Makale

Dinî Sorular ve Cevaplar

Dinî Sorular ve Cevaplar

Hazırlayan: Dinî Soruları Cevaplandırma Komisyonu

Aşûre gününde oruç tutmanın hükmü nedir?
Muharrem ayının onuncu gününe, aşûre günü denmektedir. Rasûlullah (s.a.s.), "Aşûre günü orucunun önceki yılın günahlarına keffaret olacağını umarım" buyurarak (Tirmizi, Savm, 47), ümmetine bu günde oruç tutmayı tavsiye etmişlerdir.
Hz. Peygamber döneminde Yahûdîler sadece muharrem ayının 10. gününde oruç tuttuklarından, onlarınkine benzememesi için öncesine veya sonuna bir gün ilave edilerek tutulması uygundur.
Sargı üzerine mesh edilebilir mi?
Vücudun herhangi bir yerinde kırık, çıkık veya yaradan dolayı sargı bulunduğunda, abdest alırken veya guslederken bu sargı çözülerek altı yıkanır ve yaranın üstü meshedilir. Ancak sargının çözülmesinin zararlı olması halinde çözül- meyip üzerine meshedilebilir. Sargının çoğunluğunun sadece bir defa meshedilmesi yeterlidir. Yapılan bu mesh ile, o uzuv hükmen yıkanmış olur. Meshetmenin zararlı olması halinde, bundan da vazgeçilebilir. Sargının abdestsiz veya cünüp iken sarılmış olması meshe engel olmadığı gibi, sargı üzerine meshin belirli bir süresi de yoktur; yara veya kırık iyileşinceye kadar aynı sargı üzerine meshedilebilir.
Sargıya meshettikten sonra bu sargı değişti- rilse veya sargı düşse, mesh bozulmaz; iade edilmesi de gerekmez. Ancak, yaranın iyileşip sargının çıkarılması halinde, mesh bozulur. Yara iyileştiği halde, sargı açılmamış olsa bile mesih bozulur.
Varis çorabı üzerine mesh yapılabilir mi?
Varis hastalığından dolayı ayağa giyilmesi gereken özel çoraplar, kırık, çıkık üzerindeki sargı hükmündedir. Bu itibarla, varis çorapları üzerine meshedilmesinde bir sakınca yoktur.
Abdest uzuvlarında yara veya hastalık bulunması halinde nasıl abdest alınır?
Abdest uzuvlarından birinde yara veya hasta
lık bulunan kişi, bu organın yıkanması zarar verecekse, yıkamayıp ıslak elle mesheder. Mesh edilmesinin de zarar vermesi durumunda, bu da terk edilir. Bu rahatsızlık abdest veya gusül uzuvlarının çoğunluğunda ise, abdest veya gusül yerine teyemmüm edilir.
Mest nedir ve üzerine meshetmenin şartları nelerdir?
Mest, ayakları topuklarıyla beraber örten bir tür ayakkabıya verilen isimdir. Abdest alırken, ayağa giyilen mestlerin üzerine meshetmek caizdir. Ancak üzerine mesh edilebilmesi için mestin;
a) Ayaklar yıkanarak alınan bir abdestten sonra giyilmiş olması,
b) Ayağa giyilmiş olarak normal bir yürüyüşle yaklaşık 5 km. veya daha fazla yürüyecek kadar dayanıklı olması,
c) Mestlerin bağsız olarak ayakta durabilecek kadar sağlam ve kalın olması,
d) Mestlerin her birinde, ayak parmağının küçüklerinden üçünün gireceği kadar genişlikte delik bulunmaması,
e) Hemen suyu emerek ayağa geçirmemesi,
f) Mesti giyenin ayağının ön kısmında, elin küçük parmağıyla en az üç parmak yer bulunması gerekir.
Abdestli olarak ayağına mest giyen kimse, mest giydikten sonra ilk defa abdestinin bozulmasından itibaren, mukim ise bir gün, yolcu ise üç gün mestleri üzerine mesh edebilir. Mesh ile abdest aldıktan sonra, abdestli iken ayağından mestlerini veya birini çıkarırsa, hades (abdestsiz- lik hali) ayağına geçmiş kabul edilir ve abdestini bozmadan ayaklarını yıkayıp tekrar mestleri giymesi gerekir. Abdestsiz çıkarmışsa, ayağını yıkayarak abdest alması gerekir. Süresi dolduğunda, abdestli ise mestleri çıkarıp ayaklarını yıkaması yeterlidir; abdestsiz ise ayağını yıkayarak tam abdest almalıdır.
İdrardan sonra gelen akıntı guslü gerektirir mi?
İdrardan sonra gelen ve prostatın salgılarından olan yapışkan, beyaz ve bulanık sıvıya vedy denir. Bazen ağır yük taşımaktan dolayı da gelebilir. Vedy abdesti bozmakla birlikte, guslü gerektirmez. Hanefî mezhebine göre vedy neca- set-i galiza, yani kaba pislik olduğundan, dağıldığında el ayasını kaplayacak kadar çamaşıra bulaşması halinde namaza manidir; yıkanması gerekir.
Vaktinde kılınamayan namazlar kaza edilebilir mi?
Kur’an’da vaktinde kılınamayan namazların kaza edilmesi ile ilgili olarak açık bir ifade bulunmamakla birlikte, Hz. Peygamber bizzat kendisi vaktinde kılamadığı namazları kaza etmiş ve ashabına da bunu tavsiye etmiştir. Peygamberimiz Hendek savaşı sırasında harbin şiddetlenmesi nedeniyle ikindi namazını kılamamışlar; bunun üzerine "Bizi ikindi namazından alıkoydular. Allah onların evlerini ve kabirlerini ateşle doldursun" demiş ve ikindi namazını akşam ile yatsı arasında kaza etmiştir (Müslim, Mesacid ve Me- vadi’u’s-Salat, N. 627). Ayrıca Hayber Fethi’nden dönerken, bir yerde konakladıklarında gece uyuya kalmışlar ve vaktinde kılamadıkları sabah namazını güneş doğduktan sonra kaza etmişlerdir (Müslim, Mesacid ve Mevadi’u’s-Salat, N. 680). Yine Peygamberimiz "Kim namazı unutursa veya uyuyup kalırsa hatırlayınca onu kılsın" buyurmuştur (Buhari, Mevâkîtü’s-Salati, No: 562; Müslim, Mesacid ve Mevadi’u’s-Salat, N. 680-684).
Unutma ve uyuma gibi bir mazeret olmaksızın terk edilen namazların kazası ile ilgili herhangi bir hadisin bulunmaması, bu namazların kazasının olmadığını göstermez. Zira, Hz. Peygamberin veya bir müminin prensipte bilerek farz namazları terk etmesi düşünülemez. Ancak Hz. Peygamberin bir mazerete binaen vaktinde kılınamayan namazları kaza etmesi ve bu yönde tavsiyede bulunması mazeretsiz olarak terk edilen namazların kaza edilebileceğinin de göstergesidir.
Mazeretsiz olarak vaktinde kılınmayan namazların kaza edilmesiyle yetinilmeyip, ayrıca tövbe edilmesi gerekir.
Kaza namazlarında ezan ve kamet gerekir mi?
Ezan ve kamet vaktin değil, namazın sünneti olduğu için kaza namazı kılarken de ezan ve kamet getirmek sünnettir. Kamet getirilmeden kılınan namaz geçerli olmakla birlikte, terk etmek uygun değildir.
Birden fazla kaza namazı kılınacak ise, her bir namaz için ayrı ayrı ezan ve kamet getirilmesi daha faziletli olmakla birlikte, başta bir kere ezan okunup, her bir kaza namazı için ayrı kamet getirilmesi de mümküdür.
Hangi vakitlerde kaza ve nafile namaz kılınamaz?
Hiçbir namazın kılınamayacağı vakitler şunlardır:
a) Güneşin doğmaya başlamasından itibaren yaklaşık 45-50 dakika geçinceye kadar olan zaman içinde,
b) Öğle vakti girmesine yaklaşık 10 dakika kalmasından itibaren öğle vakti girinceye kadar olan süre içinde,
c) Güneşin batmasına 45-50 dakika kalmasından itibaren akşam namazı vakti girinceye kadar olan zaman içinde.
Ancak, güneşin batmasından önceki kerahat vaktinde, o günün ikindi namazının farzı kılına- bilir. Fakat mazeretsiz olarak ikindi namazını bu vakte kadar geciktirmek mekruhtur.
Namaz kılanın önünden geçmenin hükmü nedir?
Namaz kılan kişinin önünden geçmek doğru değildir; ancak iki saf kadar önünden geçilebilir. Bu nedenle, önünden insan veya hayvan geçmesi muhtemel olan açık yerlerde namaz kılan kişinin önüne sütre dikmesi uygun olur. Hz. Peygamberin uygulaması ve tavsiyeleri bu yöndedir. Sütre, namaz kılanın önüne dikilmeyip, uzatılmak suretiyle de yapılabilir. Sütre olarak koya- nacak bir şey bulunmadığında çizgi çekmek de sütre yerine geçer. Cemaatle kılınan namazlarda, sadece imamın sütre edinmesi yeterlidir; diğerlerinin sütre koyması gerekmez. Sütreye karşı namaz kılarken, biraz sağ veya soluna doğru namaza durmak daha uygundur. Namaz kılarken önünde sütre bulunan kişinin önünden geçmekte bir sakınca yoktur.
Camide namaz kılanın önünden geçilmemelidir. Ancak uzunluğu 20 m. den fazla olan camilerde, namaz kılanın ayaklan ile secde mahalli arasında olmamak kaydıyla önünden geçilebilir.