Makale

Tarihsel Açıdan Kerbela

Tarihsel Açıdan Kerbela

Ar. Gör. Yaşar KOCADAĞ
Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
“Yâ rab nedir bu gam ki neva saldı âleme Halk-ı Cihân girdi bütün yâs ü mateme”
Muhteşem-i Kâşânî

İsmini selam/barıştan alan ve bağlılarına dünya ve ahiret mutluluğu vadetmiş olan kutlu bir dinin müntesipleri olarak Müslümanlar “Müminler ancak kardeştirler.” ayetinin mesajına kulak vererek tarihte olup bitmiş olan bu elim olayı ayrılık ve çatışma sebebi yapmak yerine, bunu iyi anlayıp analiz edip bundan dersler çıkarma yoluna giderek günümüzde yeni Kerbelaların oluşmasına engel olmalıdır.

Tüm Müslümanların yüreğini dağlayan ve etkileri asırları aşarak günümüze kadar devam etmiş bir olaydır Kerbela. Bu olayın gerçekleştiği ve Şiilerce önem atfedilen kutsal şehirlerden biri olan (“atebât-ı âliye” veya “atebât-ı mukaddese” olarak isimlendirilen Necef, Kâzımiyye, Samerra gibi şehirler) Kerbela, günümüzde Irak devletinin sınırları içerisinde bulunmakta ve başkent Bağdat’ın yaklaşık olarak 100 km. güney batısında yer almaktadır.
Muaviye tarafından oğlu Yezit’in veliaht yapılarak tahta getirilmesi neticesinde hilafetin saltanata dönüşümü Raşit halifeler (Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali Dönemi) döneminden itibaren şûra, seçim ve ehliyet ilkeleri ile halifenin seçimini benimsemiş Müslüman gönüllerde yer bulmamıştı. Hz. Peygamber’in kızı Fatıma ile damadı Hz. Ali’den dünyaya gelmiş olan ve Efendimizin dünyadaki reyhanlarımdan çiçeklerimden dediği cennet gençlerinin seyyidi olarak nitelediği torunu Hz. Hüseyin ve Abdullah b. Zübeyr başta olmak üzere pek çok kişi bu seçimi onaylamamış, Muaviye tecrübesi ve dehasıyla toplumun büyük çoğunluğunun biatını almayı başarmıştır. O sırada Medine’de bulunan ve biatlerinin alınmasının Yezit’in meşruiyetinin sağlanması açısından son derece önemli gördüğü Hz. Hüseyin ve Abdullah b. Zübeyr için çok uğraşmışsa da ömrü buna yetmemiştir. Muaviye’nin vefatından sonra Yezit baskılarını arttırmış bunun neticesinde Hz. Hüseyin bu baskılardan kurtulmak için Mekke’ye göç etmiştir.
Hz. Hüseyin’in Mekke’de umre yapmak üzere oraya gelenlerden görmüş olduğu ilgi ve alaka onu isyana hazırlayan en önemli motivasyon kaynaklarından biri olmuştur. Kıyama hazırlık sadedinde Hz. Hüseyin’in Kûfe halkıyla temas kurduğunu ve amcasının oğlu Müslim b. Akili Kûfe’ye gönderdiğini görüyoruz. Hz. Hüseyin’in isyan etmesinin en önemli gerekçesi Yezit b. Muaviye’yi meşru halife olarak kabul etmemesidir. Yezit şûra, seçim ve ehliyet ilkeleri göz önüne alınmaksızın veliaht tayin edilmiş ve iktidarı eline almış bir kimseydi. Yezit’in kişiliğinden kaynaklanan zafiyetler de Hz. Hüseyin’in onu tanımamasında etkili bir nedendi. Kûfelilerin bitmez tükenmez ısrarcı davet mektupları da (kimi rivayetlere göre sayıları 12000’e ulaşan) bu isyanın önemli nedenlerinden biriydi.
Hz. Ali döneminden beri ehlibeyt taraftarlarının merkezi konumunda olan Kûfe’de Müslim’e çok büyük bir teveccüh gösterilmiştir. Sürekli bir şekilde Müslim’le irtibat içerisinde olan ehlibeyt sempatizanları Hz. Hüseyin’le birlikte hareket ederek onu iktidara taşıyacaklarını vaat ediyorlardı. Kûfe’deki gelişmelerden taraftarları vasıtasıyla haberdar olan Yezit, Müslim ve Hz. Hüseyin’in faaliyetlerini kontrol altına alması için Ubeydullah b. Ziyat’ı Basra valiliğine ek olarak Kûfe valiliği ile görevlendirmiştir.
Hz. Hüseyin 8 Zilhicce 61 yılında Müslim’in gönderdiği olumlu mesajlar neticesinde ailesini de yanına alarak aleyhlerine değişen ortamdan habersiz bir vaziyette Kûfe’ye doğru harekete geçmiştir. Yezit adamları vasıtasıyla Hz. Hüseyin’in yolculuğuna engel olmaya çalışmışsa da buna muvaffak olamamıştır. Müslim b. Akil’in öldürüldüğünden yolda haberdar olan Hz. Hüseyin geri dönmeye niyetlenmişse de Müslim’in akrabalarının intikam almak konusundaki ısrarları neticesinde yola devam etmiştir. Hz. Hüseyin’in Kûfe’ye doğru gelmekte olduğunu öğrenen Kûfe valisi Ubeydullah b. Ziyat Hz. Hüseyin taraftarlarının ona katılmalarını engellemek için Husayn b. Nümeyr komutasında 4000 kişilik bir orduyu Kadisiyye’ye sevk etmiştir. Bu önlemle yetinmeyen Vali Ubeydullah Hürr b. Yezit komutasında 1000 kişilik bir birliği de görevlendirmiştir. Kûfe’ye girmesi ve geri dönmesi Hürr tarafından engellenen Hz. Hüseyin 2 Muharrem 61 Perşembe/2 Ekim 680 Salı tarihinde Kerbela mevkiinde konaklamak zorunda bırakılmıştır.
Ubeydullah Hz. Hüseyin’in gelişiyle Kufelilerin ona meyledebileceğini düşünerek ona olabilecek katılımları engelleyebilmek için şehrin ileri gelenlerini mal mülk ile satın alarak, diğerlerine de gözdağı vererek Hz. Hüseyin’i yalnızlaştırma politikası izlemiştir.
Ubeydullah daha önce görevlendirilen 1000 kişilik birliğe ek olarak Ömer b. Sa’d komutasında 4000 kişilik bir orduyu Kerbela mevkiinde kuşatılmış olan Hz. Hüseyin’in üzerine göndermiştir. Hz. Hüseyin kendisini buraya Kufelilerin davet ettiğini, ahitlerine bağlı kalmadıklarını, geri dönmesine izin verilmesini talep etmişse de bu talebi karşılık bulmamış; Yezid’e biat etmesi istenmiş bunun neticesinde kafilenin tek yaşam kaynağı olan su ile olan bağlantısı kesilmiştir. Durumun ciddiyetini kavrayan Hz. Hüseyin isteyenlerin kafileden ayrılabileceğini söylemiş bunun sonucunda sonradan kafileye katılan pek çok kişi yollarını ayırmıştır.
Hz. Hüseyin ve yanındakilerin neredeyse tamamının şehadetiyle sonuçlanan Kerbela olayı 10 Muharrem 61/10 Ekim 680 tarihinde aşura gününde başlamış ve aynı gün sona ermiştir. Adil olmayan dengesiz iki güç arasında devam eden çatışmalar Hz. Hüseyin’in öldürülüp başı kesilene kadar devam etmiş, aralarında Peygamberimizin öpmeye doyamadığı torunu Hz. Hüseyin, Hz. Hasanın oğulları, Hz. Hüseyin’in amcaları Cafer ile Ukayl’ın oğullarıyla torunları, Hz. Hüseyin’in altı aylık oğlu Ali Asgar ve Hz. Ali’nin diğer evlatlarının da bulunduğu Hz. Peygamber’in soyuna mensup pek çok kişi burada şehit edilmiştir. Hz. Hüseyin’in taraftarlarından 72 kişinin şehit olduğu bu savaşta cesetler insanlık dışı muamelelere maruz kalmıştır. Yezit’in Hz. Hüseyin’in akıbetinden memnun olmadığı ifade edilmişse de olayların akışı incelendiğinde bunun siyaseten takınılan bir tavır olma ihtimali daha yüksek görünmektedir.
İsmini selam/barıştan alan ve bağlılarına dünya ve ahiret mutluluğu vadetmiş olan kutlu bir dinin müntesipleri olarak Müslümanlar “Müminler ancak kardeştirler.” (Hucurat, 49/10.) ayetinin mesajına kulak vererek tarihte olup bitmiş olan bu elim olayı ayrılık ve çatışma sebebi yapmak yerine, bunu iyi anlayıp analiz edip bundan dersler çıkarma yoluna giderek günümüzde yeni Kerbelaların oluşmasına engel olmalıdır. Cenab-ı Hakk’ın kendilerini günahlardan arındırıp tertemiz kılmak istediği (Ahzab, 33/33.) Ehlibeytin kutlu bir mensubu olan Hz. Hüseyin adaletin, cesaretin, yiğitliğin ve yüksek ahlakın timsali olarak günümüze ışık saçmaktadır.