Makale

TÜKETİM ÇILGINLIĞI İSRAF

TÜKETİM ÇILGINLIĞI
İSRAF

Doç. Dr. İsmail Karagöz
Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi

Yüce Allah, bütün varlıkları insanların hizmetine sunmuştur.(Bakara, 29; Lokman 20; Câsiye, 13) İnsanlar, Allah’ın bu sayısız nimetlerinin (İbrahim, 34) bir kısmından emek sarf etmeden yararlansalar da, bir kısmından yararlanabilmek için çalışıp çabalamaları gerekmektedir. Çünkü insanlar için ancak çalıştıklarının karşılığı vardır (Necm, 39). Allah, çalışanların, işlerini iyi ve sağlam yapanların emeklerini zayi etmez, onları mükâfatsız bırakmaz. (Kehf, 30) Çalışıp servet sahibi olmak kadar serveti doğru bir şekilde harcamak, aile fertlerinin, akrabanın, yoksulların ve toplumun haklarını vermek de önemlidir.
Yüce Allah, her şeyi bir ölçü ve denge ile yaratmıştır. (Kamer, 49) İnsanlar da hayatın her alanında olduğu gibi, harcamalarında da ölçülü ve dengeli olmak durumundadırlar. Yazımızda bu konuyu vurgulayan, "Rahman’ın kulları, harcadıkları zaman ne savurganlık ederler ne de cimrilik, bu ikisi arasında orta bir yolu tutarlar." anlamındaki, Furkân suresinin 67. âyetini tahlil etmeye çalışacağız.
Ayette israf ve cimriliğin yerilmesine karşılık, ölçülü ve dengeli olma övülmekte ve bu tutum Rahman’ın kullarının özelliği olarak zikredilmektedir. Surenin 63-74. âyetlerinde, Rahmanın kullarının 14 özelliği sayıldıktan sonra, 75 ve 76. âyetlerde bu özelliklere sahip olanlar; "İşte onlar sabretmelerine karşılık cennetin yüksek makamlarıyla mükâfatlandırılacaklar, orada esenlik dileği ve selâmla karşılanacaklardır ve orada ebedî kalacaklardır. Orası ne güzel bir durak ne güzel bir konaktır." ifadeleri ile müjdelenmektedirler. Rahman’ın kullarının nitelikleri:
-Yer yüzünde vakar ve tevazû ile yürüyen,
-Cahiller kendilerine lâf attıkları zaman selâm deyip geçen, onlara uymayan,
-Rablerine secde ederek ve kıyamda durarak gecelerini ibadetle geçiren,
-Rabbimiz! Bizden cehennem azabını uzaklaştır, diye dua eden,
-Harcadıkları zaman israf da cimrilik de etmeyen, ikisi arası ölçülü ve dengeli olan,
-Allah ile birlikte başka ilahlara tapmayan,
-Haksız yere cana kıymayan,
-Zina etmeyen,
-Günahlarına tövbe eden,
-İman edip salih ameller işleyen,
-Yalancı şahitlik yapmayan,
-Faydasız, boş bir şeyle karşılaştıkları zaman, bunu vakar ve sükûnetle karşılayan, -Kendilerine Rablerinin âyetleri hatırlatıldığı zaman, kör ve sağır gibi davranmayan, -Rabbimiz! Eşlerimizi ve çocuklarımızı bize göz aydınlığı kıl ve bizi Allah’a karşı gelmekten sakınanlara önder yap, diye dua eden kimseler şeklinde tespit edilmiştir.
Zikredilen nitelikler gösteriyor ki yüce Allah, Kur’ân’da insanın her davranışı için uyulması gereken ilkeler bildirmektedir. Bu ilkeler, iman, ibadet, dua ve salih amellerden tutunuz; yürüme, konuşma, hoşgörü, şahitlik ve sosyal ilişkilere kadar uzanan geniş bir alanı kapsamaktadır. Bu ilkelerden üçü de bütün fertleri ilgilendiren, ekonomik değerlerin korunması ve tüketilmesi ile ilgilidir.
Ayet üç hüküm içermektedir:
1. Savurganlık etmeyin
"Savurganlık" diye çevirdiğimiz "israf" kelimesi sözlükte aşırı gitmek, haddi aşmak, malı mülkü saçıp savurmak, yanılmak, hata etmek, gafil ve cahil olmak anlamlarına gelir.(Rağıp, 230)
israf, insan hayatının her alanında söz konusu olabilir. Allah ve Peygamberin koyduğu ölçülere uymayan, evrensel akıl ve mantık kurallarına ters düşen davranışlar israf kavramına dahildir. Mesela Kur’an’da, Salih ve Lût peygamberin kavimleri ile Firavun, "müsrif" olmakla yerilmişlerdir. Çünkü Firavun; azgın, haddi aşan, çok yalancı, şüpheci, kibirli, zorba, bozguncu, zalim, ilahlık iddiasında bulunan, peygamberleri yalanlayan ve kavmini hak yoldan saptıran, Allah ve Peygamber’e düşmanlık eden kâfir bir insandı.(Tâhâ, 24; Mü’min, 28, 34, 35; Yunus, 83, 91; Kasas 37, 40; Şuarâ,19 29; Zariyât, 39) Salih Peygamberin kav- mi; bozguncu, zorba, inatçı, çoğu zalim, azgın, müşrik ve kâfir bir toplum idi. Peygambere başkaldırmalar, öğüt ve talimatlara uymamışlardı. (A’raf, 73, 74, 76, 77; İbrahim, 15; Hûd, 67; Tâhâ, 33; Şuara, 151; Şems, 11; Hac, 42; Fecr, 12) Lût Peygamber’in kavmi bozguncu, cahil, mücrim, homoseksüellik yapan kâfir bir toplumdu. (Ar’af, 80, 81; Şuara, 160; Hakka, 10;
Ankebût, 30; Nemi,
55; Zâriyat, 34.) Allah, müsrif toplum- ları helak ettiğini bildirmektedir.(Enbiya, 9)
Kur’an’da; Kur’an’dan yüz çevirenler, Allah’ın âyetlerini unutanlar, hak yoldan sapanlar da müsrif olarak nitelenmektedir. (Ta-ha, 124, 127)
"(Ey Peygamberim! Tarafımdan insanlara) De ki: Ey kendilerine yazık eden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. Şüphesiz günahların hepsini bağışlar. Çünkü O, gerçekten çok bağışlayan, çok merhametli olandır." (Zümer, 53) anlamındaki âyette, tövbe etmeyi gerektiren günahları işleyen kimselere, "müsrifler" denilmektedir.
"Kendilerine yazık eden" diye çevirdiğimiz, "ellezî- ne esrefû alâ enfüsihim" cümlesinde geçen "nefse karşı israf" ifadesi, kişinin günah işleyerek kendisini İlâhî cezaya maruz bırakması, kendi aleyhine sonuçlanacak bir davranışta bulunması anlamındadır. Bu ifade Müslim’in rivayet ettiği bir hadiste de geçmekte- dir.(Müslim, Tevbe, 25; III, 2110)
Mü’minin imanı ile bağdaşmayan, ahlâk kurallarını ihlal eden, İlâhî iradeye uymayan her davranış israftır. Bu anlamda israf zulmün, bozgunculuğun, sapmanın ve yozlaşmanın kaynağıdır.(Şuarâ, 151-152). Kur’an’da Allah’ın müsrifleri doğru yola iletmeyeceği ve onları cehenneme atacağı (Mümin 28, 43) bildirilerek, insanlar bu tür davranışlardan sakındırılmaktadır.
Tahlil etmeye çalıştığımız âyette, servetin, mal- mülkün, para ve ekonomik değerlerin harcanmasında israf yapılmaması istenmektedir.(Kurtubî, XIII, 73)
"Malı israf etmek", onu yerli yerinde harcamamak faydasız yere harcamak, gerektiğinden çok harcamak anlamına geldiği gibi, Allah’ın uygun görmediği yerlere harcamak anlamına da gelir.
İhtiyacı gidermeyen, güzel olmayan, yararsız, boş yere ve gayri meşru harcamalar, ihtiyacın ötesinde, hakkı olmayan alanlara nimetlerin aktarılması birer israftır. Mesela kişinin parasını, malını ve mülkünü kumar, içki, fuhuş gibi haram yerlere harcaması israf olduğu gibi, gıda maddelerinin çürütülmesi, ekmek, yemek, sebze ve meyvelerin çöpe atılması, giyilebilen eskimemiş giysilerin, kullanılabilen ev eşyasının atılıp yerine yenisinin alınması, gereksiz yere elektrik sarfiyatı, suyun boş yere akıtılması, hatta gerektiğinden fazla yiyip içilmesi dahi israftır. Yüce Allah, "...Yiyin, için fakat israf etmeyin. Çünkü Allah, israf edenleri sevmez." buyurmakta (A’râf 31; En’am, 141) Peygamberimiz de, "israf veya kibir ve gösterişe kaçmamak şartıyla yiyin, için, sadaka verin ve giyinin." (Ibn Mâce, Libas, 23 (II. 1192) sözleriyle, aynı gerçeği dile getirmektedir.
israf, ekonomik dengeleri bozar, fert ve toplumla- rı hüsrana götürür.
Peygamberimiz, malı-mülkü zayi etmeyi hoş olmayan davranışlar arasında saymıştır. (Buharî, İstikraz, 19, Edeb, 6; Müslim, Akdiye, 10-14)
Kur’an’da israf olayı, malı-mülkü saçıp savurmak, sefihçe harcamak, gerektiği yere sarf etmemek anlamındaki "tebzîr" kavramı ile de ifade edilmiştir: "Akrabaya, yoksula ve yolda kalmış yolcuya haklarını ver, fakat saçıp savurma. Çünkü saçıp savuranlar şeytanın kardeşleridir. Şeytan ise Rabbine karşı çok nankörlük etmiştir." (Isra, 26-27)
Ayet, saçıp savurmayı nankörlükle, bu davranışı sergileyenleri ise şeytanın kardeşi olmakla nitelemektedir ki bu, israf olayının ve müsrif olmanın ne denli kötü bir şey olduğunu ortaya koymaktadır.
2. Cimrilik etmeyin
"Cimrilik" diye çevirdiğimiz cümlede geçen "katr" kelimesi, israf kavramının zıddı olup, genel anlamı ile gerektiği ve imkân olduğu halde harcama yapmamak demektir.(Rağıb, 502) Kişinin bakmakla yükümlü olduğu insanların temel gereksinimlerini karşılamamak, fakirin hakkını vermemek birer cimrilik örneğidir. (Kasas, 77)
Kur’an’da cimrilik, "şuhh" ve "buhl" kelimeleriyle de ifade edilmektedir. Cimrilik, insanın doğasında var olan bir duygudur, kontrol altına alınmalı ve mâkul bir ölçüye çekilmelidir. "De ki: Eğer siz Rabbinin rahmet hâzinelerine sahip olsaydınız, yine tükenir korkusuyla cimrilik ederdiniz. Zaten insan çok cimridir." (isrâ, 100) Anlamındaki âyet, bu gerçeği ifade etmektedir. Kur’ân’da "cimrilik" yerilmiş ve cimrilik edenler, insanlara cimriliği emredenler ,mütekebbir ve çok övünen kimselerin niteliği olarak zikredilmiştir. (Nisa, 36-37)
Cimrilik edenler sonuçta kendi aleyhlerine cimrilik etmiş olurlar. (Muhammed, 37) İnsan cimriliğin zararını dünya veya âhirette görür. "Allah’ın kendilerine lütfundan verdiği nimetlerde cimrilik edenler, bunun kendileri için hayırlı olduğunu sanmasınlar. Hayır! O kendileri için bir şerdir. Cimrilik ettikleri şey kıyamet gününde boyunlarına dolanacaktır..." (Al-i Imrân, 180) Âyeti ve "Cimrilik etmekten sakının. Çünkü cimrilik sizden önce yaşayan insanları, birbirini boğazlamaya ve dokunulmaz haklarını çiğnemeye götürmek suretiyle perişan etmiştir."(Müslim, Birr, 56) hadisi, bu gerçeği dile getirmektedir. Ceza amelin cinsinden olur. Cimrilik mahrumiyet sebebidir. Peygamberimiz, "Paranı saklama, Allah da (nimetini) senden saklar." buyurmuştur.(Müslim, Zekat, 88; Buharî, Zekat, 21) Cömertlik ise erdemlilik ve zenginlik sebebidir. "Cömert insan Allah’a yakındır, insanlara yakındır, cennete yakındır, cehennemden uzaktır. Cimri ise Allah’a uzaktır, insanlara uzaktır, cennete uzaktır, cehenneme yakındır. Cömert cahil, cimri âbidden Allah’a daha se- vimlidir."(Tirmizî, Birr, 40. IV, 342) "iki haslet vardır ki mü’minde bir araya gelmez: Cimrilik ve kötü ahlâk." (Tirmizî, Birr, 41. IV, 343) Hadisleri, mü’minin cimri olamayacağını ifade etmektedir. Nefsinin cimriliğinden kendini kurtaran kurtuluşa erer, (Haşr, 9, Teğâbün, 16), mutlu ve huzurlu olur. İnsan, malını-mülkünü hayır ve hasenat için de kendisi, eşi ve çocukları için de israfa kaçmadan harcamalı, Allah’ın nimetlerinden yararlanmalıdır. "Allah’ın sana verdiği şeylerden âhiret yurdunu ara, dünyadan da nasîbini unutma, Allah’ın sana iyilik yaptığı gibi sen de (insanlara) iyilik yap ..." (Kasas, 77) Ayeti ve "Allah (kuluna verdiği) nimetinin izini kulunun üzerinde görmeyi sever."(Tirmizî, Edeb, 54. V, 124) hadisi, bunu ifade etmektedir.
3. Harcamalarda ölçülü ve dengeli olun
"Orta yol üzere olmak" diye çevirdiğimiz "kavâm" kelimesi; adalet, ölçülü ve dengeli olmak, ifrat ve tef- rît arasında orta yolu tutmak demektir.(Kurtubî, XIII, 74. Beydavî, IV. 454) Tahlil ettiğimiz âyetten, "kavâm" kelimesinin, israf ve cimrilik arası bir davranışı ifade ettiğini anlıyoruz. Bu anlamı isra suresinin 29. ayeti şu ifadelerle ortaya koymaktadır: "Eli sıkı olma, büsbütün eli açık da olma. Sonra kınanır ve çaresiz kalırsın."
İslâm; namaz, oruç, zekat (Buhârî, Nikâh, 1, VI, 116) ve dua, (A’raf, 56) yürüme, konuşma, (Lokman, 19) sevme, öfkelenme (Tirmizi, Birr, 59, IV, 360) ve sosyal ilişkiler dahil, hayatın her alanında ölçülü ve dengeli olunmasını istemektedir. Aşırılık hiçbir şeyde iyi değildir.
Sonuç: Furkan suresinin 67. ayeti; fert, aile ve toplum hayatında ölçülü ve dengeli olmanın önemini, israf ve cimriliğin kötü bir davranış olduğunu beyan etmektedir.
Yüce Allah, övdüğü ve cennet va’dettiği kullarını, israf ve cimrilik etmeyen, bu ikisi arasında ölçülü ve dengeli olan kimseler olarak nitelemektedir. Çünkü israf ve cimrilik fert ve toplumu olumsuz yönde etkiler.