Makale

Konu: Kul ve kamu hakkına riayet etmek

Konu: Kul ve kamu hakkına riayet etmek

Dr. Muhlis Akar
Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi

I. Plan
a) Hak kavramı ve kapsamı
b) Kur’an’da ve hadislerde kul hakkı ve kamu hakkı

II. İşleniş
Konuya hak kavramının tanımı, kapsamı ve tasnifiyle başlanabilir. Daha sonra hukukullah üzerinde kısaca durduktan sonra kul ve kamu hakkının nelerden ibaret olduğu anlatılabilir. Bu bağlamda cana, mala, namusa/nesle ve inanca yönelik hakların korunmasından bahsedilerek, bu hakları ihlal etmenin dünyada ve ahirette sebep olacağı ağır sorumluluğa işaret edilir. Bu mevzu anlatılırken; konuyla ilgili ayet ve hadis metin ve mealleri okunarak kul ve kamu hakkına İslam dininin ne denli önem verdiği mesajı verilebilir. Özellikle gerçek müflisin kim olduğu, kişi şehit olsa bile kamu hakkı ihlalinde bulunmuşsa, bunun hesabından kurtulamayacağı Rasulüllah’ın dilinden bizzat aktarılabilir.

III. Özet Sunum
İslam dininde çok özel bir yeri olan hak kavramı geniş anlamı ile, “Bir sözü, bir işi, yerinde zamanında ve gerektiği kadar söylemek veya yapmaktır.” diye ifade edilmiştir. Özel anlamıyla ise, “Hak, hukukun koruduğu menfaattir.” şeklinde tarif edilmiştir. Demek ki, her hak, birtakım sorumlulukları da beraberinde getirmektedir. Her insanın üzerinde birçok hak ve sorumluluk bulunmaktadır. İnsan üzerindeki bu haklar, hukukullah dediğimiz Allah’ın hakları ve hakku’l-ıbad denilen yaratılmışların hakları olmak üzere iki kısımda özetlenebilir.
Allah’ın üzerimizdeki hakları, O’nun varlığına ve birliğine inanmak, hiçbir şeyi ortak koşmadan O’na ibadet edip emirlerini tutmak ve yasaklarından sakınmaktır. Hakku’l-ıbad ise, yaratılmışların hakkıdır. Yaratılmışların başında da, insanlar gelmektedir. İnsanlar arasındaki bütün ilişkiler, “fertlerin karşılıklı hakları” içerisinde yer almaktadır. Ayrıca kamu hakları denilen haklar da vardır ki, hem “hukukullah” hem de hakku’l-ıbad, yani kul hakları kapsamında değerlendirilmektedir.

IV. Konu ile ilgili bazı ayetler
Aranızda birbirinizin mallarını haksız yere yemeyin. İnsanların mallarından bir kısmını bile bile günaha girerek yemek için onları hâkimlere (rüşvet olarak) vermeyin.” (Bakara, 2/188.)
Şüphesiz biz emaneti göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar onu yüklenmek istemediler, ondan çekindiler. Onu insan yüklendi. Çünkü o çok zalimdir, çok cahildir. (Ahzab, 33/72.)
Allah size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor. Doğrusu Allah, bununla size ne güzel öğüt veriyor! Şüphesiz ki Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir. (Nisa, 4/58.)
Kim emanete hıyanet ederse (ganimet veya kamu malından aşırırsa), kıyamet günü, hıyanet ettiği şeyle birlikte gelir. Sonra da hiçbir haksızlığa uğratılmaksızın herkese kazandığının karşılığı tastamam ödenir.” buyrularak kamu malına ihanetin cezasının ağırlığına dikkat çekilmiştir. (Âl-i İmran, 3/161.)
Kim zerre miktarı hayır yapmışsa onu görür. Kim de zerre miktarı kötülük işlerse, onu görür. (Zilzal, 99/7-8.)
Konu ile ilgili ayrıca şu ayetlere de bakılabilir: Âl-i İmran, 3/104; Nisa, 4/29–30/32/135; Maide, 5/1; Ra’d, 13/17; Nahl, 16/76; Ahzab, 33/ 58; Sad, 38/26; Hucurat, 49/12; Necm, 53/ 38-39; Saff, 60/12; Mutaffifin, 83/1-3; Hümeze, 104/1.

V. Konu ile ilgili bazı hadisler
Ebu Hüreyre (r.a.)’den rivayet edildiğine göre, Nebi (s.a.s.) şöyle buyurdu:
“Kimin üzerinde din kardeşinin ırzı, namusu veya malıyla ilgili bir zulüm varsa altın ve gümüşün bulunmayacağı kıyamet günü gelmeden önce o kimseyle helalleşsin. Yoksa kendisinin salih amelleri varsa, yaptığı zulüm miktarınca sevaplarından alınır, (hak sahibine verilir.) Şayet iyilikleri yoksa kendisine zulüm yaptığı kardeşinin günahlarından alınarak onun üzerine yükletilir.” (Buhari, Mezalim,10, Rikak, 48; Tirmizi, Kıyamet, 2.)
Ebu Hüreyre (r.a.)’den rivayet edildiğine göre, Rasulüllah (s.a.s.), “Müflis kimdir, biliyor musunuz?” diye sordu. Ashap: ‘Bizim aramızda müflis, parası va malı olmayan kimsedir’ dediler. Rasulüllah sallallahü aleyhi ve sellem: “Şüphesiz ki ümmetimin müflisi, kıyamet günü namaz, oruç ve zekât sevabıyla gelip, fakat şuna sövüp, buna zina isnat ve iftirası yapıp, şunun malını yiyip, bunun kanını döküp, şunu dövüp, bu sebeple iyiliklerinin sevabı şuna buna verilen ve üzerindeki kul hakları bitmeden sevapları biterse, hak sahiplerinin günahları kendisine yükletilip sonra da cehenneme atılan kimsedir. (Müslim, Birr, 59; Tirmizi, Kıyame, 2.)
Ömer İbn-i Hattab (r.a.) şöyle dedi: ‘Hayber Gazvesi günü idi. Nebi (s.a.s.) bir grup geldi ve: Falanca şehittir, falanca da şehittir, dediler. Sonra bir adamın yanından geçtiler: Falanca kimse de şehittir, dediler. Nebi (s.a.s.): “Hayır, ben onu, ganimetten çaldığı bir hırka –veya bir aba– içinde cehennemde gördüm.” (Müslim, İman 182. Darimi, Siyer, 48.)
Ebu Hüreyre (r.a.) şöyle dedi:
- Rasulüllah (s.a.s.) bir yiyecek yığınına uğradı ve elini o yığına soktu. Parmaklarına ıslaklık isabet etti. Bunun üzerine Rasulüllah (s.a.s.):
“Ey yiyecek sahibi, bu nedir?” buyurdu. Mal sahibi:
“Ya Rasulallah, ona yağmur isabet etti” dedi. Rasulüllah (s.a.s.): “İnsanların görebilmesi için onu yiyeceğin üzerine koymalı değil miydin? Bizi kandıran bizden değildir.” (Müslim, İman, 164; Ebu Davud, Büyû, 50.)
Müslüman, insanların elinden ve dilinden emin olduğu kimsedir. (Nesai, İman, 11.)

VI. Konuyla ilgili bazı hikmetli sözler
Hak deyince akan sular durur.
İnsanlar dünyada bir “Hak”tan bir de haksız olmaktan korkmalıdır.
Haksızlara baş kaldırmayanlar, onlardan gelecek her kötülüğe katlanmalıdır.
Zayıfın hakkını kolaylıkla alamadığı bir millet şerefli olamaz.
Haksızlık yapıp tüm insanlarla birlikte olmaktansa, adaletli davranıp tek başına kalmak daha iyidir.

VII. Verilebilecek mesajlar
Müslüman, herkesin hak ve hukukuna saygılı olur. Kul hakkıyla Allah’ın huzuruna çıkmaktan sakınır. Kul ve kamu hakkını, hak sahibi bağışlamadıkça Allah’ın bağışlamayacağını bilir.
Dünyadaki birçok kötülük, kavga ve cinayetlerin, insanlar arasındaki huzursuzlukların, kul haklarına saygı göstermemekten meydana geldiğini asla unutmaz.
Kul hakkına sadece Müslümanların haklarının girmediğinin, aynı zamanda gayrimüslim ve ateistlerin haklarının da kul hakkına girdiğinin bilincindedir.

VIII. Yararlanılabilecek bazı kaynaklar
• Kul Hakkı, Prof. Dr. Alaaddin Başar, Zafer Yayınları.
• Süleyman Mollaibrahimoğlu, Kul Hakkı.
• Mustafa Çağrıcı, Kul Hakkı, Diyanet İslam Ansiklopedisi, XVI/ 350-351
• Ferhat Koca, Gulûl Mad, DiA, XIV / 191-192.
• M. Yaşar Kandemir ve Diğerleri, Riyâzü’s Sâlihîn Tercüme ve Şerhi, Erkam Yay., c. 2, s.149,162.