Makale

Dinin ve din hizmetlerinin bütünleştirici rolü

Dinin ve din hizmetlerinin
bütünleştirici rolü

Ali Melek
Diyarbakır Müftüsü



Dinin birleştirici ve bütünleştirici rolü
Din, insanın yaratıcı, diğer insan ve varlıklarla münasebetlerini düzenleyen ve hayatına yön veren, onlarla ilgili davranışlarına esas olacak kurallar bütünüdür. İslam bilginleri dinin tarifini, Kur’an-ı Kerim’de yer alan açıklamalar ve İslam inançlarını göz önünde bulundurarak şöyle yapmışlardır: “Din, akıl sahibi insanları kendi tercihleriyle bizzat hayırlı olan fiillere götüren ilahî bir kanundur.” Din insanlık için vazgeçilmez bir ihtiyaçtır. İlk insanın aynı zamanda peygamber olduğu düşünüldüğünde, din ve onu öğretecek olan kişi ve kurumların din ile birlikte her zaman var olacağı muhakkaktır.

Diyanet İşleri Başkanlığı, ülkemizde, “İslam dininin inanç, ibadet ve ahlak esasları ile ilgili işleri yürütmek, din konusunda toplumu aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmek” görevini kanunlar kapsamında yürüten bir kamu kuruluşudur.

Din hizmetleri, anayasal bir kurum olan Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yürütülen hizmetlerdir. Bu hizmetler, günümüzde cami ile sınırlı bir alan olmayıp cami dışı hapishane, çocuk ıslahevleri, huzurevleri gibi benzeri kurumlarda her türlü teknik araç ve gereçlerden yararlanılarak tüm toplum kesimleri ile engelliler, kimsesiz çocuklar, kadınlar gibi hedef kitlelere sunulan hizmetlerdir.

Evreni ve içindekileri insan için yaratan yüce Rabbimiz, dünya ve ahiret mutluluğuna ulaşmamızı temin etmek üzere peygamberler ve onlarla birlikte ilahî mesajlar göndermiştir. Dine muhatap olan insan da zaten fıtratı gereği ilahî mesajların gayesi olan bu mutluluğu aramaktadır. Her insanın aradığı mutluluğa kavuşabilmesi için de huzurla yaşayabileceği bir toplumun varlığına ihtiyaç vardır. Toplumun huzur ve mutluluğu da bireylerin mutluluğuna bağlıdır. Kişi, karşılaştığı sıkıntılarını, içinde yaşadığı toplumun fertleri ile paylaşma ihtiyacını hisseder. Bu noktada dinin önemi ortaya çıkmaktadır. Din, emir ve ibadetleri ile insanların kaynaşma ve bir araya gelmelerine imkân tanımaktadır. İnananları bir araya getiren camiler, paylaşmayı öğreten zekât ve sadaka gibi ibadetler, büyükler ve yaşlılara saygı gibi ahlaki erdemler hep insanların kaynaşmasına katkı sağlamaktadır.

İnsan, karşı karşıya kaldığı birçok problemi, kişisel imkân ve gayretiyle her zaman aşması mümkün olamadığı gibi birçok ihtiyacını da tek başına gideremez. İşte bu noktada, birçok değişik mesleklerden ve farklı yetenek sahibi kimselerden oluşan birlikte yaşama ve dayanışma kültürünü özümsemiş bir toplumun varlığı büyük önem arz etmektedir.

Kur’an-ı Kerim, insanlar arasında düşünce ayrılıklarının ve farklılıkların bulunmasını, insanın yaratılış hikmetine ve özelliklerine bağlamakta ve iyi niyete dayalı olması ve makul çizgide kalması halinde bu ayrılıkların insanlar arasında rekabete, dolayısıyla toplumların ilerlemesine ve kalkınmasına yardımcı olacağını belirtmektedir.

İnsanlığın dünya ve ahiret mutluluğunu hedefleyen yüce dinimiz İslam’ın, üzerinde durduğu en önemli konulardan birisi, toplumsal birlik, beraberlik ve kardeşliktir. Yüce Allah birlik ve beraberliğin ihmal edilmemesini: “Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra parçalanıp ayrılığa düşenler gibi olmayın. İşte onlar için büyük bir azap vardır.” (Al-i İmran, 105) ayetiyle hatırlatmaktadır. Çünkü geçmişte peygamberlerin getirdikleri kitaplara ve apaçık delillere rağmen insanlar, anlamsız ve faydasız tartışmalar yüzünden asıl görevlerini unutmuşlar, içine düştükleri ayrılık, toplumların bölünmesine ve parçalanmasına sebep olmuştur.

İslam’da kardeşlik, inanç temeline oturtulduğu içindir ki, müminlerin arasını bozacak, ayrımlara ve kırgınlıklara götürebilecek her türlü etnik ve fiziki üstünlük şiddetle yerilmiş, buna karşın farklılıklara rağmen sevgi ile bir araya gelen kimseler ise övülmüş ve onlara Allah’ın rahmet edeceği bildirilmiştir. Kardeş olmak; sevinçte ve kederde beraber olmayı göze almak ve bunu her türlü eyleminde göstermektir ki, bunun sonucunda, sevgi, saygı, güven, merhamet, yardımlaşma ve dayanışma gibi huzur ortamının temel taşları olan değerler oluşmaktadır.

Din hizmetlerinin birleştirici ve bütünleştirici rolü
Toplumu din konusunda doğru bilgilerle aydınlatmak, toplumsal barış ve huzur, birlik, beraberlik ve kardeşlik bağlarını güçlendirmek, genelde Diyanet İşleri Başkanlığının, özelde ise il ve ilçe müftülüklerinin temel görevleri arasındadır.

Din hizmetlerinin sunumunda, asırlardır devam ede gelen amelî ve fikrî miras, ortak payda olarak temel alınmaktadır. Böylece halkımızı doğru bilgilerle, bidat ve hurafelerden uzaklaştırıp manevi ve ahlakî değerlere bağlılıklarını artırıcı, milli birlik ve dayanışmayı temin eden toplumsal barış ve huzurun korunması hedeflenmektedir.

Diyanet İşleri Başkanlığınca, cami içi ve cami dışında vaaz, irşat, konferans, seminer gibi çok yönlü dinî, kültürel ve sosyal etkinlikleri içeren din hizmetleri sunulmaktadır. Başkanlık, bu hizmetlerin sunumunda ve ibadet yerlerinin yönetiminde, ırk, mezhep, kültür ve cinsiyet ayrımı gözetmeksizin toplumun her kesimine eşit hizmet sunmayı özenle sürdürmektedir.

Yüce dinimiz İslam, inanç, ibadet ve ahlak alanında birliğe ve bütünlüğe büyük önem vermektedir. Bu nedenle; inançta Allah’ın birliği ilkesini, ibadette namaz ve hac gibi birlik, beraberlik ve kardeşliği sağlayacak amelî tedbirleri, ahlakta ise kin ve düşmanlık gibi olumsuz davranışları engelleyecek tedbirler almıştır. Zira fert olarak veya bölünmüş gruplar halinde yaşayanların dinlerini, milliyetlerini ve bekalarını korumaları kolay değildir.

Müftü, vaiz, imam-hatip, müezzin-kayyım gibi Başkanlığımız personelinin tamamı tarafından özveri ile yürütülen bu din hizmetleri, insanları bulundukları durum ile yargılayarak veya ayrıştırarak değil, bilakis sevgi ile kucaklayarak yerine getirilmektedir. Ayrıca bu hizmetler de ilahiyat fakültesi öğretim üyeleri, emekli müftü ve vaizlerin katkıları her geçen gün artmaktadır. Din hizmetlerini omuzlarına yüklenmiş olan din görevlileri, toplumun her kesimini sevgi ile birbirine yaklaştıran ve muhtemel olumsuzlukları da sevgi ve şefkat anlayışı ile kucaklayıcı bir yaklaşımla yerine getirmektedirler.

Sosyal ve toplumsal bütünlüğe katkıda bulunan faaliyet ve etkinliklerle gerek cami ve Kur’an kurslarında, gerekse toplumun her kesimini muhatap alarak yürütülmekte olan din hizmetleri, vatandaşlarımızın ihtiyaç ve beklentileri, eğitim ve kültür düzeyleri göz önünde bulundurularak sürdürülmektedir.

İnsanlar dünyaya geldikleri günden itibaren ölünceye kadar hayatın her aşamasında din görevlilerinin ve din hizmetlerinin özel öneme sahip bir yeri bulunmaktadır. Cemaatle namaz, bayramlaşma, hasta ziyareti, taziye vb. vesileler ile gerçekleştirilen din hizmetleri, küs ve dargın olanların barıştırılmasına, dost, akraba ve komşuların görüşerek ilişkilerinin geliştirilmesine ve böylece toplumsal birlikteliğin pekişmesine fırsat oluşturmaktadır. Bu manada bayram günlerinde, kan davaları gibi büyük düşmanlıkların ortadan kalkması için özel gayret sarf edilip barış törenlerin yapılması örnek olarak verilebilir.

Kur’an-ı Kerim ve dinî bilgilerin öğretimi ile camilerdeki minber ve mihrap, vaaz ve cami dersleri gibi görevler yanında dinî ve millî günlerde düzenlenen etkinliklerle beraber cezaevi ve sosyal hizmet kurumları gibi geniş bir alanda yürütülmekte olan din hizmetleri, dil, mezhep, eğitim, ekonomik durum gibi değişik farklılık ve çeşitlilikte olan kişilerin bir araya gelmesine ve ortak değerlerde buluşmaları sonucu toplumsal bütünleşme ve kardeşliğin pekişmesine katkı sağlamaktadır. Bu bağlamda; Diyarbakır İl Müftülüğünce Kutlu Doğum Haftalarında, esnaf ve sivil toplum kuruluşların desteği ile tarihî Ulu Cami’de geleneksel hale gelen kutlu doğum yemeğinde binlerce kişinin bir araya gelmesi, mahalle camilerinde tüm mahalle sakinlerinin kutlu doğum yemeğinde bir arada olmaları, vatandaşlarca birçok caminin yanında caddelerde kurulan stantlarda gün boyu tatlı, lokantalarda yemek ve kahvehanelerde çay ikram edilmesi, berberlerin ve şehir içi hatlarda çalışan bir kısım minibüslerin bir gün süre ile ücretsiz hizmetleri, esnafın indirimli ürün satışları, dershanelerin üniversite sınavına hazırlanan öğrencilere yönelik ücretsiz deneme sınavı yapmaları gibi etkinlikler, toplumsal dayanışmanın artmasına, kardeşlik ve sevgi bağlarının daha da güçlenmesine katkıda bulunan örnek etkinlikler olarak sayılabilir.

Ramazan, kurban, Kutlu Doğum Haftası, kandiller ve taziyeler gibi önemli zaman dilimlerinde vatandaşlarımızca sergilenen örnek davranışlar, aynı inanca ve değerlere sahip insanlarımızı dinî ve millî değerler etrafında bir araya getiren çok önemli sosyal içerikli etkinliklerdir. Ayrıca bu zaman dilimlerinde müftülüklerin resmî kurumlar ve sivil toplum kuruluşları ile de toplantılar düzenleyerek işbirliği yapması, hizmetlerin etkin ve yaygın olarak devamlılığını sağladığı gibi tüzel kişilikler arasında da tanışma, kaynaşma ve işbirliğine de zemin oluşturmaktadır.

İbadet mekânları olan cami ve eğitim mekânları olan Kur’an kurslarının, halkımız ve sivil toplum kuruluşlarınca inşa, onarım ve tefrişi, dinin ve din hizmetlerinin yardımlaşma, dayanışma ve birlikte hareket etmenin güzel sonuçlarıdır. Zira bu mekânlar, asrısaadetten başlayarak Müslümanların ibadet, ilim, istişare vb. konularda toplandıkları, yaşama, affetme, sevgi, hoşgörü vb. bilgi ve ahlaki erdemlere ulaştıkları ve birlikte yaşama kültürünü geliştirdikleri mekânlar olmayı sürdürmüştür.