Makale

PROF. DR. İBRAHİM KÂFİ DÖNMEZ ile Söyleşi

PROF. DR. İBRAHİM KÂFİ DÖNMEZ:

“İslam Ansiklopedisi, Müslümanların Ciddi Projeleri Konuşabildikleri, Başlayabildikleri Ama Bitiremedikleri Şeklindeki Kanaati Kırması Yönüyle de
Çok Önemli Bir İşlev İfa Etmiştir.”

Söyleşi: Dr. Lamia LEVENT
Diyanet İşleri Uzmanı

Kuşkusuz son tahlilde bu eserin ve başarının sahibi milletimizdir. Türkiye Diyanet Vakfı kendisine duyulan güvenin yüklediği sorumluluğun bilinciyle hareket ederek önemli bir ihtiyacı tespit etmiş ve sonunda kalıcı bir esere imza atmıştır.

İnternete açıldığı günden beri yani bir yıl bile dolmadan, bir milyondan fazla kişi sekiz milyondan fazla arama yapmış bulunuyor.

Hocam, öncelikle ülkemiz ve kurumumuz için iftihar vesilesi olan böylesi bir eserin ortaya çıkmasında emeği geçenler adına sizi tebrik etmek istiyoruz. Yüzlerce ilim insanın 30 yılı aşkın süren çabalarının ürünü olan İslam Ansiklopedisi’nin ortaya çıkış öyküsünden söz eder misiniz? Hangi saiklerle böyle bir ansiklopedi fikri ortaya çıktı?
Kurumumuz ve ülkemiz bakımından yüz ağartan bir faaliyet gerçekleştirildi; böyle bir çalışmaya ve ortaya çıkan değerli esere yakın ilgi göstermenizden dolayı teşekkür ederim. Bu eserin arkasında güçlü bir inanç, içtenlikle yürütülen zorlu bir çaba var. Tabii ki hepsinin ötesinde Yüce Mevla’nın lütfu ve inayeti var. Maddi-manevi emeği geçen, katkısı olan herkesi şükranla anıyoruz, ebediyet âlemine intikal edenlere Yüce Rabbimizden mağfiret diliyoruz.
Kuşkusuz son tahlilde bu eserin ve başarının sahibi milletimizdir. Türkiye Diyanet Vakfı kendisine duyulan güvenin yüklediği sorumluluğun bilinciyle hareket ederek önemli bir ihtiyacı tespit etmiş ve sonunda kalıcı bir esere imza atmıştır. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi’nin ortaya çıkış öyküsünü başlangıcından beri izleyen canlı bir tanık olarak şunu rahatça söyleyebilirim ki; milletimize yaraşır, Müslümanlar için yüz akı olacak bir eser ortaya konması yönünde güçlü bir iradeyle yola çıkılmıştı. Fakat yapılan istişarelerde ülkemiz ilim muhitinin henüz böyle bir çalışmayı ortaya çıkaracak kıvama gelmediğine dair görüşler kuvvetle dile getirildiğinden ciddi bir endişe de yaşanıyordu. Derginizin bu bölümünde öykünün geniş anlatımına imkân bulamayacağım için kısaca şunu söyleyebilirim: Niyet sağlam ve çabalar samimi olduğu için, ayrıca istişare ilkesi ihmal edilmediğinden, -böyle bir eser için uzun sayılamayacak bir tecrübe dönemini takiben- kurumsal yapılanma fikri hayata geçti, bu iş için bir bina tahsis edildi, idari ve ilmî heyetler, teknik birimler/servisler oluşturuldu, kütüphane ve dokümantasyon biriminin temeli atıldı. Bir süre sonra da bu faaliyet İslâm Araştırmaları Merkezi’nin (İSAM) vücut bulmasına vesile oldu. Merkez de değerli akademisyenlerin yetişmesine ve başta İslâm Ansiklopedisi olmak üzere çok sayıda önemli yayının gün ışığına çıkmasına zemin oluşturdu.
Bizlere kısaca İslam Ansiklopedisi’nin mutfağında yaşananlardan; yani maddelerin ve yazarların tespiti, ilk etapta kaç cilt olarak planlandığı gibi konular hakkında bilgi verir misiniz?
Evet, mutfak çalışmaları çok önemli… Genellikle her cildin yayınlanmasını takiben İslâm Ansiklopedisi’ne katkı sağlayanlarla bir değerlendirme ve yeni cilt için motivasyon sağlama toplantısı yapılırdı. Gerek bu toplantılarda gerekse başka vesilelerle bu çalışmanın bir belgeselinin yapılması temennisi dile getirilirdi. Kanaatimce de bu eserin belgesele konu olacak değerde bir mutfağı var.
Her maddenin uzmanına sipariş edilmesi ve ilmî redaksiyonunun da konunun uzmanları tarafından yapılması ilkesi benimsendiği için ilim heyetleri belirlendi. Başlangıçta on yedi ilim heyeti vardı, sonra bu sayı yirmiye çıktı. Bu heyetler tarafından beş yüz civarında kaynak tarandı ve belirlenen madde başlıkları birleştirilerek on yedi bin maddelik genel bir liste hazırlandı; ardından harf sırasına göre siparişlere başlandı. Maddenin ve yazarının belirlenip siparişinin yapılması önemli bir aşama olmakla birlikte, daha yapılacak çok iş vardı. Her bir madde yirmi kadar işlem basamağından geçerek son şeklini alıyordu. İlmî işlemler, ilim heyetleri ve bunların çalışmalarını koordine eden İnceleme Heyeti tarafından yürütülüyordu. Maddelerin dil, üslup ve şekil açısından incelenip ortak ölçütlere yaklaştırılması için Teknik Redaksiyon birimi faaliyet gösteriyordu. 1986 yılında hazır hale gelen Örnek Fasikül ile ilgili görüşler de değerlendirilerek 1988 yılında yayın aşamasına geçildi, İslâm Ansiklopedisi fasiküller hâlinde basılı eserler dünyasında yerini almaya başladı. 1991 yılından itibaren her yıl iki cilt çıkarılarak eser 2013’te 44 cilt hâlinde tamamlandı. Hâlen iki ek cilt için sürdürülen çalışmalar da tamamlanmak üzeredir. Şunu açık yüreklilikle söylemek gerekir ki, başlangıçta ansiklopedinin 46 cilt olacağı düşünülmüş değildi; fakat Yüce Rabbimizin lütfuyla sağlam bir yapı oluştu, idarî personel dâhil emeği geçen herkes büyük bir heyecan duyarak katkı sağladı, böylesine kapsamlı ve değerli bir eserin düzenli biçimde hazırlanıp yayın hayatına kazandırılması mümkün oldu.
İslam Ansiklopedisi’ne baktığımız zaman zengin bir muhtevaya sahip olduğunu görüyoruz. Bizlere biraz da ansiklopedinin bu zengin içeriğinden söz eder misiniz?
Ansiklopedide yirmi ilim heyetinin görev yaptığı göz önünde bulundurulursa, bir yandan bu eserin ne kadar zengin bir muhtevaya sahip olduğu diğer yandan da her maddenin sadece telif edenler bakımından değil redaksiyon aşamasında katkı sağlayanlar bakımından da her alanın uzmanlarının emeğiyle son şeklini aldığı kolaylıkla anlaşılır. Bu görev taksiminde şu başlıklar esas alınmıştır: Tefsir, Fıkıh, Hadis, Kelâm ve Mezhepler Tarihi, Tasavvuf, İslâm Düşüncesi ve Ahlâk, İslâm Sanatları (Hat, Musiki, Mimari, Müteferrik), İslâm Tarihi ve Medeniyeti, Türk Tarihi ve Medeniyeti, Dinler Tarihi, Eski Türk Edebiyatı, Yeni Türk Edebiyatı, Arap Edebiyatı, Fars Edebiyatı, İslâm Ülkeleri Coğrafyası, İlimler Tarihi, Müsteşrik (şarkiyat çalışmaları). Esere sağlanan diğer ilmî ve teknik katkıların sahipleri ayrı düşünülmek kaydıyla, madde yazarı sayısı 285’i yurtdışından olmak üzere toplam 1810’dur.
İslam Ansiklopedisi için bir anlamda İslam ilim ve kültür birikimini muhafaza edip hem günümüz insanına hem de gelecek nesillere aktırılması gibi büyük bir görevi de ifa etmiştir diyebilir miyiz? Kısaca ifade edecek olursak bu Ansiklopedi’nin İslam dünyasına katkıları neler olmuştur?
İslâm Ansiklopedisi’nin bu işlevi yerine getirmede önemli bir paya sahip olduğu rahatlıkla söylenebilir. Ancak İslam kültür ve medeniyetiyle ilgili değerli bir envanter sunma ve geleceğe sağlam adımlarla yürümek isteyenlerin yolunu aydınlatma özelliğinin ötesinde ciddi bir bilimsel yayın olma özelliğini de vurgulamak gerekir. Pek çok madde için âdeta tez yazıyormuşçasına araştırma ruhuyla ortaya konan bilimsel bir emek söz konusu. Bu gerçeğin bilim çevrelerince fark edildiğinin canlı bir örneğini zikredebilirim: Bu eseri incelemiş olan ve daha fazla bilgi edinmek isteyen Amerikalı bir akademisyen İSAM’ı ziyarete gelmişti. O zaman İlim Heyeti Başkanı ve Yönetim Kurulu üyesiydim. Benimle de görüştü. Bazı bilgiler aldı ve sonunda şöyle dedi: Biz lisansüstü çalışma yapan öğrencilerimize kural olarak ansiklopedileri kaynak göstermemelerini öneririz. Fakat bunun Encyclopaedia Judaica gibi bazı istisnaları vardır. Sizin ansiklopediyi de bu kapsamda mütalaa ediyoruz. Çünkü maddelerin bibliyografyası ve bilimsel bir üslupla kaleme alınmış olması bunu hak ettiriyor. Bu tespit TDV İslâm Ansiklopedisi’nin bilime katkısının İslam dünyasıyla da sınırlı olmadığını gösteriyor.
İslam dünyasında bu alanda mevcut olan eserlerle kıyaslayacak olursak, İslam Ansiklopedisi’ni bu eserlerden farkı nedir? Ya da bu çapta bir eser mevcut mudur?
İslam’la ilgili ansiklopedi hazırlama konusunda ilk ciddi girişimin 1892’de Londra’da yapılan Milletlerarası Şarkiyatçılar Kongresi’nde alınan kararla başladığı söylenebilir. Üç Batı dilinde çıkması kararlaştırılan Encyclopaedia of Islam’ın ilk neşri 1908-1936 yılları arasında dört büyük cilt hâlinde gerçekleşmiş, 1939’da da bir ek cilt çıkarılmıştır. 6.200’e yakın madde içeren bu ansiklopedinin İngilizce ve Fransızca dillerinde yaklaşık 10.000 civarında maddeden oluşan on bir ciltlik ikinci neşrine 1954 yılında başlanmış ve 48 yılda tamamlanabilmiştir; 2007 yılından beri üçüncü edisyonu devam etmektedir. Bu ansiklopedinin İslâm dünyasındaki ilk tercümesi Türkiye’de gerçekleşmiştir. Milli Eğitim Bakanlığı ile İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nin işbirliğiyle 1940’dan itibaren 47 yıl içinde on beş cilt hâlinde tercümesi ve kısmen yeniden telifi yapılmış, İslam Ansiklopedisi adıyla yayınlanmıştır. Aynı eser 1959-1989 yılları arasında Urdu’ca’ya tercüme ve kısmen telif yoluyla Urdu Dâire-i Maârif-i İslâmiyye adıyla neşredilmiştir. Ancak bu ansiklopedinin gerek hazırlanmasındaki asıl saik gerekse hazırlayanların temel yaklaşımları sebebiyle, İslam dünyasında bu konuda hissedilen ihtiyaç karşılanamadığı gibi ciddi eleştirileri de harekete geçirmiştir. Bu bağlamda İran’da biri Dânişnâme-i Cihân-ı İslâm diğeri Dâire-i Maârif-i Bozorg-i İslâmî adıyla 1984 yılından beri neşredilmekte olan iki büyük İslâm ansiklopedisini zikretmek gerekir. Ancak alfabetik olarak bakıldığında 29 yıllık sürede bu ansiklopedilerin henüz yolun yarısını bile katedemedikleri anlaşılmaktadır. Özetle söylemek gerekirse TDV İslâm Ansiklopedisi İslam dünyasında telif yoluyla hazırlanıp tamamlanabilen ilk ve tek kapsamlı İslam ansiklopedisi konumundadır.
Araştırmacılar için önemli bir kaynak olan eser aynı zamanda dijital ortamda da kullanıma açıldı. Bu esere ulaşmak açısından büyük kolaylık anlamına geliyor. Zannedersem farklı dillere çevrilmesi konuları da gündemde... Bundan sonraki aşamada İslam Ansiklopedisi çerçevesinde neler yapmayı planlıyorsunuz?
Bu eserin internette kullanıma açılması kamuoyunda büyük memnuniyetle karşılandı; özellikle alanın ilgilileri için ciddi kolaylık sağladı. Size bu konudaki göstergelerden birini örnek olarak verebilirim: İnternete açıldığı günden beri yani bir yıl bile dolmadan, bir milyondan fazla kişi sekiz milyondan fazla arama yapmış bulunuyor. Ansiklopedinin farklı dillere çevrilmesi gündemde; eşzamanlı olarak bu eserin -en azından dijital ortamda- ikinci edisyonunun yapılmasına ihtiyaç var; İSAM bu konuda hazırlık çalışmalarını sürdürüyor.
Sayın Hocam, 2014 yılı Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülüne İslam Ansiklopedisi layık görüldü. Ödülü Türkiye Diyanet Vakfı İslam Araştırmaları Merkezi adına siz aldınız. Bu ödülün, özellikle de ilmi çalışmaların desteklenmesi adına anlamı ve önemi hakkında neler söylersiniz?
Bu eser Müslümanların bu tür ciddi projeleri konuşabildikleri, başlayabildikleri ama bitiremedikleri şeklindeki genel kanaati kırması yönüyle de çok önemli bir işlev ifa etmiştir. Canlı bir örnekle bunu açıklayayım: Doktorasını İngiltere’de yapan bir İSAM araştırmacısı yıllar sonra o üniversiteye gittiğinde kütüphane müdürü onu görür görmez “Sizin ansiklopedi hâlâ düzenli biçimde çıkıyor!” şeklinde şaşkınlık içeren bir söz söylüyor. O bunu niye yadırgadığını sorunca, “Biz Doğu’da başlatılan bu tür projelerin bir süre sonra yarım kalmasına alışkın olduğumuz için bunda da aynı sonuçla karşılaşacağımızı bekliyorduk.” cevabını verir. Sanıyorum ilmî kıymeti yanında belirttiğim açıdan ezber bozan bir eser olması, TDV İslâm Ansiklopedisi’nin böyle bir ödüle layık görülmesini sağladı. Tabii ki bu yöndeki takdir, bilim dünyasında ve maşeri vicdanda çok anlamlı bulundu ve büyük bir sevinçle karşılandı.
Sayın Hocam, başında bulunduğunuz İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi’ni kısaca tanıtır mısınız?
İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi, bilimsel araştırmayı teşvik edici, etik değerlere saygının ve estetik kaygısının öne çıktığı bir atmosfere sahip, nitelikli eğitim almak ve özellikle akademik çalışmaya yönelmek isteyenleri hedef kitlesi olarak belirlemiş, seçkin öğretim kadrosuyla ve öğrenciyle yakından ilgilenen kendine özgü danışmanlık sistemiyle hedeflerini gerçekleştirme yolunda ilerleyen bir yükseköğretim kurumudur. Arapça, İngilizce ve Türkçe hazırlık birimleri bu dillerin öğretiminde ciddi bir başarı gerçekleştirmiştir. Öğrenci alan lisans programları şunlardır: Felsefe, Tarih, Türk Dili ve Edebiyatı, Psikoloji, Arapça Mütercim-Tercümanlık, İngilizce Mütercim-Tercümanlık, İslâm ve Din Bilimleri (İlahiyat), Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler, Ekonomi, Sosyal Hizmet. Ayrıca bu disiplinlerin çoğunda lisansüstü programlar da mevcuttur.