Makale

Hak arama bilinci

Hak arama bilinci


Daniye Öztürk Zat / DİB Hukuk Müşaviri


Hak arama, bireysel yönüyle pozitif hukukun sağladığı hak ve özgürlükleri doğru yerde - doğru biçimde kullanabilme yetisi iken; toplumsal boyutuyla hukuk toplumu olabilmenin ilk ve en önemli adımıdır. Bu nedenle hak arama bilincinin temel hakların kullanımından insan hakları ihlalleri ile mücadeleye, dilekçe ve şikâyet hakkından bilgi edinme hakkına uzanan geniş bir boyutta değerlendirilmesi gerekmektedir.
Bireysel ve toplumsal hak arama bilinci, insan hak ve özgürlüklerinin gelişimi ile paralellik gösteren, uzun soluklu bir süreçtir. İnsan olarak değer görmeyi hak etmesinin yanında insanın, vücut bütünlüğünün ve manevi bütünlüğünün korunması gerekir. Bu bakımdan hak arama, insan onurunun korunması mücadelesidir ve evrensel hukuk ile teminat altına alınmıştır.
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde herkesin anayasa ya da yasayla tanınmış temel haklarını çiğneyen eylemlere karşı, yetkili ulusal mahkemeler eliyle etkin bir yargı yoluna başvurma hakkı bulunduğu kabul edilmiştir. (mad. 8) Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde ise hak ve hürriyetleri ihlal edilen herkesin, milli bir makama müracaat etme hakkına sahip olduğu belirtilmiştir. (mad. 13) Günümüz hukuk sistemlerinde hak arama özgürlüğü; a) İdari makamlara başvurma (İdari Başvuru), b) Yasama organına başvurma (Siyasi Başvuru), c) Yargı organlarına başvurma (Yargısal Koruma) yoluyla kullanılmaktadır.
Hakkının ihlal edildiğini, hukuka aykırı bir eylem ya da işlemle karşı karşıya kaldığını düşünen veya iddia eden her kişi hakkını aramakta özgürdür. Ülkemizin hukuk sisteminde bu yollar yargı ve yasama organlarına yapılacak başvurular ile yürütme organı olarak idari makamlara başvuru şeklinde düzenlenmiştir. Anayasamızda hak arama özgürlüğü: “Vatandaşlar ve karşılıklılık esası gözetilmek kaydıyla Türkiye’de ikamet eden yabancılar, kendileriyle veya kamu ile ilgili dilek ve şikâyetleri hakkında, yetkili makamlara ve Türkiye Büyük Millet Meclisine yazı ile başvurma hakkına sahiptir...” (mad. 74) denmek suretiyle Anayasal güvenceye kavuşturulmuştur. Kendileriyle ilgili başvurmaların sonucu gecikmeksizin dilekçe sahiplerine yazılı olarak bildirilir. Bu hakkın kullanılma biçimi kanunla düzenlenmiştir. Ayrıca Anayasamıza göre herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma, adil yargılanma hakkına sahiptir. Kişiler kendilerine yönelik bir eylemin suç oluşturduğunu düşünüyorsa, suçun gerçekleştiği yer savcılığına bir dilekçeyle başvurarak cezai takibat isteyebilir.
Anayasamızda 12 Eylül 2010 tarihinde halkoylaması ile yapılan değişiklik ile Anayasa Mahkemesi’nin görev ve yetkilerinin belirlenmiş olduğu 148. maddeye “bireysel başvuru hakkı” eklenmiş ve bu hakkın kapsamı belirlenmiştir. Buna göre, bireysel başvuru hakkı, Anayasa ile güvence altına alınmış olan temel hak ve özgürlükler ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki hak ve özgürlükleri içine almaktadır. Toplumsal olarak hak arama bilincinin yerleşmesi ve gelişmesi, her şeyden önce, pozitif hukukun insan haklarına uygun hâle getirilmesini, kamu görevlilerinin insan hakları (temel hak ve özgürlükler) bilinciyle donatılmasını ve yargı mercilerinin pozitif hukuku insan hakları öncelikli bir perspektiften yorumlayıp uygulamalarını gerektirir. Bunların yanında, resmî eğitim müfredatının ve eğitim kurumlarının ortamının temel insan hakları bağlamında düzenlenmesi ve eğitim personelinin insan hakları duyarlılığına sahip olması, temel haklar ve toplumda hak arama bilincinin gelişmesinde büyük önem arz etmektedir.
Hak arama bilinci gelişen birey, insan ve vatandaş olması dolayısıyla sahip olduğu hakların farkında olarak hastanede, okulda, karakolda, tapu dairesinde vs. hizmet aldığı her yerde saygı görmeyi bekleyecek ve karşılaşabileceği olumsuzluklara müdahale edebilecektir. Her vatandaş, kendisiyle ya da yaşadığı sosyal ortamla ilgili bir yanlışlığın düzeltilmesini, bir eksikliğin giderilmesini veya bir durumun iyileştirilmesini resmî mercilere dilekçe verme hakkını kullanarak isteyebilir. Oturduğu sokağın gereği gibi temizlenmediğini düşünen bir kişi, görevli Belediyeye başvurarak bu hizmetin gereği gibi yapılmasını isteyebilir, Belediye görevini yapmadığında ise Belediyeyi Valiliğe şikâyet yoluna gidebilir. Aynı şekilde gittiği hastanede kendisi ile gereği gibi ilgilenilmediğini gören bir vatandaş, konuyu hastane yönetimine yazılı veya sözlü biçimde iletebilir. Hastane yönetimine yaptığı şikâyetten bir sonuç alamaz ise il sağlık müdürlüğüne başvurarak bu hastanedeki hizmet kalitesinin denetlenmesini isteyebilir. Keza komşusu tarafından sürekli gürültü ile rahatsız edilen bir aile, uyarıda bulunduğunda hakarete maruz kalmış ise en yakın polis karakoluna ve Cumhuriyet Savcılığına şikâyet dilekçesi verebilir.
Hukuk toplumu olabilme ve daha demokratik bir ülke olma yolunda, temel hak ve özgürlüklerin genişletilmesi kadar, bireylerin haklarının farkında olarak, sosyal yaşamda hak arama bilinci ile hareket etmeleri önem taşımaktadır.