerimizdeki çeşitli adreslerin verildiği bir çok merkez kurdukları İnternet siteleri aracılığı ile hem kendi görüşlerini yaymaya çalışmakta hem de kendi etkinliklerine insanları çekmek için propaganda yapmaktadırlar.

Uzak Doğu dinlerini yaymak için yapılan en ciddi çalışmalar, doğrudan bu dinlerle ilgili eserler yayınlayan yayınevleri aracılığı ile yapıldığını söyleyebiliriz. Bu yayınevleri daha çok çeviri eserlerle hem bu dinleri tanıtmakta hem de özellikle yoga ve meditasyon uygulamalarının yapılışına yönelik pratik bilgiler vermektedirler.

Yukarıda değindiğimiz gibi Uzak Doğu dinlerine eğilim daha çok zengin muhitlerde belirgindir. Dolayısıyla Uzak Doğu dinlerine yönelimleri bu çevredeki insanların yeni arayış peşinde olmalarına da bağlamak mümkündür. Bununla birlikte yine farklı olana ilgi gösterme ve onu deneyimleme hevesi de bu arayışta göz önünde bulundurulmalıdır. Tabi burada hiçbir zaman unutulmaması gereken asıl konu, gençlerin kendi gelenekleri ile olan bağlarını koparmış olmalarının ortaya çıkardığı boşluktan kaynaklanan kendi dinine yabancılaşma olgusudur. Nitekim bazı durumlarda; dinî arayışında oldukça ciddi olan ve bu yönelimini sadece heves düzeyinde bırakmayan bazı gençlerin kendi toplumundaki benzer manevi değerler arayışına girdiği görülmektedir. Bu durumda bir kısım gençlerin İslam tasavvufuna yönelerek bu manevi arayışını sonlandırdıklarına da tanık olunmaktadır. Esasen özellikle Hinduizm ve Budizm başta olmak üzere Uzak Doğu dinlerinin ancak kendi manevi atmosfer ve coğrafyalarında yaşamaları daha kolay olmaktadır. Bu nedenle yoga ve meditasyon uygulamalarında belli bir aşama kat edenlerin bu ülkelere götürüldüğüne tanık olmaktayız. Buradan da anlaşılacağı üzere bu dinleri yaymak için oldukça sistematik organizasyonlar yapılmaktadır. Ayrıca bu durum bize yoga ve meditasyon uygulamalarının bu dinlere kazanımın başlangıç uygulamaları olarak kullanıldığını da göstermektedir.

Gerek Antropolojinin gerekse Dinler Tarihinin ortaya koyduğu en önemli gerçeklerden birisi, insanlığın manevi arayışının hiçbir zaman bitip tükenmediğidir. Ancak günümüzde gençlerin gerçek din ile diğer sözde dinler arasında bir ayrım yapabilecek donanıma sahip olmadıkları ortadır. Dolayısıyla gençlerin manevi arayışlarında birçok tuzaklarla dolu seçenekler arasında bazen çaresiz kaldıklarını düşünebiliriz. Bu bakımdan gençlerin her zaman bu arayışlarına karşılık alabilecekleri hakiki seçeneklerin onlara sunuluyor olması gerekir. Eğer kendi dinini bilmez ya da diniyle ilgili çarpıtılmış yönlendirmelerin etkisine kapılırsa, gençlerin yeni arayışlara yönelmeleri kaçınılmaz olmaktadır. Bu bakımdan günümüz dünyasında insanların manevi yönelimlerini tatmin etmek isteyen yeni dinî hareketler, satanizm ve spiritüalizm gibi sözde dinî akımların ortaya çıkmasını bu arayışlara bağlayabiliriz.

Sonuç olarak ülkemizde her geçen gün boşanmaların ve ailelerinden ayrı yaşayan gençlerin sayısının artmasına paralel olarak Uzak Doğu dinlerinin adından daha fazla söz edilir olmuştur. Ancak her şeye rağmen bu akımlara yönelimin sınırlı kaldığını söyleyebiliriz. Özellikle aile bağlarının kuvvetli olduğu durumlarda gençlerin bu arayışlara karşı daha donanımlı olduğunu görüyoruz. Ancak aile yapısında gevşeklikler ortaya çıktığı ya da ailenin dağıldığı durumlarda gençlerin yeni arayışlar peşinde koşmaları daha sık rastlanan bir durumdur.

Bütün bunlardan anlaşılacağı üzere gençlerin her zaman karşılaşabilecekleri manevi boşluğu, yeni deneyim arayışlarını ve yalnızlık duygusunu giderme arayışında olmaları kaçınılmaz gibi görünmektedir. Dolayısıyla kendi dünyasının manevi zenginliklerini tanıdıkları zaman buradan devşirecekleri bir sürü değer onları tatmin etmeye yetecek birçok seçenek sunacaktır. Bunu gençlere sunmak için ise herhalde yapılması gereken birçok şey vardır.

Yaşamakta olduğumuz toplumsal değişimle birlikte ortaya çıkan dinî bilgi ihtiyacının sağlıklı bir şekilde giderilmesi konusunda gösterilen gevşeklik modern şehir hayatının girdileriyle birleşince ortaya telafisi gittikçe güçleşen sorunlar çıkaracak gibi görünmektedir. Bu nedenle ilgili kurumların konuya bilimsel birikimleri ile yaklaşarak gençliğin kendi dinî ve kültürel değerlerini öğrenebilecekleri ortamları sağlamaları gerekmektedir.