Makale

SALALARIN ŞAHİTLİK ETTİĞİ ŞANLI DİRENİŞ

GÜNDEM

SALALARIN ŞAHİTLİK ETTİĞİ ŞANLI DİRENİŞ

Doç. Dr. Ülfet GÖRGÜLÜ
Din İşleri Yüksek Kurulu Uzmanı

15 Temmuz gecesi... Millî iradeye, vatanın bütünlüğüne, ülkenin dirliğine, memleketin harim-i ismetine yönelik suikast girişimine karşı Sayın Cumhurbaşkanımızın çağrısı ve önderliğiyle milletin el birlik, gönül birlik seferberliğe giriştiği o uzun gece... Yollar, caddeler, meydanlar kadın, erkek, genç, yaşlı her yaştan insan kaynıyor. Ellerde bayraklar dalgalanıyor. Dillerde tekbirler semayı inletiyor. Evlerde namaza durmuş, secdelere kapanmış müminler, yürekler ağızda, en halisane yakarışlarla, gözyaşlarıyla huzur-ı ilahîye iltica etmiş, Azîz, Hakîm, Kâdir-i mutlak olandan istimdat diliyor: “Ya Rabbi! Bize merhamet eyle. Devletimizi, milletimizi, dinimizi, diyanetimizi muhafaza buyur. Hainlere, zalimlere fırsat verme. Kurdukları tuzakları kendi başlarına çevir. Âlem-i İslam’ın gözbebeği olan bu ülkeye, ümmet-i Muhammed’in, mazlumların, mahzunların ümidi olan bu millete zeval verme. Defalarca darbelere maruz kalmış, nice zulümler görmüş, ıstıraplar çekmiş milletimize bir darbe acısı daha yaşatma. Allah’ım, n’olursun bizi rahmetinden mahrum etme. Görünmez ordularınla, rahmet meleklerinle yetiş imdadımıza…”
Gecenin ilerleyen saatlerinde önce telefonlarımıza bir mesaj düşüyor: “Din gönüllüsü kardeşim! Bugün milletimizin hukukunu korumak için üzerimize düşeni yapmak en büyük vecibedir. Ülkenin ve milletin birliğinin, huzur ve refahının ayaklar altına alınması, millî iradenin cebir ve şiddetle çiğnenmesi asla kabul edilemez. Milletimizin manevi rehberleri olarak her türlü kanun ve hukuk dışı girişimlere karşı milletimizle beraberiz. Hepinizi, özgürlüğün simgeleri olan minarelerimizden, halkımıza bu büyük ihanete, şiddete başvurmadan karşı koymaya davet ediyorum. Bu gece minarelerin ışığı yanacak, salalar verilerek milletimiz hukukuna sahip çıkmaya davet edilecektir. Mehmet Görmez”
Ardından ülkemizin 90 bin camiinin her birinin minaresinden ulvi bir seda yükseliyor:
Essalâtü ve’s-selâmü aleyk
Aleyke ya seyyidenâ, ya Rasullallah
Essalâtü ve’s-selâmü aleyk
Aleyke ya seyyidenâ, ya Habiballah
Essalâtü ve’s-selâmü aleyk
Aleyke ya seyyide’l-evvelîne ve’l-âhirîn
Ve’l-hamdü lillahi Rabbi’l-âlemîn
Aman Allah’ım! Salanın sedası bu kadar yakıcı mı idi? Bir sala ruha bu kadar dokunabilir miydi? Daha önce hangi sala böylesine, dirilişin, kurtuluşun habercisi olmuştu ki?
O gece salalar bir biri ardınca devam ediyor, her okunuşta inanmış yüreklere heyecan veriyor, kalplere inşirah salıyordu. Daha sonra öğreniyoruz ki o gece gönül coğrafyamızdan, Kerkük’ten, Bosna Hersek’ten gelen sala sesleri semada bizim salalarımızla birleşiyor, arş-ı âlâya tazarru ve niyaz olup yükseliyordu.
Camilerden sala okunması ne güzel bir dinî gelenekti. Fahr-i kâinat Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s.) Efendimize Allah’tan rahmet ve selam temenni etmek, onu metheylemek, şefaatini dilemek, aile ve yakınlarına da dua etmek gaye ve anlamını içeren sala, İslam coğrafyasında 1300’lü yıllardan bu yana çeşitli vesilelerle okuna gelmekteydi. Sabah salası, cuma salası, bayram salaları ve cenaze salası en yaygın olarak bilinenleriydi. O gece bunlara bir yenisi daha eklendi. Millî iradeye, vatana ve hukuka sahip çıkmaya davet salası.
Ülkemizde Kurtuluş Savaşı günlerinde ve Kıbrıs Barış Harekâtı vesilesiyle de sala okutulduğu bilinmekte, salanın zor zamanlarda millete manevi bir güç aşılamak için vasıta kılındığı anlaşılmaktadır.
Ne hazindir ki vakt-i zamanında bu topraklarda darbede yapılan ilk iş ezanları susturmak idi. Başkanlığımız kayıtlarına göre, 1960 ihtilalinde bu ülkede 10 gün boyunca ezan okunamamış, 12 Eylül sabahında da hiçbir imam gidip ezan okuyamamıştır. Şükürler olsun Rabbimize ki, darbelerin ezanları susturduğu o karanlık günlerin yaşandığı bu topraklarda, salaların darbelere meydan okuduğu bir geceye tanıklık edilmiştir.
O gece camilerimizin açılan kapılarıyla darbecilere karşı zaferin kapıları açılmıştır. Minarelerin yanan ışıkları bu karanlık ve uzun gecenin ardından zafer fecrinin doğacağının habercisi olmuştur. Özgürlüğümüzün ve tevhidin sembolü olan minarelerimizden yükselen salalar aziz milletimizin moralini yükseltmiş, maneviyatını güçlü tutmuştur. Milletimiz o gece okunan salaları nebevi bir vasiyet bilmiştir. Tarih bunu yazacaktır ki, 15 Temmuz gecesi minarelerden yükselen sala sesleri tank, silah ve uçak seslerine galip gelmiştir.
“Bu ezanlar ki şehadetleri dinin temeli / Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli.”
İstiklal Marşı şairimiz, büyük dava insanı merhum Mehmet Akif’e bunu söyleten ruh ve hissiyatla bugün tıpkı ezanlar gibi salaların şehadetinin de dinimizin ve istiklalimizin temeli olduğunu ikrar ediyoruz. Millî Mücadele günlerinde milletin ruhundaki iman ve cihat gücünü ateşleyen, Kurtuluş Savaşı’nın manevi mimarları olan hocalarımızın, müftülerimizin ruhları şâd olsun ki, Diyanet İşleri teşkilatımız onlardan aldığı ilhamla o gece milletimizi manevi olarak destekleme vazifesini üstlenmiştir. Başkanlığımız, görevinin namaz kıldırmaktan, cenaze kaldırmaktan ibaret olmadığını bir kez daha göstermiştir.
O gece ülkemizin dört bir tarafında minarelerden yükselen salalar yeni bir dirilişe hem vesile hem şahit olmuşlardır. Kalbi Rasulullah Efendimizin muhabbetiyle dolu müminleri heyecana getiren salalar, hainlerin yüreklerine korku salmıştır. Darbeci hainlerin gece boyu “camileri susturun” talimatları ve kimi camilerde din görevlilerimizi tartaklayarak sala okunmasını engellemeye yeltenmeleri bu korkunun tezahürü olmuştur.
O gece milletimiz ihanet şebekesine karşı, ecdadından aldığı ruhu bugüne taşıyarak, büyük bir basiret, feraset ve dayanışma sergilemiş, varlık ve bekasına yönelik bu hain girişime cansiperane direnç göstermiştir.
O gece büyük bir kahramanlık destanına ve şanlı bir direnişe imza atan milletimiz tarihte olduğu gibi bugün de büyük bir millet olduğunu bir kez daha ispat etmiş, cihana cesaret dersi vermiş, böyle bir milletin ferdi olmak hepimiz için iftihar vesilesi olmuştur.
O gece milletimizle birlikte Asya’dan Balkanlar’a, Afrika’dan Amerika’ya bütün dünya Müslümanları, mümin kardeşlerimiz tek yürek, tek niyet ülkemizin selameti için camileri doldurmuş, duaya durmuşlardır.
O gece yerden semaya dualar yağmış, semadan üzerimize rahmet inmiştir.
O gece vatan toprağına nice şehitler verilmiş, bayrağımız bir kez daha şüheda kanıyla kızıla boyanmıştır.
Canıgönülden şükrediyoruz ki, 15 Temmuz gecesi FETÖ/PDY denilen eli kanlı terör örgütünün ve ehlisalibin tuzakları bozulmuş, planları alt üst olmuş, bu aziz millet ihanet şebekesini Allah’ın nusreti ile lütf u keremiyle hezimete uğratmıştır. Yüce Rabbimiz bu aziz millete, bu milletin vatan sevgisinin imandan olduğuna canıgönülden inanmış evlatlarıyla, feraset ve cesaret sahibi yöneticileriyle, kahraman güvenlik güçleriyle imdat eylemiş, arş-ı âlâya halisan, muhlisan yükselen duaları, yakarış ve niyazları karşılıksız bırakmamıştır. Gece boyunca getirilen tekbirler, salat ü selamlar, tespihat ve zikirlerle rahmet meleklerini üzerimize indirmiştir.
Devletimizi ortadan kaldırmak ve milletimizi yok etmeye yönelik bu suikast ve ihanet hareketini püskürtmek için Çanakkale ruhuyla öne atılan, canlarını hepimize siper, vatana feda eden aziz şehitlerimize Mevlamızdan sonsuz rahmet diliyorum. Onların her birimize ayrı ayrı hakları geçmiştir. Yüce Rabbim şehitlerimizin, üzerimizdeki haklarını helal ettirecek bir şuurla yaşayabilmemizi lütfeylesin. Vücudundaki yarayı bir şeref nişanı gibi taşıyan her bir gazimize acilen şifalar bahşeylesin.
Rabbim milletimize bir daha böyle bir musibet yaşatmasın.