Makale

EDİTÖRDEN

EDİTÖRDEN

Aile; sevinç, mutluluk ve kederi paylaşmanın, birlikte yaşamanın ve zorluklara beraberce göğüs germenin adı. Mutlu aile modeli de geleceğe güvenle bakabilen, huzurlu ve güvenli toplum demek. Hiç kuşkusuz eş ve aile olmanın ilk örneği kutlu nebiler zincirinin ilk halkası olan Hz. Âdem’le başlar. Bu örnek, aynı zamanda aile olmanın fıtratla olan güçlü bağını da gösterir bizlere. İnsanlığa söz ve yaşantılarıyla örnek teşkil eden seçilmişler topluluğu nebilerin, aile hayatına ilişkin getirdikleri ilkeler ve sundukları hayat tarzı bütün insanlık ailesi için örnek olacak niteliktedir.

Nebiler serverinin hayatında aile denilince; onun Hz. Hatice ile olan dostluk ve sadakati, Hz. Aişe ile sevgi, bilgi ve ilgi üzerine inşa ettiği mutluluk ve huzur dolu örnek ailesi aklımıza gelir. Peygamberimizin cennet kadınlarının efendisi olarak nitelenen kızı Hz. Fatıma ile olan samimi ve candan diyaloğuyla; ebedi mutluluk yurdunun gençleri sevgili torunları Hasan ve Hüseyin’le olan şefkat abidesi duruşu, cahiliye insanının anlamakta güçlük çektiği hususlardır. Efendimiz, getirdiği yeni ilkelerle aileyi sevgi ve mutluluğun doyasıya yaşandığı kutlu bir yapıya dönüştürmüştür. Öyle ki, ailede şiddetin her türlüsünü yasaklamış, kız çocuklarının eğitimsiz bırakılamayacağını, rızaları olmadığı sürece zorla başkalarıyla nikâhlanamayacaklarını ilan etmiştir.

Günümüzde huzur ve sükûnun adresi olması gereken aile; ne yazık ki sorunların, çatışmaların, çekişmelerin sıkça yaşandığı bir yer hâline gelmiş, dünyaya örnek gösterilen o güçlü aile yara almış, zayıflamıştır. Özellikle magazin kültürünün aile üzerindeki tasallutu, küreselleşmenin dayattığı hayat tarzı ve ahlaki değerlerin yozlaşması, ailenin yüz yüze geldiği tehlikelerden sadece bir kaçıdır. Tabii manevi değerlerin aşındırılması, gençliğe ve çocuklarımıza yeterli sevgi, ilgi ve eğitimin verilememesi de problemi iyice derinleştirmektedir. Kuşkusuz ailenin bozulması, toplumun temelinin sarsılması ve değerlerimizin kaybı demektir.

Çağımızda popüler kültürün, lüks ve israfın sürekli yıprattığı aile, olanca ezilmişliğine rağmen toplum olarak bizi ayakta tutan ve birbirimize kenetleyen önemli bir yapı taşı, sığınabileceğimiz bir liman, güvenle yaslanabileceğimiz bir kale olma özelliğini -her şeye rağmen- korumaktadır. Bu limana yanaşan huzurda, bu kaleye sığınan güvendedir.

İnsanlara hakikat yollarını göstermek için gönderilen rahmet elçilerinin hepsi, yaşadıkları aile hayatlarıyla bizlere örnek olmuşlardır. Son kutlu elçi Hz. Muhammed (s.a.s.)’in ailesi de insanlık için mükemmel bir örnektir. Çünkü o, kendi şahsında tüm güzellikleri, ahlaki erdemleri toplayan bir eş, şefkat ve merhamet timsali bir babadır. Onun aile içi problemlerin çözümünde gösterdiği incelik ve anlayış, ideal ailenin tesisi yanında, ailenin korunmasına ve yaşatılmasına dair ilkeler bazında da alınacak ibretler ve derslerle doludur.

Nisan ayı içerisinde yurt içi ve yurt dışında düzenlenecek Kutlu Doğum Haftası etkinliklerinin bu yılki temel konusu aile. Bu vesile ile Peygamberimizin aileye ilişkin getirdiği ilkelerin, günümüz aile hayatının korunması ve yaşatılmasında yeni açılımlar getirmesini ümit ediyor, bir sonraki sayımızda yeniden birlikte olmayı diliyorum.