MAMA HATUN
Erzurum Sahibesi
Meryem DALĞIÇ
DİB Türk İslam Sanatları Daire Başkanı
Malazgirt Meydan Muharebesi, tarihin en önemli zaferi. Türklere Anadolu kapılarını açan bu fethin baş mimarı Sultan Alparslan ve komutasındaki cesur erleri, büyük bir yenilgiye uğratırlar Bizans devletini. İslam coğrafyasında coşkuyla yankılanır bu kutlu zaferin müjdesi. Sultan Alparslan, kahramanca mücadele eden komutanları olan Artuk, Saltuk, Mengüç, Çavuldur, Çavlı ve Danişmend’e Anadolu’nun fethi emrini verir. Şecaatle Anadolu’ya doğru ilerleyen cengâver komutanlar, kısa süre içerisinde tarihte kendi adları ile anılacak beylikleri kurarlar.
Erzurum ve çevresinin fethi ile görevlendirilen Saltuk Bey de o bölgede bir asrı aşan siyasi varlığını koruyacak olan Saltuklu Beyliğinin temelini atar (1071). Saltuklular’ın hâkimiyetinde Erzurum, iktisadi ve ticari bakımdan oldukça gelişir. Akdeniz ve Trabzon limanlarına ulaşan büyük bir kervan yolunun üzerinde bulunması nedeniyle ticari hayat oldukça aktiftir. Ayrıca sahip olduğu geniş otlaklarıyla zengin bir hayvancılık potansiyeline sahiptir. Elbette uzun hükümranlık dönemlerinde kimi zaman savaşlar kimi zaman sulhlar yaşar Saltuklu Beyliği. Bu dönemde asaletiyle, cesaretiyle tarihî kayıtlara geçen isimlerden biri de Saltuklu Melikesi Mama Hatun’dur. (DİA, “Saltuklular”, TDV Yayınları, İstanbul:2009, c.36, s.54-56)
Mama Hatun (1132-1168), otuz altı senelik hâkimiyeti ile en uzun süre beyliğin başında kalan İzzeddin II. Saltuk’un kızıdır. Zekâsı, gücü, idari ve askerî kabiliyetiyle dikkat çeken Mama Hatun, Türk tarihinde ve Arap kaynaklarında “Erzurum Sahibesi” olarak kayıtlara geçer. Kuşkusuz onun böyle anılmasında etken, ağabeyi ve yetişkin yeğenleri olmasına rağmen Saltuklu Beyliğinin başına geçmesi olmuştur. Bu durum, onun siyasi gücünü gösterdiği gibi Türk toplumunda kadının değerine ve konumuna da işaret etmektedir.
Otoriter ve başarılı bir yönetici olan Mama Hatun, Saltukluların sınırlarını genişletmeye çalışır. Bu süreçte Gürcülerle savaşırken diğer taraftan Haçlılarla mücadele eder. Yine Selahaddin Eyyubi’nin Ahlat’ın alınması ile vazifelendirdiği Meyyâfarikîn hâkimi Takiyeddin Ömer b. Şahin’in yardımına koşar. Erzurum ordusunun başında, “Selçuklu heybeti ile” Ahlat’a doğru yola çıkar. Ancak uzun süre devam eden kuşatma, Takiyeddin Ömer’in ölümü ile son bulur ve Eyyubiler geri çekilmek zorunda kalır.
Tüm devletlerde, yönetimlerde olduğu gibi Saltuklu Melikesi Mama Hatun da siyasi iç çekişmeler ve entrikalarla mücadele eder. Nitekim yeğenleriyle yaşadığı iktidar mücadelesi nedeniyle yönetiminin tehlikede olduğunu sezer. Suriye ve Mısır Eyyubi hükümdarı Melik Adil’e haber gönderir, güçlü ve meşhur biriyle evlenmek istediğini söyler. Nablus emiri Fâriseddin Meymun el-Kasrî’ye bir mektup gönderen Melik Adil, “Erzurum’a git, sahibesi Mama Hatun ile evlenip bu ülkeyi idare et. Zira o benden daha büyük bir emir ile evlenmek ister.” diyerek Mama Hatun’un yardım çağrısına cevap verir. Teklifi kabul eden Meymun el-Kasrî, evlenmek için gerekli hazırlıkları yaparken Mama Hatun’un tahttan uzaklaştırılıp hapsedildiğini, yerine yeğeni Alâeddin Melikşah’ın geçtiğini öğrenir. Saltuklu Melikesi Mama Hatun’un, yeğenleri tarafından esir edilmesi (1201) bir asrı aşkın süredir siyasi varlığını sürdürmeyi başaran Saltuklu Beyliğinin de yıkılışını getirir. 1202 senesinde Gürcistan seferine çıkan II. Rükneddin Süleyman Şah, Erzurum’u kuşatarak Saltuklu Beyliğine son verir.
Güçlü şahsiyetiyle, ehliyet, liyakat, irade ve siyasi kabiliyetleriyle tarihte iz bırakan Mama Hatun, on sene boyunca büyük bir başarı ve adaletle yönetir topraklarını. Siyasi ve askerî başarıları kadar Erzincan’ın Tercan (eski adı Mama Hatun) ilçesinde yaptırmış olduğu hayır ve hasenatlarla da anılır. Kervansaray, mescit, hamam bu eserlerden yalnızca bazılarıdır. Mama Hatun Külliyesi olarak da adlandırılan bu eserler, bir caminin çevresinde yer alan imaret, sebil, kümbet, türbe gibi yapılardan oluşur. Mama Hatun Külliyesi, Anadolu’da eşine rastlanmayan farklı plan ve mimarisiyle de dikkat çeker. Kümbetin üzerindeki kitabede yazıldığı üzere mimarı Ahlatlı Ebu’n-Nema bin Mufaddal’dır. Oldukça sağlam ve itina ile inşa edilen bu eserler, deprem kuşağında yer almasına rağmen günümüze kadar sağlam bir şekilde ulaşmıştır.
Evliya Çelebi, Seyahatname adlı eserinde Tercan’ın Müslüman bir köy olduğundan bahseder. Mama Hatun’un padişahlardan birinin “yıldız gibi temiz” kızı olduğunu ve türbesinin sürekli ziyaret edildiğine yer verir. Aradan yedi yıl geçer ve Evliya Çelebi’nin yolu yine Tercan’a düşer. Ancak köyün nüfusu yüz haneden iki yüz haneye çıkmıştır. “Bir hayır sahibi kadın” diye zikrettiği Mama Hatun’un tahsis ettiği vakfa ait gelir kaynaklarına el konulmuştur. Bu sebeple sahipsiz kalan imaretin harabe olmaya yüz tuttuğuna büyük bir üzüntüyle şahitlik eder.
Cesareti, dirayeti, gaziliği ve beyliği ile adını tarihe yazdıran Mama Hatun, Tercan’da banisi olduğu külliyede medfundur. (Gönül Bayram Kalkan, Orduların Başında Bir Saltuklu Melikesi: Mama Hatun, Ahbar, Atatürk Üniversitesi Yayınları, 2024:1, s.1-18)