Makale

EDİTÖRDEN

EDİTÖRDEN

Dr. Yüksel Salman

Değerler, davranışlarımıza yön veren, kişilik ve karakter bütünlüğümüzün kazanılmasına yardımcı olan ölçütlerdir. Hayatın her alanında değerlerin insan üzerinde hâkimiyetini ve katkısını görürüz. Hayat değerlerle anlam kazanır. Değerler bireysel tutum ve davranışlarımızı etkilediği gibi toplumsal hayatımızı da etkiler ve yönlendirir. Değerler sayesinde, düşünce ve davranışlarımızda tutarlılık kazanır, istikrarlı ve düzenli bir hayata kavuşuruz.

Bugün özümüzde sahip olduğumuz ve sürekli canlı tutma ihtiyacını hissettiğimiz değerler, iç dünyamızdan ve dışarıdan gelen çeşitli olumsuz etkiler karşısında gerekli direnci gösterememekte ve erozyona uğramaktadır. Bunun sonucu olarak da suç oranları artmakta, kimlik bunalımları ve yozlaşmalar yaşanmakta, uluslar arası ölçekte hissettiğimiz, yakın çevremizde yoğunlaştığı için de ayrı bir kaygı duyduğumuz adaletsizlikler, şiddet ve terör geleceğe olan umutlarımızı tüketmektedir. Değer yüklü olmayan hayat, insicamını ve anlamını kaybeder. Bu yüzden insanın, hayatına yön veren ve anlam katan değerler sistemine sahip çıkması oldukça önemlidir.

Taklit, ilgisizlik, önemsememe, bilinçsizce yönelişler değerlerin yozlaşma ve aşınma sebepleri arasında sayılabilir. Dinî, ahlaki ve kültürel değerlerden uzaklaşma, bireysel huzursuzluğu meydana getirdiği gibi toplumsal çözülmeyi de beraberinde getirmektedir. Bu sebeple değerlerimizin sürekli canlı tutulması ve korunması gerekir. Unutulan veya kaybolmaya yüz tutan değerler ise gerektiğinde yeniden yorumlanarak hayatın içine katılmalı, yaşayarak canlı tutulmalıdır. Yitirilen değerlerin kaynağını tespit ve gelişen hayata uygun yeni değerler inşa etmek için de ilahî kitabımız ve sünnet-i seniyye en temel dayanak noktamız olmalıdır. Çünkü hayatımıza yön veren en güçlü değerler manzumesi İslam’da mündemiçtir.

Sevgi, saygı ve fedakârlığın geliştirilmesinde, toplum hayatımızın ahenkli ve düzenli bir şekilde devam ettirilmesinde, gençlerimizin ve çocuklarımızın yetiştirilmesinde manevi değerlerimizin katkısı büyüktür. Değerleri oluşturmak, yaşamak ve yaşatmak ancak eğitim ile mümkündür. Değerler salt bilgi ile değil, ancak yaşanılarak diri tutulur ve gelecek kuşaklara aktarılır.

Değerlerin yaşatılmasında ailenin değer aşılama fonksiyonu da göz ardı edilmemelidir. Çünkü çocuklar, yetişkinlerin davranışlarını doğru olduğu inancıyla bire bir taklit etmekte, ilerleyen yaşlarındaki davranışlarını bu örnekler üzerine temellendirmekte, hayat felsefelerini ve düşünce dünyalarını bunun üzerine inşa etmektedirler. Aile hayatında ortaya konan yanlış örnekler, çocukların kişilik ve kimliklerini olumsuz yönde etkilemektedir. Bu nedenle anne-babalar, değerleri bizzat yaşayarak, çocuklara ve genç kuşaklara örnek oluşturma sorumluluklarının bilinciyle hareket etmelidirler.

Hayatın boşluk kabul etmeyeceği gerçeğinden hareketle, fert ve toplum olarak huzurlu bir şekilde yaşamamızın temeli olan dinî, ahlaki ve geçmişten günümüze süzülerek gelen kültürel değerlerimizi korumalıyız. Ayrıca çağın ihtiyaçlarını da göz önüne alarak yenilenmesi ve geliştirilmesi gerekenleri yüce dinimizin temel esasları çerçevesinde geliştirmeli ve toplumumuzun bu değerler çerçevesinde eğitilmesine katkı sağlamalıyız.

Bu düşüncelerden yola çıkarak hazırlamış olduğumuz “din ve değerler eğitimi” gündemli sayımızı ilginize sunarken, dergimizde yer alan yazıların değerlerimiz konusunda toplumumuzda yeni bir farkındalık oluşturmasını diliyorum.