Makale

Mütevazı Bir Aile Mektebi: Diyanet Aile Dergisi

Mütevazı Bir Aile Mektebi: Diyanet Aile Dergisi

Araştırmalar, beyin fırtınaları, başka birimlerden ve alanlardan isimlerle, yayıncılarla istişareler, toplantılar dolu ve rüyalarımıza kadar giren bir sürecin nihayetinde 2013 yılının ocak ayında ilk sayımızla okuyucularımıza merhaba dedik.

Dr. Elif Arslan
Diyanet İşleri Uzmanı

1991 yılından bu yana yayın hayatında olan Diyanet Aylık dergi, ele aldığı dinî, ahlaki ve toplumsal konuların yanı sıra toplumun önemli bir birimi olan aileyle ilgili yazılara da sayfaları arasında yer vermiştir. Ancak çoğunlukla bir ya da iki yazıdan ibaret olan bu yazılar, değişen dünyada aileyle ilgili meselelerin gittikçe çeşitlenmesi, toplumda meydana gelen değişim ve dönüşümlerle birlikte ailede de yaşanan dönüşümlerin ortaya farklı problemler çıkarması gibi sebeplerle yayın ekibimiz tarafından zamanla yetersiz görülmeye başlamıştı. Bir taraftan yayın ekibi olarak bizler aileyle ilgili konuları daha etraflıca ele alabilme isteği içindeyken diğer taraftan da okuyucularımızdan Genel Müdürlüğümüze sık sık bu yönde talepler ulaşmaktaydı. Bir süre sonra yapılan hemen her toplantıda dile getirilmeye başlanan bu husus, süreç içerisinde zihinlerimizde de iyice şekillendi. Başkanlığımızın Süreli yayınları arasından bir aile dergisi mutlaka çıkmalıydı. Bu konu artık tartışmasız bir şekilde kabul ediliyordu. Sayı olarak çok az ama iştiyak ve istek bakımından oldukça güçlü olan ekibimiz aile dergisi için hummalı bir çalışmaya başlamıştı.
Araştırmalar, beyin fırtınaları, başka birimlerden ve alanlardan isimlerle, yayıncılarla istişareler, toplantılar dolu ve rüyalarımıza kadar giren bir sürecin nihayetinde 2013 yılının ocak ayında ilk sayımızla okuyucularımıza merhaba dedik. Daha büyük hacimli bir dergiydi hayalimiz ancak mevcut imkânlarla Diyanet Aylık Dergi’nin yılda altı kere verilecek eki olarak iki forma yani otuz iki sayfayla yayın hayatına başladık.
Diyanet İşleri Başkanımız Prof. Dr. Mehmet Görmez bu ilk sayımızdaki “Niçin Aile?” başlıklı makalesinde “…Diyanet İşleri Başkanlığı olarak, değişen dünya şartlarında aile konularını ele alacak, aile değerlerine vurgu yapacak, aileyi bir bütün olarak gören ve onun bütün fertlerinin kendisini bulabileceği bir aile eki çıkarmayı görev olarak addettik.” diyerek dergimizin amacını ve hedef kitlesini özlü bir şekilde ortaya koymuştu.
Sayfa sayımızın az, yayın ekibimizin sayıca az olması bize hiçbir zaman küçük veya önemsiz bir iş yaptığımızı düşündürtmedi. Tam tersine görevimizin, sorumluluğumuzun bu sayıyla ters orantılı olarak kat kat arttığını fark ettik. O otuz iki sayfayı öyle bir doldurmalıydık ki her ay, okuyanlar bir sonraki sayıyı iple çeksin. Öyle bir çalışmalıydık ki kocaman bir yayın ekibinin yaptığı işleri yapalım, Başkanlığımızın bu iş için ayırdığı bütçe, verilen emekler ve her şeyden önce bizlerden aile için bir şeyler yapmamızı bekleyen okuyucularımızın talepleri, beklentileri karşılığını bulsun. Bu duygu ve düşüncelerle, bir derginin çalışmaları bitmeden iki üç sayı sonrası için yeniden Bismillah dedik.
İlk sayımızdan bu yana mümkün olduğunca ailenin bütün fertlerine hitap eden yazılara yer vermeye gayret gösterdik. Pencere bölümümüzde aileyle ilişkili olan veya bazı yönleriyle aileyi ilgilendiren konulara bir “pencere açma”ya, ufuk turu yapmaya gayret gösterdik. Söyleşi yaptığımız kişilerle aile üzerine keyifli ve özel mesajları olan sohbetler gerçekleştirdik. Bilgelik Hikâyeleri ile gönüllere hitap ettik, Saadet Asrının Hanımları ile Efendimizin hanım sahabelerini buyur ettik yuvalarımıza. Ailem başlığı altında aileyle ilgili psikolojik temelli konulara yer verirken Biz Bize bölümünde ailede dinî hayatla ilgili konuları paylaştık okuyucularımızla… “Evimiz”de dekorasyondan çeyiz kültürümüze kadar farklı konulara değindik. Gençlerle Başbaşa ve Sağlık bölümlerine de yer verdiğimiz dergimizde, Kısa Kısa ve Kırk Ambar gibi başlıklar altında da ilgi çekici konuları farklı bir üslupla ele aldık.
Bir yıl bu şekilde yayınladığımız dergimiz, okuyucularımızdan gelen teveccühten de aldığımız güçle 2014 yılının ocak ayından itibaren üç forma, kırk sekiz sayfa olarak ve her ay yayınlanmaya başladı. Böylece ele aldığımız konulara ayırabildiğimiz sayfa sayısının artmasının yanı sıra yeni bölümler de açmış olduk. Mesela bir konu hakkında gençlerin ve ailelerin görüşlerinin yanı sıra uzman görüşüne de yer verdiğimiz “Serbest Kürsü”, yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın aileyle ilgili konularda yaşadığı sıkıntıları ele aldığımız “Gurbetten Notlar”, sanatla ilgili meselelere yoğunlaştığımız “Hayatın İçinden”, kültürel tarihimiz hakkında güzel kapılar açan “Geçmiş Zaman Olur ki”, gündelik hayat içindeki pek çok konuya farklı bir bakış açısıyla yaklaşan “Gülümseten Yazılar” gibi farklı pek çok bölümle 2015 yılına geldik ve bu yıl da aynı heyecan, çalışma azmi ve biraz daha genişleyen, zenginleşen ekibimizle dergimizi yayınlamaya devam ediyoruz. Bu yıl “Gülümseten Yazılar”ımıza “hem yuvarlak hem köşe olabilir” diyen okuyucularımızla hoşça muhabbetin adı olsun diye “Yuvarlak Köşe” dedik. Sadece hanım sahabeleri anlattığımız bölüm yerine ise sahabe hayatlarına yer verdik.
Başlarken “Amacımız yuvalarımızın birer cennet bahçesi, çocuklarımızın da dünya ve ahiret mutluluğumuz ve göz aydınlığımız’ olmasına mütevazı bir katkı sağlamak” olduğunu söylemiştik. Gayret bizden, tevfik Allah’tan düsturuyla aynı tevazu ile çalışmaya devam ederken dergimizin, aileyle ilgili sorularımıza cevap bulabileceğimiz, bu konulardaki farkındalığımızın artmasına katkı sağlayacak bir başucu kaynağı olması için gayretli çalışmamızın iddialı bir şekilde her ay yeniden başladığını ifade edebiliriz. Aramıza yeni katılanlar, gönlünü vererek çalışıp zamanla aramızdan ayrılanlar, gönüllü destekçilerimiz ve okuyucularımızın katkılarıyla “Diyanet Aile”, bir aile olarak okuyucusuyla birlikte olmaya devam edecek inşallah.

Aliye ARSLAN Denizli İl Vaizi

26 yıl önce, göreve ilk başladığımda. Diyanet dergisini sadece kurumumuzun yayını olduğu için aldığımı itiraf ediyorum. Her yazıyı okumazdım o zamanlar. Fakat zaman geçtikçe, dergimizin gerek konuları işleyiş tarzı, gerekse görüntüsü yavaş yavaş değişmeye başladı. Âdeta kucağımızda büyüttüğümüz bir çocuk gibi, serpildi, gelişti, günden güne, yıldan yıla daha bir güzelleşti. Artık her sayfasını didik didik ettiğimiz, satırları arasında gezinirken sadece aklımızın değil, ruh ve gönül dünyamızın da doyduğu, daha ayın ilk haftasında biten bir güzellik oldu dergimiz. Nice 300’lü sayılara…

Erdal SARI Mersin/Silifke Balandız Mahallesi Camii İmam Hatibi

Günümüzde bilgi edinme yollarının hızla farklılaşmasıyla birlikte, her gün dergi vb. yayın organları güç kaybetse de dergiler asli misyonunu az da olsa devam ettirmektedir. Türkiye’nin yakın dönemine damgasını vurmuş, Necip Fazıl’ın çıkardığı büyük doğu, Sezai Karakoç’un çıkardığı Diriliş, Nuri Pakdil’in çıkardığı Edebiyat, Nurettin Topçu’nun çıkardığı Hareket gibi fikri ve edebi sahadaki dergilerde, okur formasyonunu tamamlamış kimi okurlar için okur olmak, dergiciliğin önemli ayaklarından biri olarak görülür. Hatta metnin tamamlayıcı unsurdur. Daha da ötesi harfi harfine bir üretimdir. Anadolu’nun ücra bir yerinde, bu dergilerde yazılanların sessiz ama kalıcı fikri yankısını bulmak ıskalanacak şey değildir.
Dergimizin ciddi anlamda bir muhteva zenginliğiyle kendi kurumsal yapısı içerisinde bir bilinç düzeyi oluşturduğunu düşünerek bir okur hassasiyetiyle emeği geçenlere şükranlarımı sunarım.