Makale

TATİL, EĞLENME ve DİNLENME

TATİL,
EĞLENME ve DİNLENME

Dr. Ahmet Onay
DİB Teftiş Kurulu Üyesi

Çalışmak kadar dinlenmek de önemli bir faaliyettir. Tatil yapmak, çalışmanın yorgunluğunu atmak için olduğu kadar, çalışmak için gerekli motivasyonu toplayarak daha çok ve daha verimli çalışmak için yapılan bir faaliyettir. Özellikle içinde bulunduğumuz modern çağın yaşam koşulları tatil yapmayı gerekli, hatta zorunlu kılmaktadır. Bu zorunluluk yasal düzenlemelerin de ötesinde, sağlık ve verimlilik açısından büyük değer ifade eden bir ihtiyaçtır. Yıl boyunca aynı şartlarda, aynı kişilerle aynı işi yapmak, hatta aynı ortamda bulunmak bile, insanda yorgunluk ve stres meydana getirebilecek bir durumdur. Dolayısıyla, çalışma şartları monoton olan insanlar değişikliğe ve yenilenmeye daha fazla ihtiyaç duyacaklardır.
Günümüzde, modern kitle iletişim araçları dünyayı evimize kadar getirmektedir. Bu araçlar sayesinde, evlerimizin içine girecek kadar küçülen dünyanın nimetleri ve güzellikleri, "keşke ben da orada olsaydım", "keşke, ben de onu görseydim" veya "keşke ben de onu yaşa- saydım" şeklinde hayret ve hayıflanmalara da sebep olmaktadır.
İslâmî perspektiften tatil, eğlenme ve dinlenme olguları
Kur’an-ı Kerim’de geçen 15’den fazla ayette, dünyada neler olup bittiğini görmek, araştırmak ve anlamak amacıyla seyahat etmemiz tavsiye edilmektedir.
"De ki: Yeryüzünde dolaşın da başlangıçta Allah’ın yaratmayı nasıl yaptığına bakın. Allah (aynı şekilde) sonraki yaratmayı da yapacaktır..." (Ankebut, 20)
Hz. Peygamber’in (s.a.s.) de tavsiye ettiği gibi, tatillerde zevkimize göre çeşitli spor, yarış ve eğlence gibi faaliyetlerle sağlıklı olarak, stres atıp pozitif enerji depolarız. Tatil esnasında ayrıca, yeni şeyler öğrenip tecrübemizi artırırken, Kur’an’da belirtildiği gibi (Hucurat, 13), yeni yerler, yeni yüzler görüp tanımak suretiyle kendimizin ve çocuklarımızın sosyalleşmesine de katkı yapmış oluruz. Yine Kur’an-ı Kerim’in pek çok ayetinde tavsiye edildiği gibi, yeryüzünde- ki eşsiz güzellikleri ve tarihi eserleri görüp ibret alma fırsatını yakalarız.
Hz. Peygamber’in (s.a.s) zaman zaman atış müsabakaları ve at yarışları düzenlediği, dereceye girenleri ödüllendirdiği; hatta bu tür müsabakalarda melekler de hazır bulunur diyerek, İslâm’ın bu tür yarış ve eğlenceleri uygun görüp teşvik ettiğini özellikle vurguladığı bilinmektedir. (Ebû Dâvud, Edeb, 8; Nesei, Hayl, 8; Müsned, 4, 146; Tirmizi, Cihad, 11)
Yine, dinlenme, eğlenme ve mutluluk günleri olan bayramlarda Hz. Peygamber’in (s.a.s) o günün şartları, imkanları, eğlence ve dinlenme anlayışına göre, def çalıp mersiyeler söyleyenlere izin verdiği, Habeşilerin mızraklarıyla yaptıkları gösteriyi eşi Hz. Ayşe ile birlikte seyrettiği, "Hz. Peygamberin huzurunda böyle uygunsuz şeyler yapılır mı" diye cariye kadınları engellemek isteyen Hz. Ebu Bekir’i, onlara müdahale etmemesi için, "Bu bizim bayramımız!" diye uyardığı belirtilmektedir. (Buhari, ’Ideyn, 2-3, Müslim, Ideyn, 16-20, Ibn Mace, ikame, 163)
Din görevlisi tatil yapar mı?
Tatilin insani boyutunun ikinci plana itildiğine hamledilebilecek bazı yaklaşımların olduğu görülmektedir. Halk arasında zaman zaman tatil ve eğlence konusunda dine ve din görevlisine karşı duyulan peşin hükümlü veya önyargılı yaklaşımlara şahit olunmaktadır. Bunlar, din görevlisine normal bir vatandaş gibi tatil yapmayı yakıştıramayan yaklaşımlardan veya onların tatile ve tatil yapmaya iyi gözle bakmayacağı şeklindeki kanaatlerden kaynaklanmaktadır. Halkın bu yönde bir psikoloji içerisinde olabileceğine Kur’an-ı Kerim de temas etmektedir. Nitekim, bazı ayetlerde, Peygamberimizin (s.a.s) yaşantısıyla ilgili halk arasında bu tür önyargıların varlığına dikkat çekilerek, onların ortadan kaldırılması gerektiği belirtilmektedir.
"Dediler ki: Bu ne biçim peygamber ki yemek yer, çarşıda pazarda dolaşır. Ona bir melek indirilseydi de bu onunla beraber bir uyarıcı olsaydı ya!". (Furkan, 7)
"Senden önce gönderdiğimiz bütün peygamberler de şüphesiz yemek yerler, çarşıda pazarda gezerlerdi. (Ey insanlar!) sizi bir- biriniz için imtihan aracı kıldık. Bakalım sabredecek misiniz? Rabbin hakkıyla görendir." (Furkan, 20)
Bu ve benzeri ayetlerde, Peygamberin (s.a.s) bile içinde bulunduğu toplumun bir ferdi gibi yaşamasının yadırganmaması gerektiği, ondan doğal insani ihtiyaçlarını ihmal eden bir davranış biçimi beklemenin doğru olmadığı özellikle vurgulanmaktadır. Aynı şekilde Peygamber (s.a.s) de, ibadetler konusunda aşırı giderek yemek, uyku ve hatta aile düzenini bozma derecesine gelen bazı arkadaşlarını -ibadetler de dahil- yaptıkları tüm işlerde dengeli davranmaları hususunda uyarmıştır. (Riyazü’s-Salihin, 142-152)
Tüm bu hususlar göz önünde bulundurulduğunda, din görevlilerinin veya dindar kişilerin hep ibadetle meşgul olması, tatil ve eğlence gibi şeylere zaman ayırmaması gerektiği şeklindeki yanlış anlayışın tashih edilmesi gerekmektedir.
Tatil bir plan işidir
Bir tatili ne kadar iyi planlar ve ne kadar güzel değerlendirirsek, o kadar çok rahatlar, dinlenir ve öğreniriz. Tatil, belli amaçlar için önceden planlanarak yapılan faaliyetler için ayrılan zaman dilimini ifade eder. Bu şekilde geçirilen zamana ve yapılan faaliyetlere de tatil yapma denir. Buna karşılık, plansız programsız, herhangi bir faaliyette bulunmadan boşu boşuna geçirilen zamana ise tatil yapma denilmez. Bu itibarla, esasen Arapça bir kelime olan tatil, dilimizde boş durmak iş görmemek gibi negatif anlamlar ifade eden bir kavram değildir.
Herkes inanç veya anlayışına, bütçesine, zevkine ve zamanına göre bir tatil yapmaktadır. Nasıl ki insanların yaşantıları farklı farklıysa, tatil anlayışları da farklıdır. Bu sebeple tatil herkes için aynı şeyi ifade eden bir kavram olarak da algılanmamalıdır.
Buradan hareketle diyebiliriz ki, tatil kavramının içeriğini doldurmada öznellik önemli olmaktadır. Bu bakımdan tatili belirli kalıplara sıkıştırıp, bu kalıpların değişmez ölçülermiş gibi algılanması doğru değildir. Herkesin tatil yapma biçimi kendi hayat tarzı ve anlayışıyla yakından ilgilidir. Bunun için de tatilin, nerede ne zaman ve nasıl yapılacağı iyi bir şekilde planlanmalı, hoş olmayan sürprizlerle karşılaşmamak için gerekli tedbirler önceden alınmalıdır.