Makale

NESLİN MUHAFAZASINDA NESEBİN ÖNEMİ

NESLİN MUHAFAZASINDA NESEBİN ÖNEMİ
Arş. Gör. Ayşe SAĞLAM
Amasya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi

“Sakın babalarınızdan yüz çevirip uzaklaşmayın! Kim babasından yüz çevirirse (bu davranış) nankörlüktür”

(Buhârî, Ferâiz, 29)

İslam dini neslin muhafazasına büyük önem vermiştir. Öyle ki onu dinin korunmasını hedeflediği beş temel esastan biri saymış, bu itibarla nesebin hakikate uygun olarak tespit ve tescil edilmesini emretmiştir. Meselenin hayati önemine binaen nesebin karışmasına sebep olacak nedenlerden biri sayılan nesebin öz babadan başkasına ilhak edilmesi yasaklanmıştır.

Hz. Peygamber (s.a.s.) bir hadisinde ümmetini bu hususta “Kim bile bile babasından başkasına soy isnadında bulunursa ona cennet haram olur.” (Buhârî, Ferâiz, 29) şeklinde uyarmış; yine bir başka hadisinde “Sakın babalarınızdan yüz çevirip uzaklaşmayın! Kim babasından yüz çevirirse (bu davranış) nankörlüktür” (Buhârî, Ferâiz, 29) buyurmuştur. Meselenin önemine binaen ağır tehditler içeren bu hadislerden ilk hadisteki cennetin haramlığı meselesi sonsuz azabın hak edilişi anlamında olmayıp tövbe ederse kişinin günahının bağışlanabileceği bilinmelidir. İkinci hadiste ise “babalarından yüz çeviren” kimselerin bu davranışı nankörlük (küfür) ile nitelenmiştir. Yine bu kavram da ebedî olarak cehennemde kalmayı gerektiren küfür anlamında olmayıp Allah’ın nimetlerine karşı nankörlük anlamına gelmektedir. Zira Yüce Allah insanoğluna bir aile ve soy bağı yaratmakla bu olguların içinde saklı pek çok nimetler bahşetmiştir.

Nesep, sosyal hayatın huzurlu bir şekilde sürdürülebilmesinin şartıdır. Nitekim toplumların intizam içinde devamlılığını sağlayan en temel unsur nesebin doğru bir şekilde belirlenmesi ve korunmasıdır. Neslin sağlıklı bir şekilde devamlılığı, bireyler arasında yardımlaşma ve dayanışma duygularının kökleşmesi, güçlü medeniyetleri var eden aile toplumlarının oluşturulabilmesi nesebin sabit olmasıyla mümkün olmaktadır. İşte bu nedenledir ki temiz toplumları oluşturan aile birliğinin teminatı neseptir ve bu, Allah (c.c.) tarafından insanlığa bir rahmettir. Bu vasıf insanoğlunu diğer tüm canlılardan ayıran ve üstün kılınmış olmasına matuf olarak tekrim edilmiş bir vasıftır. Bu itibarla nesebin muhafazasına büyük önem verilmiş, bunu inkâra kalkışanlar en ağır ifadelerle tehdit edilmiştir. Yüce Allah (c.c.) nesebin muhafazasına yönelik olarak nikâh akdini helal kılarken nesebi ifsat edecek her türlü ameli haram kılmıştır.

Bir hadiste “İftiraların en büyüğü kişinin babasından başkasına nesep iddiasında bulunması, görmediği rüyayı gördüğünü iddia etmesi, Allah Resulü’nün söylemediği bir sözü ona nispet etmesidir” (Buhârî, Menâkıb, 5) buyrulmaktadır. Nesebin babadan gayrısına ilhak edilmesi iftiraların en büyüklerinden sayılmıştır. Çünkü kendisini başkasına nispet eden kimse babasının zürriyetinden meydana gelmediğini iddia etmiş ve bu suretle Allah’ın kudretine iftira etmiş olmaktadır. Yine bir başka hadiste “Kendisinin babasından başka birine ait olduğunu iddia eden, cehennemdeki yerini hazırlasın.” (Buhârî, Menâkıb, 5) buyrulmaktadır. Burada da ehemmiyetinden doğan sorumluluğa dikkat çekilmiş ve cezasının büyüklüğüne işaret edilerek tahzir edilmek istenmiştir.

Hz. Peygamber’den (s.a.s.) değişik lafızlarla gelen hadislerde şiddetli üslubun varlığı meselenin hayati derecede önem taşıdığına işaret etmektedir. Nitekim nesebin doğru bir şekilde ispatının olmadığı durumlarda olumsuz pek çok meselenin ortaya çıkması kaçınılmaz olmaktadır. Soyların birbirine karışması, evlilikte birbirlerine haram olanların helal, helal olanların ise harama dönüşmesi gibi sonuçlar bunlardan bazılarıdır. Ayrıca kişinin kendisini babasından başkasına nispet etmesi her şeyden önce nesebe ta’n etmek ve kendi geçmişine hakaret etmesi anlamına gelmektedir. Aynı zamanda nesebin tespitinden doğan hukuki haklar gereği varis olanın mirastan mahrum olup, varis olmayanın ise mirasa sahip olması gibi durumlar ortaya çıkmaktadır.

Yüce Allah (c.c.) Kur’an-ı Kerim’de “Onları babalarına nispet ederek çağırın. Bu Allah katında daha (doğru ve) adaletlidir” (Ahzâb, 33/5) buyurmaktadır. Söz konusu ayette de geçtiği üzere çocukların öz babalarına nispet edilmeleri emredilmektedir. İslam hukukunda nesebin karışmasına yol açacak, nesebin öz babadan başkasına ilhakı kat’î suretle yasaklanmıştır.

Evlatlara yapılan bu uyarılar yanında ebeveynlere de uyarılar bulunmaktadır. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.s.) “Kim göz göre göre çocuğunu(n kendisine ait olduğunu) inkâr ederse (kıyamet günü) Allah da onu rahmetinden uzaklaştırır ve gelmiş geçmiş herkesin önünde rezil eder.” (Ebû Davûd, Talâk, 28-29) buyurmuştur. O (s.a.s.) bu hadisinde, evladını bile bile inkar eden kimseyi bu davranışından ötürü kıyamet gününde karşılaşacağı tablo ile, Allah’ın onu rahmetinden uzak tutması ve tüm insanlık önünde rezil etmekle tehdit etmiştir. Bu emir genel manada nesep bağını koruyup aile ve akrabalık ilişkilerini sağlam tutmaya yönelik olarak farklı şekillerde dile getirilmiştir. Nesebin hukukî sonuçlar meydana getirmesi ancak çocukların öz babalarına nispetiyle mümkün görülmüştür. Kimlik tayininde babaya nispet esas alınmış olup çocukların öz babalarından başkasına nispet edilmesi yasaklanmıştır. Hz. Peygamber’den (s.a.s) farklı lafızlarla gelen hadislerde bu şekilde ağır tehditler içermesi konunun ehemmiyetine binaendir. Nitekim meydana gelecek olan maddi manevi ifsadın önü kapatılmak istenmiştir. Allah-u Teâlâ Müslümanlardan her türlü haklarının güvence altına alındığı temiz bir toplum var etmek istemiştir. Bu bağlamda Resul’ün (s.a.s.) nesebin tespitine yönelik olarak yaptığı emir ve uyarılar bu istikamette olmuştur.