Makale

Serpil Koçak; Görmemek Hayatın Sonu Değil

Söyleşi

Ayşe Kaya
M. Akif Ersoy Kur’an Kursu

Serpil Koçak;

Görmemek Hayatın Sonu Değil

Sizi tanıyabilir miyiz?
1979 İstanbul doğumluyum. Doğuştan görme engelliydim. Ailem üç yaşımda %50 görmediğimi anlamış. 16 yaşımda görmem birden bire düştü. İmam Hatip Lisesi 2. sınıfta okuyordum. Bir akşam, sınava çalışırken birden harfler silindi sanki, doktor "göz damarların incelmiş" dedi...
İlk tepkin ne oldu? Sonraları kabullenebildin mi?
Kendimi hep görme engelli olarak tanıdım ama tamamen görmeyen birini hiç tanımıyordum, ilk anda çok korktum ama İmam Hatip Lisesinde okumamın verdiği bilinçle kabullenmekte çok zorlanmadım.
Ümidimi hiç yitirmemiştim, hep düzeleceğini düşünüyordum ama hiçbir zaman eski haline dönmedi, şu an %5 görüyorum, kendi işimi yapabilecek kadar... Bunun bile bana o kadar faydası oluyor ki günlük işlerimi yapmam, hiç görmeyen birine nazaran daha kolay oluyor, insan görmenin kıymetini daha iyi anlıyor. Ama bazen çevremdeki insanlar bocalama yaşıyorlar, görmeden yaptığım şeyleri normal karşılıyorlar ya da görüyormuşum gibi isteklerde bulunuyorlar.
Bu durumda ben de zorlanıyorum, örneğin çokça kitap okumama rağmen, okulda Türkçe dersinde bir türlü hızlı okuyamazdım, öğretmenlerim anlamazlardı, çok üzülürdüm.
Gözlerinin kapanma sürecini tam olarak anlatabilir misin?
O geceden sonra, damar genişletici ilaç kullanmaya başladım. Fakat 20 yaşımdayken bu ilaç birdenbire piyasadan kaldırıldı, yurtdışında bile aradık ama bulamadık. Onun dengi ilaçlar kullandım ama fayda etmedi, görmem iyice azaldı...
Hatta yolda giderken arabayı görmediğim için kaza geçirdim, bacağım kırıldı, üç ay alçıda kaldı.
İmtihan dünyası! Amaların hayatında böyle inti- hanlar çok oluyor,
Aslında, görmeyle görmeme arasındayken hiç huzurlu değildim, (nedenler, niçinler) kafamı çok bulandırıyordu. Ama şimdi görmemeyi kabullendim, mutluyum. Çünkü, "görmek her şey değil, görmemek de hayatın sonu değil!" insan yeter ki imanını, yaşama sevincini kaybetmesin, Cenab-ı Hak, karşısına ne imkanlar çıkarıyor... Ben ÖSS’ye de girdim ama haliyle soruları okuyamadım, zaman kaybım çok oldu, düşük bir puanla geçtim... Oysa okutman vs. ayarlana- biliyormuş, ben bilmiyordum... Ama ümitsizliğimi yitirmedim, bu halde de olsam birşeyler yapabilirim diyordum, ilginç ki iki yıl işitme engellilerle birlikte çalıştım, onların hayatlarından da ibretler aldım...
Fakat kendimi yalnız hissediyordum "beni görmeyenlerle tanıştır, onlara hizmet etme imkanı ver Allah’ım!" diye sürekli dua ediyordum. Dualarım kabul oldu. Radyoda eğitici programlar dinleyerek kitap oku- yamama açığımı kapatmak istiyordum. Halis Kuralay beyin "İbreti Alem" programında görmeyen insanların da birşeyler yaptığını duydum... Kabartma Kur’an-ı Kerim öğrenmek için onlarla irtibat kurdum, bu kursu tavsiye ettiler, bir-iki haftada öğrenip gidecektim ama iki yıldır buradayım (gülerek...)
Hafızlığa başlamaya nasıl karar verdin? Şu an nasıl gidiyor?
Küçüklüğümden beri Kur’an-ı Kerim ezberlemeyi istiyordum çünkü, diğer türlü, çok çalışmama rağmen yavaş okuyordum. Hem ileride görme engelli insanlara kabartma Kur’an-ı Kerim öğretirken de bu çok kolaylık sağlayacaktı. İnsan elleriyle takip ederken ne kadar olsa da kesintisiz okuyamıyor. Bir de sürekli parmakla takip etmek yorgunluk yapıyor. Hafızlık zor bir ilim ama Allah Teâlâ bu yolda olana kolaylığını da veriyor... Tabi bizim için zorluklar, görenlere göre iki katına çıkıyor... Ezberleyeceğimiz yeri önce kasetten buluyoruz, dinliyoruz sonra ayet ayet kabartma Kur’an-ı Kerim’den okuyoruz... Yavaş okuyunca harflerin birbirine karışma ihtimali oluyor. Ayrıca zaman kaybımız da çok oluyor...
Allah (c.c.) yardımcın olsun... Peki ilginç gelebilir ama birşey sormak istiyorum; görmemenin sana kazandırdığı herhangi birşey oldu mu?
Tabii ki... görmenin bir yere kadar önemli olduğunu anladım, önemli olan azimmiş! Dünyaya bakış açımı değiştirdim, ne tür özrü olursa olsun her insanın önemli olduğunu yeniden idrak ettim. Görmeden de pek çok şey yapılabileceğini öğrendim, oysa önceden görmeden yürüyemeyeceğimi zannederdim...
Çok az da olsa görüyorsun, insanlar sana nasıl davranıyorlar?
Ben âmâ olduğumu kabullendim; kalabalık bir ortama girdiğim zaman veya alışveriş esnasında "görmediğimi" baştan söylüyorum yoksa bakışlarımdan anlamadıkları için ben zorlanıyorum... Bir şeye çarpsam yanlışlıkla "kör müsün kardeşim!" diye bağıranlar oluyor, "evet körüm!" deyince şaşırıyorlar...
Hatırlıyorum da ben ilkokuldayken, okulumuza görme engelliler gelir, şarkı söylerler, bize de yardım zarfları dağıtılır, para toplanırdı. Bu bizde çocukça şöyle bir imaj oluştururdu: "Görmeyenler muhtaç kişiler!" Bu olaya nasıl bakıyorsun?
Bu yanlışı düzeltmenin zamanı geldi artık. Bugüne kadar görme engelliler seslerini çıkarmamışlar ama,