Makale

Editörden

EDİTÖRDEN

Allah’a sığınmak, O’nun sonsuz gücüne, nihayetsiz rahmet ve inayetine iltica etmek mümin için büyük bir bahtiyarlık ve ayrıcalıktır. Çünkü Cenab-ı Hakk kendisine sığınanı, yardım ve destek bekleyeni yalnız ve yardımsız bırakmaz. O merhametlilerin en merhametlisi, kendisine sığınılacak olanların en hayırlısıdır.
Sosyal bir gerçeklik olarak iltica, soğuk bir kavramdır. Çünkü unutulmaz hatıraların, umutların ve sevinçlerin yaşandığı bir ülkeyi bırakıp farklı bir ülkeye gitmek kolay değildir. İltica bir anlamda umuda yolculuktur. Yeni beklentileri, yeni arayışları içinde barındırır. Bu arzuların ne kadar gerçek olacağı ve nelerle karşılaşılacağı ise meçhuldür. Bu yüzden iltica aynı zamanda meçhule gidiştir. Tarih boyunca insanlar dinî, iktisadi, sosyal, siyasi, vb. sebeplerle yaşadıkları, doğup büyüdükleri, nice tatlı hatıralar yaşadıkları toprakları bırakıp başka ülkelere sığınmak zorunda kalmışlardır. Günümüzde de kimi zaman savaşlar, haksızlıklar, insan hakları ihlalleri, güvenlik sorunları, ya da daha rahat ve müreffeh bir hayat yaşama isteği insanları başka ülkelere sığınmaya sevk etmiştir.
Bugün dünya genelinde savaş, baskı, zulüm, iktidar hırsı, bireysel hegemonya gibi pek çok nedenlerle milyonlarca insan mülteci durumundadır. Yakın coğrafyamızda ve dünyanın değişik bölgelerinde yaşanan bu durum bütün dünya kamuoyunun gözleri önünde cereyan etmektedir. Bu trajik tablo vicdan sahibi herkesi üzmekte ve rahatsız etmektedir. Ne yazık ki, kıtaları, ülke ve şehirleri çizilen sınırlar belirlerken, insan vicdanının sınırlarını çizecek ve ona engel olacak bir güç de yoktur. Bu yüzden mülteciler sorunu belirli bir coğrafyanın değil, sonuçları ve ortaya çıkardığı problemlerle küresel bir sorun ve bütün dünyanın vicdan ve ahlak sınavıdır. Hâlen dünya genelinde elli milyondan fazla insan mülteci konumundadır. Hemen yanı başımızda Suriyeli kardeşlerimizin karşı karşıya kaldıkları acı durum millet olarak hepimizin malumudur. Dünya kamuoyunun bu tabloya sessiz ya da ilgisiz kalması ise içler acısıdır.
Ülkemiz, 2011 yılı Mayıs ayından itibaren Suriye’deki savaştan kaçıp milletimize sığınan mültecilere kapılarını açmış ve bütün dünyanın takdir ettiği bir misafirperverlik örneği göstermiştir. Resmî rakamlara göre 2014 yılının sonu itibarıyla bir milyon beş yüz binden fazla insan Türkiye’de olmak üzere dört milyon Suriyeli ülkesini terk etmek zorunda kalmıştır. Ülkemizde beş yüz bin civarında mülteci kendileri için hazırlanan özel barınma alanlarında hayatlarını sürdürürken, bir milyonu aşkın kişi de çeşitli şehirlerde ayakta kalma mücadelesi vermekte ve kendilerine uzanacak yardım ve dostluk elini beklemektedir.
Aylık dergi olarak, gerek dünya genelinde gerek ülkemizde misafirimiz konumundaki mülteci kardeşlerimizden hareketle bu sayıda iltica olgusunu bireysel ve toplumsal yönleri, sorunlar ve çözüm önerileriyle birlikte bir dosya olarak hazırladık. Amacımız konuyu dinî, ilmi ve sosyal gerçeklik yönüyle ortaya koymak, bu sayede neler yapılabileceğine bir nebze ışık tutmak ve farkındalık oluşturmaktır.
“Modern Çağın Kimsesizleri: Mülteciler” başlıklı kapsamlı dosyamızda; Doç. Dr. Mehmet Şahin, “Ortadoğu’da Yaşanan Trajedinin Bir Sonucu Olarak Mültecilik” makalesini kaleme aldı. Dr. Âdem Palabıyık, “Modern Dünyanın Kimsesizleri: Mülteciler” başlığıyla mültecilerin durumunu, tarihsel süreçleri ile birlikte bizlere aktardı. Avukat Halim Yılmaz, “Türkiye’nin Mazlum Misafirleri Suriyeli Mülteciler” başlığıyla, Suriyeli mültecilerin sosyolojik durumuna dikkat çekti. Gökçe Değirmenci, “Mülteci Kardeşlerimiz” yazısında, gerçek hayat hikâyelerinden yola çıkarak âdeta kalbimizin yüküne yük kattı. Haydar Bekiroğlu, “Mülteci Sorunu ve Ensarı Yeniden Düşünmek” adlı makalesinde, yurtlarından zorunlu olarak ayrılmak durumunda kalan mülteci kardeşlerimize ensar duyarlılığıyla sahip çıkmanın gerekliliği üzerinde durdu. Ayrıca Dr. Lamia Levent’in, Elif Özmenek Çarmıklı ile Suriyeli mültecilerin ülkemizdeki son durumları ile ilgili yaptığı söyleşiyi de beğeniyle okuyacağınızı düşünmekteyiz.
Her sayıda, bireysel ya da toplumsal problemlerimize ilişkin öne çıkan bir meseleyi dinî referanslarla ele alan dergimiz, bu sayıda da küresel bir problem olan iltica konusunda doğru bir yaklaşım ve sağduyulu bir duruş ortaya koymak, akıllara ve vicdanlara seslenmek üzere sizler için bir dosya ortaya koydu. Konuyla ilgili değerli yazıları ilginize sunarken, ilticanın ve zorunlu göçlerin yaşanmadığı ve vicdanların pas tutmadığı bir dünya özleminin inşası dileklerimizle, sizleri dergimizle baş başa bırakıyoruz.
Bir sonraki dosyada yeniden buluşmak dileğiyle...

Dr. Yüksel Salman