Makale

Başarı ve Erdemleriyle Gururlandığımız Gençliğimiz

BAŞYAZI


Prof. Dr. Ali BARDAKOĞLU
Diyanet işleri Başkanı


Başarı ve Erdemleriyle Gururlandığımız Gençlerimiz insanın biyolojik gelişiminin yanı sıra, kişilik ve karakterinin de şekillenmeye başladığı bir dönem olan gençlik, insana bahşedilen çok değerli bir nimettir. Bir toplumun geleceğe umutla bakabilmesi, öncelikli olarak insani erdemlerle donatılmış, her yönden iyi yetişmiş, ruhen ve bedenen dinamik bir gençliğe sahip olması ile mümkündür.
Kontrolsüz dünyevileşme, sınırsız özgürlük, haz ve çıkara dayalı kısa vadeli hedeflere ne pahasına olursa olsun ulaşma mantığının giderek yaygınlaştığı bir dünyada, gençlerin, bilgi, ahlak, estetik, ruh güzelliği ve merhamet duygusuyla yetişmeleri, toplumun huzur ve bekası, insani haslet ve erdemlerin devamlılığı için kaçınılmazdır. iyi yetişmiş bir gencin anne ve babası için ölümlerinden sonra bile kapanmayacak bir amel defteri olduğunu bildiren dinimiz (Tirmizi, Ahkam, 36), bir taraftan gençliği inanç, ahlak ve ibadet kompozisyonu içinde her türlü kötü davranıştan uzak tutmayı hedeflerken, diğer taraftan onların kalplerinin sevgiyle, dimağlarının ise bilgiyle aydınlanmasını istemiştir.
Gençlerin toplumun ortak değerlerini geliştirerek yarınlara taşıyabilmesi ve geleceğin imarında belirleyici olabilmesi için, sağlıklı bir aile ortamında yetişmeleri, çevrelerinde ve zihin dünyalarında kendilerine örnek alabilecekleri insanların bulunması, yakın ve uzak geleceğe umutla bakabilmeleri, yüksek bir özgüvene bedenen olduğu kadar ruhen ve kişilik olarak da sağlam bir bünyeye sahip olmaları ayrı ayrı önem taşımaktadır.
Çocuklarımızın ve gençlerimizin hem vücuda zarar veren hem de ruhları örseleyen her türlü zararlı alışkanlık ve kötü davranıştan korunmalarını sağlamak için başta aile ve eğitim kurumlarına, medya kuruluşlarına ve toplumun her kesimine büyük görev ve sorumluluklar düşmektedir. Gençlerimizin, sorumluluk sahibi olması, yeteneklerini geliştirebilmeleri, bilgiye, sanata ve güzel olan her şeye ilgilerinin canlı tutulması için sevgi, şefkat ve merhamet hisleriyle yoğrulmuş olan gönüllerini daha da zenginleştirmek, inancın ve ibadetin onların ruh sağlığında oluşturduğu olumlu etkileri dikkate almak gerekmektedir. Bugün böyle bir merhamet ve şefkat eğitimine ihtiyacımız olduğu muhakkaktır.
Bizler, Allah Rasulü’nün, Yemen’e görevli olarak gönderdiği zaman gençliğinden dolayı hataya düşebileceği endişesini taşıyan Hz Ali’yi yüreklendirdiği, (ibn Mâce, Ahkâm,1), Mekke’nin fethinde devesinin terkisine alarak Hz. Zeyd’in oğlu Hz. Usâme’yi onurlandırdığı gibi (Ebu Davud, Menasik, 44) gençlerimize güvenmeli, onları hayırlı ve güzel olana teşvik etmeliyiz.
Vahyin aydınlığında, merhamet ve şefkatle örülü bir gelecek dileğiyle…