Makale

Gençliğin Rehberlik İhtiyacı

Gençliğin Rehberlik İhtiyacı

İnsan, genç olmakla aynı zamanda kendisine bir kimlik belirler ve hayatını bu kimlik üzerinden şekillendirmeyi ister. Ancak bu kimlik edinme, sancılı ve sıkıntılı bir süreç sonunda gerçekleşir.

Yrd. Doç. Dr. İbrahim Yenen
Karabük Üniv. Edebiyat Fak.

Genç ve gençlik kavramları, hem bireysel hem de toplumsal açıdan çok fazla önem taşımaktadır. Genç ve gençliğin tanımı zamana ve toplumlara göre değişmektedir. Örneğin 16. yüzyıl dünyasında 19 yaşında bir insan, genç olarak kabul edilmezken, bugün 19 yaş gençliğin sembol yaşıdır. Aynı şekilde günümüzde 18 yaş, batı toplumlarında gençlikten yetişkinliğe geçiş olarak kabul edilirken, doğu toplumlarında 18 yaş gençlikten çok uzaklaşmayı ifade edebilmektedir. Bundan dolayı genç ve gençliğin tanımı toplumsal şartlarla belirlenmektedir. Ancak yine de evrensel bir standart tanımı geliştirilmiştir. UNESCO’ya göre genç “öğrenim yapan ve hayatını kazanmak için çalışmayan, kendisine ait bir konutu bulunmayan bir kişi”dir. Yine UNESCO’ya göre gençlik ise “yetişkinlik statüsünün getireceği maddi kazanç ve sorumluluklara hazırlanabilmek için, gerekli becerilerin ve sosyal yeteneklerin geliştirildiği bir dönem”dir. Bu tanımlardan da anlaşılacağı üzere “genç” geçiş insanını, “gençlik” ise geçiş sürecini ifade eder. Yani genç ve gençlik, değişim ve arayış döneminin en belirgin gözlenebildiği zamana işaret eder. Toplumsal değişmelerin sancılı ve sıkıntılı olması gibi bireysel değişimler de aynı zorlukları içerir. Çünkü insan bu dönemde çocukluktan gençliğe geçiş yapar. Bu geçiş, sadece bir zaman ilerlemesi değildir. Bu dönemi sancılı kılan, bir niteliğin değişimidir. Bu nitelik de dünyayı yeniden algılama ve yorumlamaya tabi tutmakla oluşmaktadır. Çünkü insan, genç olmakla aynı zamanda kendisine bir kimlik belirler ve hayatını bu kimlik üzerinden şekillendirmeyi ister. Ancak bu kimlik edinme, sancılı ve sıkıntılı bir süreç sonunda gerçekleşir. Fiziksel özelliklerde meydana gelen değişimlerle başlayan bu zor dönem, duygusal gidiş gelişlerin, bencilliğin, coşkunluğun, aşırılığın ve tutarsızlığın zirvede olduğu bir zamanı ifade eder. Bu geçiş döneminin olumsuz değerlendirilebilecek özelliklerini “en az zararla” veya “telafisi mümkün” hatalarla geçirebilen genç nesil, geleceğin sağlam inşasında önemli bir rol oynayacaktır. Bu sebeple toplumsal bir yaş kategorisi olmasının ötesinde gençlik, bir toplumun sahip olduğu en önemli hazinedir. Öncelikle gençliği bir hazine olarak gören ve daha sonra bu hazineyi etkin bir biçimde değerlendirebilen toplumlar, geleceği tesadüflere bırakmazlar. Ülkemiz bu hazinenin bol miktarda bulunduğu ender ülkelerden birisidir. Çünkü ülkemiz nüfusunun en geniş yaş grubu 15-24 arası insanlardan yani gençlerden oluşmaktadır. Bu genç nüfus potansiyelimiz en değerli varlık kaynağımızdır. Ancak bu kaynağın verimli bir şekilde değerlendirilemediği takdirde en büyük tehlikeye dönüşme ihtimali de bulunmaktadır. Bu anlamda öncelikle mevcut gençlik potansiyelimizin genel bir görünümüne bakmak gerekmektedir. Yakın bir zamanda gerçekleştirilen araştırmaya göre ülkemiz gençliğinin profili şu şekildedir:
• “Gençlerin onda biri yurt dışı görmüş.”
• “Gençlerin boş zamanlarında en sık yaptığı etkinlik televizyon (özellikle yerli dizi) izleme.”
• “Gençler en çok pop müzik dinliyor.”
• “Gençlerin üçte biri gazete okumuyor, onda biri dergi okuyor.”
• “Gençlerin beşte biri internet kullanmıyor.”
• “Gençlerin üçte biri sigara içiyor.”
• “Gençlerin beşte biri alkol kullanıyor ve şans oyunları oynuyor.”
• “Gençlerin yarısı spor yapmıyor.”
("Türkiye’nin Gençlik Profili" SETA Raporu, 2012.)
Türkiye gençlik profilini yansıtması açısından oldukça önemli bilgiler içeren bu rapor, bizi karamsarlığa sevk etmemekle birlikte, geleceğe umutla bakmayı da sağlamamaktadır. Bu genel tablonun iyi bir şekilde değerlendirilip gerekli adımların atılması yönünde çalışmalar yapılmalıdır. Ancak ortaya çıkan bu sonuçtan sadece ülkemiz gençliğinin sorumlu olduğunu düşünmek, eksik bir değerlendirme olacaktır. Çünkü aynı zamanda genç, düşünce ve davranışlarını şekillendirirken yardıma ihtiyaç duyan kişi demektir. Bundan dolayı hata yapma ve bu hatalara göre hayatın ilerleyen yıllarının şekillenme ihtimalinin yüksek olduğu bir dönemde gençlere yönelik rehberlik ve danışmanlık görevlerinin ihmal edilmemesi gerekmektedir. Gençlerin düşünce ve davranış dünyalarının şekillenmesi iyi bir yönlendirme ile mümkün olacaktır. Hayatlarının baharında kendilerine kimlik edinme ve hedef belirleme gibi temel konuların herhangi bir yardım olmadan gerçekleştirilmesi eksik olacaktır. Ancak gerçekleştirilecek bu rehberlik anlayışı, didaktik bir bilgilendirmeden daha fazlasını içermelidir. Çünkü “yap” ve “yapma” arasında gidip gelen komutlar eğitmekten ziyade kontrol etmeyi amaçlayan bir düşüncenin ürünüdür. Dolayısıyla iyi bir rehberliğin başlangıcı iyi bir rehber olduğunu göstermekle mümkündür. Bunun göstergesi ise sözlerden çok eylemlerdir. Bu sebeple genç insanlarla sağlıklı bir diyalog oluşturmanın yolu onları tanımakla başlamaktadır. Gençlerle sağlıklı bir iletişim ve rehberlik ilişkisi kurmak için;
• “Gençlere sevgi ve saygı göstermekten kaçınmayın.”
• “Onlarla konuşma ve dinleme başta olmak üzere iletişim kanallarını sürekli açık tutun.”
• “Gençlerin görüş ve düşüncelerine değer verin.”
• “Gençleri kendi gençlik yıllarınızla kıyaslamayın.”
• “Hata yapabilme ihtimallerini sürekli göz önünde bulundurun.”
• “Gençlik çağına özgü biyolojik, psikolojik ve toplumsal hassasiyetleri öğrenin.”
• “Gençlik çağı günlerinin hareketli ve zor bir süreç olduğunu unutmayın.”
• “Gençlerin davranışlarına karşı sert ve katılıktan uzak anlayışla yaklaşın.”
• “Gençlere bol bol sözlü nasihat vermek yerine davranışlarınızla örnek olun.”
• “Gençlerden çok çalışmasını ve başarılı olmasını beklemeden önce, onlara öncelikle “çalışmanın” zevkini öğretmeye çalışın.”
• “Gençleri asla başkalarıyla kıyaslamayın.”