Makale

TAKDİM

TAKDİM

Peygamberler ve dinler tarihinin en köklü ibadeti olan namaz, İslam’ın da beş temel esasından biridir. Namaz, insanın Cenab-ı Allah’a sevgi, huşu ve hürmetle yönelmesidir. Kulluğun remzi, huzurun kapısıdır. Dünya ve içindekilerin yorucu, çeldirici, gaflete düşürücü taarruzu karşısında insanın kulluk limanına sığınması, ruhunu arındırması, mabuduna gönülden icabet etmesidir. İnsanın Yaratıcısı ile bağı namazla pekişir. Bu bağ zayıfladığında bireyden cemiyete doğru çözülme, yozlaşma başlar. Müslümanlar namazla günde beş vakit Allah Teâlâ’nın huzuruna çıkarak yaşadıkları hayatın faniliğini ve varlığın gerçek sahibini hatırlarlar.

Ezanın yüce davetiyle namaza duran mümin, teslimiyetini âlemlerin Rabbine arz eder. Kıyamla, kıraatle, rükû ve secdeyle farklı bir boyuta geçer. O an, müminin Allah’a (c.c.) en yakın olduğu andır. Kur’an-ı Kerim’de namazın dosdoğru kılınması emredilir. Ancak böyle kılınan namazın insanı hayâsızlıktan, kötülükten alıkoyacağı buyurulur. (Ankebut, 29/45.) Demek ki namaz dikkatli kılınmalı, bedenle birlikte kalbin de kıbleye yönelmesi sağlanmalıdır. Ancak o zaman bir şükür ve minnettarlık ifadesi olan namaz, mümine yaraşır biçimde eda edilmiş olacaktır.

Namaz kulun üstün ahlakının da göstergesidir. Namaz kılan, günde beş vakit Rabbinin huzuruna çıkan kişi iyi ebeveyn, iyi evlat, iyi öğrenci, iyi memur, iyi yönetici, belki de bütün bunları kapsayan bir ifadeyle iyi insan olmaya yönelik önemli bir adım atmış olur. Namaz insanı şiddetten, aşırılıktan, taşkın davranışlardan, bencillikten ve kötülükten korur. Kişi, güçlenen maneviyatı sayesinde dünya imtihanlarının üstesinden daha kolay gelebilir. Kur’an’da Cenab-ı Allah, Hz. Peygamber’in şahsında bütün müminlere şöyle hitap eder: “Ailene namazı emret ve kendin de ona devam et. Senden rızık istemiyoruz. Sana da biz rızık veriyoruz. Güzel sonuç Allah’a karşı gelmekten sakınanlarındır.” (Taha, 20/132.) Bu sorumluluk gereği Allah Resulü’nün her sabah kızı Hz. Fatıma’nın kapısına uğrayıp ev halkını namaza davet ettiğini biliyoruz. (Tirmizi, Tefsiru’l-Kur’an, 33.)

Diyanet Dergisi olarak yılın son sayısında bu önemli ibadeti dosya konusu olarak sayfalarımıza taşıdık. Dr. Kenan Oral, “Namazla Şuur Kazanır Kul”; Prof. Dr. Adem Efe, “Namazın Deruni Anlamı”; Doç Dr. Esma Sayın, “Namazın Karakter Gelişimi Üzerine Etkisi”; Tuğba Kişmir, “O’nu Anmak” yazılarıyla dosyamıza katkıda bulundular. Bu ayki söyleşi konuğumuz Prof. Dr. Kemal Sandıkçı hocamız.

Bu vesileyle Cenab-ı Hakk, bizleri ve nesillerimizi ayeti kerimede emrettiği üzere namazlarını “dosdoğru” kılanlardan eylesin.

Bir sonraki sayıda görüşmek üzere.

İyi okumalar.

Doç. Dr. Fatih KURT