Makale

KUİPER KUŞAĞI

KUİPER KUŞAĞI

Muhammed Kâmil YAYKAN

O mesafeden bakıldığında Güneş o kadar küçük görünüyor ki onu gökyüzüne bir iğne başı tutarak tamamen gölgeleyebilirsiniz.

Mike Brown/Astronom

Haydi hep birlikte Güneş sistemimizdeki gezegenleri sayalım. Merkür, Venüs, Dünya, Mars, Jüpiter, Satürn, Uranüs, Neptün. Eksik oldu sanki, kulağımızı tırmaladı değil mi? Bir de Plüton olmalıydı listede, yer bulmalıydı kendine Güneş sisteminin dokuzuncu gezegeni diye. 18 Şubat 1830’da Amerikalı Astronom Clyde William Tombaugh tarafından keşfedilen Plüton, 2006 yılında Çekya’nın başkenti Prag’da yapılan Uluslararası Astronomi Birliği toplantısında gezegenlikten çıkarıldı ve “Cüce Gezegen” olarak tanımlanmaya başladı. Bun rağmen uzun yıllar boyunca dilimize pelesenk olduğundan mıdır yoksa uzaklığı ve keşfedilmemiş pek çok özellikle meraklarımızı cezbettiğinden midir bilinmez Plüton, gezegen sıralamasındaki yerini hep korumuştur.

Plüton ile ilgili birbirinden ilginç bilgileri bir başka yazıda anlatalım diyerek asıl konumuza gelelim. Bu ayki konumuz Plüton’un da içinde yer aldığı, Güneş sistemimizin dış sınırları olarak da tabir edebileceğimiz Kuiper Kuşağı.

Edgeworth-Kuiper Kuşağı olarak da adlandırılan Kuiper Kuşağı, bilim tarihi içinde henüz yeni diyebileceğimiz bir zaman diliminde keşfedildi. İrlandalı Astronom Kenneth Edgeworth tarafından 1943 yılında ortaya atılan “Neptün’ün ötesinde de dikkat çekici büyüklükte gök cisimlerinin olabileceği” tezi; Hollandalı meslektaşı Gerard Peter Kuiper tarafından 1951’de desteklenerek bilimsel bir gerçeklik olarak gün yüzüne çıktı. Takvimler 1992’yi gösterdiğinde ise Amerikalı astronomlar David Jewitt ve Jane Luu tarafından tam anlamıyla keşfedildi. 70 yıllık bilinirliğe sahip Kuiper Kuşağı, günümüzde uzaya dair en çok merak edilenler arasında kendine hâlâ ilk sıralarda yer buluyor ve her geçen gün dikkat çekici pek çok keşifle bilim insanlarını büyük bir heyecanla kendisini gözlemlemeye devam ettiriyor.

BİLİYOR

MUSUNUZ?

• Kuiper Kuşağı çok çok ama gerçekten çok uzakta. Şöyle ki bu kuşağın bize yakın hemen ön sıralarında yer alan bir başka cüce gezegen Eris’in Güneş etrafındaki bir turu tam olarak 580 yıl. Yani Eris’in Güneş’e olan uzaklığı bizimkinden 100 kat daha fazla.

• Kuiper Kuşağı, Güneş’ten çok uzakta olduğu nispette çok da soğuk, aynı zamanda. Dolayısıyla tamamen buzdan oluşmuş veya buzla kaplı milyonlarca gök cismi var bu kuşakta. Bu aslında uzay araştırmaları açısından çok kıymetli. Çünkü buzla kaplı kayalar Güneş sisteminin kalıntıları ve Büyük Patlama Big Bang’in parçacıklarını ihtiva ediyor olabilir. Bu da kâinatın ilk anlarına dair pek çok bilginin keşfedilebileceği anlamına geliyor, bilim insanları arasında.

• Güneş sistemimizin bu merak uyandıran dış sınırlarını keşfetmek için NASA tarafından yürütülen bir de araştırma programı var. “Yeni Ufuklar” olarak tercüme edebileceğimiz New Horizons projesi, başta Kuiper Kuşağı’nın daha da derinlemesine incelenmesi ve pek çok yeni keşif için 2006 yılında fırlatılan insansız bir uzay aracı ile başladı. New Horizons isimli bu araç, 2015’te Plüton’a ulaşmış ve o meşhur “Plüton’un Kalbi” isimli fotoğrafı Dünya’ya göndermiştir.