Makale

DİYANETE SORALIM

DİYANETE SORALIM

Oruç tutmakla yükümlü olmanın şartları nedir?

İslam’a göre, bireyin sorumlu olmasının temel şartları Müslüman, akıllı ve ergenlik çağına ulaşmış olmaktır. Dolayısıyla bu şartlar, oruç ibadeti ile sorumlu olmanın da şartlarıdır. Buna göre, bir kimsenin ramazan ayında oruç tutmasının farz olması için öncelikle Müslüman ve akil-baliğ olması gerekir. (Kâsânî, Bedâî’, II, 87.) İbadetlerle yükümlü olma şartlarını taşıdığı hâlde bazı özel durumlardaki kimselere oruç tutmama ruhsatı verilmiştir. İbadetlerle yükümlü olmamakla birlikte ergenlik yaşına gelmeyen çocukların alıştırılmak ve ısındırılmak maksadıyla namaz kılmaları ve oruç tutmaları teşvik edilir. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.s.), yedi yaşından on yaşına kadarki sürede çocuğun namaza alıştırılmasını önermiştir. (Ebu Davud, Salât, 26.)

Diş kanaması ve diş yarasından çıkan kanın tükürük ile yutulması orucu bozar mı?

Diş kanaması orucu bozmaz. Ancak çıkan kan, karıştığı tükürüğe eşit veya daha fazla olursa yutulması hâlinde oruç bozulur ve kaza edilmesi gerekir. Daha az miktarda olan kan ise dikkate alınmaz. (Haddâd, el-Cevhera, I, 173.)

Oruçlu bir kimsenin guslederken ağza ve burna su vermesinin ölçüsü nedir?

Guslederken ağza ve burna su vermek farzdır. Ağza verilen suyu boğaza kadar ulaştırıp çalkalamak ve burna verilen suyu da iyice çekmek sünnettir. Bu hüküm oruçlu olmayan kimseler içindir. Oruçlu olanların, boğaza veya genze su kaçma ihtimali olduğu için böyle yapmaları uygun olmaz. Onlar gusülde ağza ve burna su verirken mübalağa etmeyip abdestte yaptıkları gibi yaparlar. (İbn Âbidîn, Reddü’l-Muhtâr, I, 237, 291.)

Oruca başlamak için hilalin çıplak gözle görülmesi şart mıdır?

Kamerî aylar, adından anlaşıldığı gibi başlangıcı ve bitişi ayın hareketlerine göre belirlenen aylardır. Ramazan orucu, ramazan ayında tutulduğundan ve ramazan ayı da ay takvimine göre her sene değiştiğinden oruca başlayabilmek için öncelikle ramazan ayının başladığını tespit etmek gerekmektedir. Hz. Peygamber (s.a.s.), “Hilali (ramazan hilalini) görünce oruca başlayınız ve hilali (şevval hilalini) görünce bayram ediniz. Hava bulutlu olursa içinde bulunduğunuz ayı otuza tamamlayınız.” (Buhari, Savm, 5, 11; Müslim, Sıyâm, 3-4, 7-9.) buyurmuştur. Bu hadis ilk bakışta hilali çıplak gözle görmedikçe oruca başlanmayacağı ve bayram edilmeyeceği fikrini uyandırmaktadır. Konu ile ilgili diğer rivayetler değerlendirildiğinde, bu hadislerin amacının günün şartları içinde en uygun uygulamanın öğretilmesi olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim bir rivayette Hz. Peygamber (s.a.s.), “Biz ümmi bir toplumuz; hesap ve okuma yazma bilmeyiz. Şunu biliriz ki ay, ya 29 ya 30 gündür.” (Buhari, Savm, 13; Müslim, Sıyâm, 15; Ebu Davud, Savm, 4.) buyurarak, kamerî ay başlarının belirlenmesinde hesap yöntemine de başvurulabileceğine işaret etmiş olmaktadır. Çıplak gözle görülsün ya da görülemesin, ay mutat hareketlerine devam etmektedir. Kur’an-ı Kerim’de güneş ve ayın bir hesaba göre hareket ettiği (Rahman, 55/5.), bunların, diğer fonksiyonlarının yanında aynı zamanda birer hesap ölçüsü kılındığı (Enam, 6/96.), yılların sayısını ve hesabı bilmemiz için aya menziller tayin edildiği (Yunus, 10/5.), gökler ve yer yaratıldığı zaman on iki ay meydana gelecek şekilde bir nizam konduğu (Tevbe, 9/36.), ayın yeryüzünden hilal şeklinde başlayıp kademe kademe farklı şekillerde görülmesinin insanlar ve hac için vakit ölçüleri olduğu (Bakara, 2/189.) ifade edilmektedir. Buna göre Hz. Peygamber (s.a.s.), kamerî ay başlarının belirlenmesi konusunda çıplak gözle görmeyi başvurulacak yegâne yöntem olduğu için değil, belki o günkü şartlar içinde en sağlıklı sonuç veren yöntem olduğu için öngörmüştür. Hilali gözlemlemenin amacı ramazan ayının girip girmediğini belirlemektir. Bu sebeple, hilali çıplak gözle görme dışında, bizi bu amaca ulaştıracak başka yöntemlerden yararlanmak da mümkündür. Bugün, insanoğlunun ulaştığı teknolojik gelişmişlik, ayın hareketleri konusunda en ince ayrıntıyı bile izleme imkânı sunmaktadır. Artık ince astronomik hesaplar yoluyla, gelecek birkaç yıllık namaz vakitlerini gösteren takvimleri hazırlama imkânı bile doğmuştur. Dolayısıyla kamerî ayların başlangıçlarını hesap yöntemiyle belirlemek meşrudur.

Ramazanda oruçluyken yolculuğa çıkan kimse, yolculuk sebebi ile orucunu bozarsa ne gerekir?

Ramazanda sefer mesafesi (en az 90 km.) bir yere gitmek için yola çıkacak olan kimse, geceden oruca niyet etmeyebilir. Fakat niyet ettikten sonra gündüzün yolculuğa çıksa bu yolculuk esnasında meşru başka bir mazereti bulunmazsa orucunu bozmamalıdır. Başlanan bir ibadetin mazeret yoksa tamamlanması gerekir. Sefer bir mazeret olduğu için eğer orucunu seferliği başladıktan sonra bozarsa kendisine kefaret gerekmez, sadece kaza gerekir. (İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, III, 402-405.) Hz. Peygamber’in (s.a.s.) Mekke’nin fethi için sefere çıktığında oruçlu iken Kadîd denilen yere varınca orucunu bozması (Buhari, Savm, 34; Müslim, Sıyâm, 88.) savaş şartlarının gereği olarak değerlendirilebilir.