Makale

GELİN KOÇU GETİRME

GELİN KOÇU
GETİRME
Ayşe Ünüvar

Koçumuzu aldık dünür evinin yolunu tuttuk

Davulun tokmağını pek kuvvetlice vurduk

Kız evi naz evidir dedik

Bayram soframızı muhabbetle kurduk

EEskidendi, eskimeyen zamanlardan, dağların dağlara kavuştuğu, insanın insanı anladığı, yürekçe konuşulduğu zamanlardan…

Düğün öncesi güzel geleneklerimizle aileler daha çok tanışır ve kaynaşırlar. Kız evi oğlan evinin, oğlan evi de kız evinin gelenek, görenek, örf âdetlerini tanır ve bilir. Böylece evlilik birliğine adım atılırken karşılıklı değer anlayışları benimsenir ve devam ettirilir. Nişanlılık dönemi Kurban Bayramı’na denk gelirse oğlan tarafı kız tarafına koç gönderir. Anadolu’muzun güzel âdetlerinden biri olan “gelin koçu getirme”, çeşitli yörelerde değişik versiyonları ile gelenek hâline gelmiştir. Öncelikle oğlan tarafının ekonomik gücü önemlidir. Herkes hâli vakti kadar muradını yerine getirmek ister. Erkek tarafı düğüne dair tüm gelenekleri eksiksiz biçimde yerine getirmeyi onur sayar. Oğlan everilirken anne ile babanın muradı çoktur ve gönüllerince, durumları yettikçe oğullarına tüm gelenek göreneklerin yerine getirildiği bir düğün yapmak isterler. İki taraf da üzerine düşeni yapınca düğün zamanına kadar yapılması gerekenler yerine getirilmiş olur. Onlardan biridir, gelin kıza kurban götürmek. Erkek tarafı arife gününden başlar hazırlığa, gösterişli iri boynuzlu bir koç alınır hayvan pazarından.

Bu koç en güzel şekilde süslenmeli, bezenmeli ve gelin gibi olmalıdır. Gelin koçu öncelikle tertemiz yıkanır, paklanır ve yünleri kuruduktan sonra süslenmeye başlanır. Üzerine al örtü örtülüp kenarlarına balonlar bağlanır. Boynuzlarına kokulu meyveler, kurdeleler takılıp boynuna Türk bayrağı asılır. Rengârenk gelin telleri ile koçun her yeri donatılır. Bacaklarına renkli tüller bağlanıp küçük çanlar takılır. Bazı yörelerde kız ile oğlanın baş harflerinin işlendiği peşkirler kurdele ile koçun yünlerine bağlanır. Oğlan evinin durumuna göre koçun alnına geline takılacak beşi bir yerde, cumhuriyet altını ya da çeyrek altın kırmızı kurdele ile bağlanır. Ya da bilezik, zincir, kolye… vb. takılar koçun boynuzlarına asılır. Koç, düğüne gider gibi süslenir. Bu, nişanlı kıza verilen değerin göstergesidir. Oğlan tarafı Kurban Bayramı için kıza koç göndermeyi muratları sayarken nişanlılarının bayramda giyeceği kıyafetler ile dünür tarafına bayramlık hediyeler göndermeyi de şeref sayarlar. Bazı hediyeler katlanıp koçun sırtına atılırken bazı hediyeler renkli kadife bohçalara koyulur. Nişanlı kıza takım elbise, ayakkabı, çanta, elbiselik kumaş; ailesine çorap, gömlek, kumaş… vb. hediyeler koyulur. Ayrıca bayramda gelen gidene ikram edilsin “Dünür tarafının bayram hediyesidir.” denilsin diyerek şeker, çikolata ve çerez küçük torbalara katılıp koçla beraber getirilir. Yine bazı yörelerde koçun alnına ve sırtına kına sürülüp “gelin koçu” hazır edilir.

Damat adayı ve birkaç yakın akrabası, koçu kız evine götürmek için yola düşer. Kız evi ile oğlan evi arası çok uzaksa koç bir araçla götürülür. Yakın ise davullu zurnalı kız evine yürünür. Çoluk çocuk, genç yaşlı merak edenler yol boyu koç götürme kalabalığına eşlik eder; çocuklar, balon ve şeker kaptıkları gibi bahşiş de alıp kız evine kadar coşkuya katılırlar. Kız evinin önüne varıldığında büyükler tarafından karşılanıp yol gösterilir. Öncelikle koç, emin bir yere bağlanıp su ve yem verildikten sonra oğlan tarafından gelenlere ikramlarda bulunulur. Koç götürme geleneği birçok yörede devam etmektedir. Kız evinde dualarla koç kesildikten sonra Kurban Bayramı’nın ikinci veya üçüncü günü oğlan evi ziyaret edilip koç etiyle beraber çeşitli hediyeler götürülür. Kız evi de yeni dünürlerine çorap, çamaşır, gömlek, tatlı vb. hediyeler götürüp bayram ziyaretinde bulunarak gönül alıp dünür evini onore eder. Koç götürme âdeti Anadolu’da gelenekselleşmesine rağmen günümüzde evlenecek çiftlerin gelir düzeylerine göre değişiklik göstermekte olup çoğu yörede artık uygulanmamaktadır.

Bir arife günü gelin kıza gidecek besili koçun pazarlığına şahit olmak düştü bu sefer de bahtımıza. “Alan satan hayrını görsün.” denildikten sonra yola düştü koç. Yıkandı paklandı, boynuzlarına karanfil saplanmış portakallar takıldı. Hoş koksun, nazar olmasın diye. Alnına kırmızı kurdeleyle sarı lira, boynuna da çan asıldı. Balonlarla donatılıp kulaklarına ve bacaklarına rengarenk tüller bağlandı. Sırtına Türk bayrağı örtülürken çocukların coşkusunu fark ettim; bir geleneğin binlerce yıl yaşaması adına çocuk kalplere nasıl yazıldığını anlamanın gururu doğdu içime. Dualarla yola düştü koç; çocukların ellerinde balon, ceplerinde şeker vardık kız evine. “Hayırlı olsun.” deyip gelin koçunu teslim ederken “Allah tamamına erdirsin, hayır getirdiniz hayır götürün” diyen büyüklerin sesleri kaldı arkamızda…