Makale

Fıkıh Köşesi

Fıkıh Köşesi

İmam son oturuşta selam vermeyip ayağa kalkarsa cemaat ne yapmalıdır?

İmam son oturuşu yapmadan unutarak ayağa kalkarsa cemaat, imam ile birlikte ayağa kalkmayıp teşehhüde devam ederek imamın geri dönmesini bekler. İmamın kalktığı rekâtın secdesini yapmadığı sürece geri dönme ihtimali olduğu için ona uyan kimse, kendi kendine selam vererek namazdan çıkamaz. Selam verir ise namazı bozulmuş olur. Eğer imam, durumun farkına varıp son oturuşu yapmak üzere dönmez ve kalktığı rekâtın secdesini yapar ise onun namazı bozulur. Bu durumda cemaat selam vererek namazı tamamlar.
Eğer cemaat imamla birlikte ayağa kalkar da imam farkına varıp secde yapmadan geri oturursa cemaat da oturur. Cemaat imamın oturduğunu fark etmez ve secdeye giderse bu secde onların namazını bozmaz. Çünkü bu durumda esas olan cemaatin tâbi olduğu imamın namazının geçerli olmasıdır.

Birinci oturuşu son oturuş sanarak selam veren kimse ne yapar?

Dört rekâtlı namaz kılmakta iken, son oturuşta olduğunu zannederek dalgınlık sonucu selam veren kişi, eğer bu selamdan sonra konuşmak, yönünü kıbleden çevirmek gibi namaza aykırı bir davranışta bulunmamışsa kaldığı yerden namaza devam eder ve dördüncü rekâtın sonunda sehiv secdesi yapar. Aksi takdirde bu namazı yeniden kılar. İlk oturuşta selam verme hatası yanılmaya değil de, bilgi eksikliğine dayanıyorsa namaz iade edilir. Mesela seferi olmadığı hâlde seferi olduğu düşüncesi ile normalde dört rekât olarak kılması gereken bir namazı iki rekât olarak kılarsa bu namazın dört rekât olarak yeniden kılınması gerekir. (İbn Abidin, Reddü’l-Muhtar, II, 92.)

Sünnet namazlar kaza edilir mi?

Vaktinde kılınmayan beş vakit namazın farzları ile vacip olan vitir namazı kaza edilir. Kılınmayan sünnetler vakit çıktıktan sonra kaza edilmez. Ancak vaktinde kılınmayan sabah namazı, aynı gün zevalden önce kaza edildiğinde sünneti ile birlikte kaza edilir. Hz. Peygamber kılamadığı bir sabah namazını öğleden önce kaza ederken, sünnetiyle birlikte kaza etmiştir. (Ebu Davud, Salat, 11.) Bir de öğle namazında cemaate yetişmek için sünneti kılmadan farza başlayan kişi, farzı kıldıktan sonra kılmadığı ilk sünneti de kılar. Bunu son sünnetten önce veya sonra kılması fark etmez.

Kâbe’nin içinde namaz kılınır mı?

Kâbe’nin içinde kılınan namaz geçerlidir. Zira Kâbe’den maksat, bina değil binanın üzerinde bulunduğu yer ve alandır. Peygamberimiz (s.a.s.)’in Kâbe’nin içerisine girip namaz kıldığı hadis kaynaklarında rivayet edilmektedir. (Buhari, Hacc 51, 52, Salat 30, 81, 96; Müslim, Hacc, 388-394; Muvatta, Hacc 193.)

Nafile namazlarda ilk oturuşu unutan kimse namazını nasıl tamamlar?

Kâbe’nin içinde kılınan namaz geçerlidir. Zira Kâbe’den maksat, bina değil binanın üzerinde bulunduğu yer ve alandır. Peygamberimiz (s.a.s.)’in Kâbe’nin içerisine girip namaz kıldığı hadis kaynaklarında rivayet edilmektedir. (Buhari, Hacc 51, 52, Salat 30, 81, 96; Müslim, Hacc, 388-394; Muvatta, Hacc 193.)

Mesai anında kılınan vakit namazından dolayı kul hakkı çiğnenmiş olur mu?
Din ve vicdan özgürlüğünün bir boyutu da ibadet hakkıdır. İnanç özgürlüğünün devamı olarak, bir dine inanan kimse, o dinin gereklerini yerine getirebilme hakkına da sahiptir. Mesaisini suiistimal etmeden, işverenin izni veya haberi olmadan kılınan namazın da her hangi bir kul hakkı boyutu söz konusu değildir. Kaldı ki, namaz kılarken geçen vakti ve iş kaybını telafi de mümkündür.

Kıraatin bazı namazlarda açık bazılarında gizli okunmasının sebebi nedir?

İbadetler tevkifidir. Yani gerek farz oluş gerekçeleri gerekse uygulamalarının akılla bilinmesi mümkün değildir. Allah emrettiği için ifa ve Hz. Peygamber (s.a.s.) nasıl yaptıysa öyle eda edilir. Namaz da böyledir. Hz. Peygamber (s.a.s.); “Beni namazı nasıl kılarken gördüyseniz siz de öyle kılınız.” (Buhari, Ezan, 18.) buyurmuştur. Rasulüllah (s.a.s.) bir gün namaz kıldırırken açıktan okumuş, müşrikler bunu işittiklerinde Rasulüllah’a (s.a.s.) eziyet ederek Kur’an’a, onu indirene ve getirene sövmeye başlamışlardı. Bunun üzerine, “De ki: (Rabbinizi) ister Allah diye çağırın, ister Rahman diye çağırın. Hangisiyle çağırırsanız çağırın, nihayet en güzel isimler O’nundur. Namazında sesini pek yükseltme, çok da kısma. İkisi ortası bir yol tut.” (İsra, 17/110.) anlamındaki ayet indi (Buhari, Tevhid, 44; Beyhaki, es-Sünenü’l-Kübra, II, 184.) Çoğu âlimler, bu ayetin, farz olan namazlardaki kıraetle ilgili olduğunu; gündüz kılınan farz namazlarda kıraatin gizli, gece kılınan farz namazlarda ise aşikâr/cehri olduğunu söylemişlerdir. (Tahavi, Ahkâmü’l-Kur’an, I, 239.)

Teheccüt, tesbih, kuşluk gibi nafile namazlar cemaatle kılınabilir mi?

Nafile namazlarda aslolan; cemaatle değil yalnız başına kılınmasıdır. Ancak, nafile namazlardan teravih, küsuf (güneş tutulması), husüf (ay tutulması), istiska (yağmur duası namazı) namazı cemaatle kılınır. Konu ile ilgili rivayetlerin birkaçı şöyledir:
“Hz. Peygamber (s.a.s.) yağmur duası yaptı, iki rekât namaz kıldırdı.” (Buhari, İstiska, 18, 19.)
“Güneş tutuldu. Allah’ın Rasulü ridasını eline alıp (bulunduğu yerden) kalktı, mescide girdi; biz de mescide girdik. Bize iki rekât namaz kıldırdı; derken güneş tutulması sona erdi. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz şöyle buyurdu: “Şüphesiz ki, güneş ve ay bir kimsenin ölmesinden ötürü tutulmazlar. Güneş ve ay tutulması vuku bulduğunda, bu durum ortadan kalkıncaya kadar namaz kılın ve dua edin.” (Buhari, Küsuf, 1-19.)
Teravih namazını ilk olarak Hz. Peygamber (s.a.s.) bir ramazan gecesi ashabı ile birlikte kılmışlardır. Ertesi gün duyulunca cemaat artmış yine teravih namazı beraber kılınmıştı. Üçüncü gece cemaat daha da çoğalmış, yine Rasulüllah evinden çıkıp teravih namazını ashabıyla kılmışlardı. Dördüncü gece cemaat mescide sığmayacak derecede çoğalınca, Peygamberimiz yalnızca yatsı namazını kıldırarak evine çekilmiş, teravih namazı için çıkmamış ve sabah namazına kadar bekleyen cemaate namazdan sonra şöyle hitap etmişti: “Teravih için beklediğinizi biliyordum, fakat üzerinize farz olur da edasından aciz kalırsınız diye korktum.” (Buhari, Teravih, 1; Müslim Müsafirin, 25/177-178.) buyurmuşlardır.
Hz. Peygamber (s.a.s.) duha, evvabin, teheccüt, tahiyyetü’l-mescit namazı, hacet namazı ve istihare gibi nafile namazları cemaatle değil, tek başına kılmıştır.