Makale

Kimin İçin Sofranı Hazırlıyorsun?

Kimin İçin Sofranı Hazırlıyorsun?

Ali URAL

Ey pencereyle ocak arasında gidip gelen kadın! Kimin için sofranı hazırladığını biliyorum. Dağdan su taşımamı emret getireyim. Ağustosta nar iste, yanayım bulmak için. Misafirin geçeceği yolları göster taşlarını toplayayım tek tek. Ateş istersen kibrit, gölge istersen ağaç... Demek misafir geliyor evimize bu akşam. Orucunu açacak. Melekleri davet edecek evimize. Misafirin misafiri melekleri ağırlayacağız.

Ey pencereyle ocak arasında gidip gelen kadın! Kimin için hazırlıyorsun sofranı? İki elinin yanına iki el daha katmış dolapları karıştırıyor, çekmeceleri birbiri ardından çekiyorsun. Malzemen tamam. Kasap ve manav ürünlerini beğendirmek için ne yapacaklarını şaşırdılar. Etin hangi yöreden geldiğini sordun. Meyveleri ellerinle seçtin tek tek. Ekmeği fırından alabilmek için uzun bir yol yürüdün. Parmaklarının arasında hafifçe sıkarak tazeliğinden emin oldun somunların. Cevizleri bir bir kırdın ve ayıkladın kabuklarını. Elinden gelse sağardın, sütünü bol aldığın güllacın. Hadi başla! Maharetini binlerce defa gösterdiğin yemekleri pişirmekte tereddüt eder gibisin. Aşçılığından şüphen mi var! Her zamankinden daha yavaş karıştırıyorsun çorbayı. Her fasulyeyi dakikalarca inceliyorsun kırarken. Bir kılçık bozabilir her şeyi. Uzay aracı infilak edebilir gökte. Eti küçük küçük doğruyor, yağı kokluyorsun kullanmadan önce. Bütün gece uyumadın. Vahana bir ulu misafir mi gelmekte?
Ey pencereyle ocak arasında gidip gelen kadın! Kimin için hazırlıyorsun sofranı? Yemek kitaplarını karıştırdığını görüyorum ilk defa. El kararından vaz geçip şekeri tarttığını da... Çeyiz sandığından genç kızlığında işleyip kullanmaya kıyamadığın örtüyü de çıkarmışsın. Günlerdir toz bezinin değmediği bir köşe kalmamış evde. Yastıklar simetrik. Sehpalar iç içe. Halı püskülleri esas duruşta. Bal dök yala yeri. Perdeler kar. Banyo mis kokuyor. Paspasta toz zerresi yok. Misafir odasına çocukların girmesi yasak. Ayakkabıları kapı önünde bırakmak, ceketi sandalyeye asmak, çorabı orta yerde çıkarmak yasak. Kutsal büfenin camekânlı kapıları saygıyla aralanıyor. Telkâri fincan zarfları yıllar sonra ilk kez kullanılacak. Porselen demlik, kristal bardaklar, gümüş çay kaşıkları. El değirmeni nerede? Bu sesi özlemişim. Kahveyi çiğ alır, kavurur, sonra kıtır kıtır çekerdik. Mis gibi kahve kokardı ev. Vakti geldi.
Ey pencereyle ocak arasında gidip gelen kadın! Kimin için hazırlıyorsun sofranı? İki katlı bir dünyanın üst katından haberdar olanlar gibi karşılıyorsun misafirini, gülümseyerek. Misafire ilk ikramın galiba bu… Cömertliğinin tacı. Hoşnutluğunun işareti. Evinin solmaz ayı… “Misafir!” dendiğinde sığınak arayanları şaşırtan neşe... Misafirden kaçmak mı? Haşa… Ona sığınılır belki. Peşine düşülür rehberlik etmesi için. Hem bilmezler mi ki beraberinde nimetlerle gelir. Hem bilmezler mi ki giderken ev sahibinin ve aile fertlerinin bütün günahlarını götürür. Arınmak isteyenlere müjde! Sofralarını çölden vahaya taşımak isteyenlere müjde! Yoksulu, öksüzü ve esiri doyuranlara müjde!
- Esir mi var?
- Hür nerede!
Ey pencereyle ocak arasında gidip gelen kadın! Kimin için sofranı hazırladığını biliyorum. Dağdan su taşımamı emret getireyim. Ağustosta nar iste, yanayım bulmak için. Misafirin geçeceği yolları göster taşlarını toplayayım tek tek. Ateş istersen kibrit, gölge istersen ağaç... Demek misafir geliyor evimize bu akşam. Orucunu açacak. Melekleri davet edecek evimize. Misafirin misafiri melekleri ağırlayacağız.
- Melekler çorbamızdan içer mi?
- İçmez. Biz meleklerin sunduğunu içeriz.
Misafirimizin gölgesi kapımıza düştü, Dehr Suresi’nin ışığı penceremize: “Onlar canları çektiği hâlde, yiyeceği yoksula, öksüze ve esire yedirirler. Size sırf Allah rızası için yemek yediriyoruz. Sizden ne bir karşılık, ne de bir teşekkür bekliyoruz.” (Dehr, 76/8-9.) Misafirimizin ayak sesleri sokağımıza düştü, Muhammed Mustafa (s.a.s.)’nın sözleri kulaklarımıza: “Misafir cennetin kılavuzudur.” Misafirimizin aydınlığı büyüyor. Kıyamet günü ay kumaşından elbise giydirecek bize. Ali (r.a.) de aydınlatsın dinleyelim biz: “Misafir sever bir mümin, kıyamet koptuğunda ayın on dördü gibi parlak bir şekilde kabrinden çıkar. Mahşerdeki insanlar: “Bu şahıs mutlaka gönderilmiş bir Peygamberdir” derler. Bir melek onlara şöyle cevap verir: “Bu şahıs, misafir seven, onlara saygı gösteren ve ona, cennetten başka gidiş yeri olmayan bir mümindir sadece.”
Müjde çok fakat Hz. Peygamber ve arkadaşları arasında geçen bu konuşmayı duyduğundan beri gözüne uyku girmedi kadının:
- Allah bir topluluğun iyilik ve mutluluğunu istediğinde onlara bir hediye bağışlar.
- Nedir o hediye?
- Rızkını beraberinde getiren ve ev halkının günahlarını dışarı çıkaran misafir...
Ey pencereyle ocak arasında gidip gelen kadın! Kimin için sofranı hazırladığını biliyorum.