Makale

DİYANETE SORALIM

DİYANETE SORALIM

Namazda okunması farz olan kıraati, dudakları kıpırdatmadan, sadece zihinden geçirmekle namaz sahih olur mu?

Konuşma yetisine sahip kişinin namazda Fatiha ve diğer sureleri, dili ve dudağı kıpırdatmaksızın ve ses çıkartmaksızın zihinden geçirmesi okuma (kıraat) sayılmaz. Böyle yapmakla namazın rüknü olan kıraat yerine getirilmiş olmaz. Kişinin kendi duyabileceği bir sesle, fısıldar gibi harfleri yerlerinden çıkartarak ve eğer yanında başkaları varsa onları rahatsız etmeyecek bir şekilde okuması gerekir. (Merğînânî, el-Hidâye, I, 352-353.)

Namaz ibadeti
Hz. Peygamber’den (s.a.s.) önce de var mıydı?

Kur’an’da Hz. Muhammed’den (s.a.s.) önceki peygamberlerin de namaz ibadetiyle mükellef kılındıkları belirtilmektedir. (Bakara, 2/83; Yunus, 10/87; Hud, 11/87; İbrahim, 14/37, 40; Meryem, 19/30-31, 54-55; Taha, 20/14; Enbiya, 21/72-73; Lokman, 31/17.) Ayet-i kerimelerden, namaz ibadetinin sadece Hz. Muhammed (s.a.s.) ümmetine has olmayıp önceki ümmetlerde de var olduğu anlaşılmaktadır. Yine aynı şekilde, önceki ümmetlerin namazlarında da kıyam, rükû ve secde gibi temel rükûnların var olduğu bildirilmekle birlikte, namazın kılınışına dair detaylı açıklamalar mevcut değildir.

Kazaya kalan namaz, yeni vakit girdiğinde, o vaktin namazından önce kılınabilir mi?

Namazı kazaya kalan kişinin daha önce kazaya bıraktığı namazlar varsa ve bunların sayısı altıyı bulmamışsa yani kişi sahib-i tertip ise bu kimse önce kazaya kalan namazını, sonra da o vaktin farzını kılmalıdır. Kazaya kalan namazları altı vakit veya daha fazla ise yani kişi sahib-i tertip değil ise kaza namazını kerahet vakitleri dışında dilediği zaman kılabilir. (Haddâd, el-Cevhera, I,80; Mevsılî, el-İhtiyâr, I, 221-223.)

Secdede burnun yere değmesinin hükmü nedir? Burun yere değmeden kılınan namaz geçerli midir?

Namazın rükünlerinden biri de secdeye varmaktır. Namazda rükûdan sonra ayaklar, dizler ve ellerle beraber alnı yere koymaya secde denir. Her rekâtta iki secde etmek farzdır. Secdede alın ve burun birlikte yere konmalıdır. (Merğînânî, el-Hidâye, I, 328,329; İbn Kudâme, el-Muğnî, II, 193-196; Mehmed Zihni, Ni‘met-i İslam, s. 254-255.) Zira Resulüllah (s.a.s.), namazda secdeye vardığında alnını ve burnunu yere koyar, kollarını yanlarına yapıştırmaz, ellerini de omuz hizasına gelecek şekilde koyardı. (Tirmizi, Salât, 89.) Buna göre özürsüz olarak secdede alnın yere konulup da burnun konulmaması mekruhtur. Bununla birlikte namaz geçerlidir. Alın yere konulmazsa namaz geçersizdir.

İlk iki rekâtta okunan ayetlerin veya surelerin sonraki rekâtlarda tekrarlanmasının hükmü nedir?

Dört rekâtlı sünnet namazlarda her iki rekât müstakil kabul edildiğinden (İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, II, 456.) 1. ve 2. rekâtta okunan zamm-ı sureleri 3. ve 4. rekâtta da okumak, namaza bir zarar vermez. Ancak bilenlerin başka ayet/sure okuması daha doğru olur.

Yatsı namazı ne zamana kadar kılınabilir?

Yatsı namazının vakti, akşam namazının vakti çıktıktan sonra başlar, imsak vaktine (tan yerinin ağarmaya başlamasına) kadar devam eder. (Tahâvî, Şerhu me‘âni’l-âsâr, I, 159; Kâsânî, Bedâî’, I, 124; Merğînânî, el-Hidâye, I, 258; Zeylaî, Tebyîn, I, 81.) Yatsı namazı bu süre içinde herhangi bir vakitte kılınabilir. Bununla birlikte bazı âlimler, bütün farz namazlarda olduğu gibi yatsı namazını da vaktinin ilk diliminde kılmanın Hz. Peygamber’in (s.a.s.) tavsiyesi gereğince daha faziletli olduğunu söylemişlerdir. Buna karşılık yine bazı rivayetlere dayanarak yatsı namazını gecenin biraz ilerleyen diliminde kılmanın daha uygun olduğunu söyleyen âlimler de vardır. (İbn Kudâme, el-Muğnî, II, 28.) Şâfiî mezhebine göre yatsı namazının vakti batı ufkundaki kızıllığın kaybolmasıyla başlar, tan yerinin ağarmasına kadar devam eder. Ancak bu mezhebe göre yatsı namazının vakti kendi içinde faziletli, ihtiyari, cevaz ve özür olmak üzere dörde ayrılır. Faziletli olan, vaktin başında kılınmasıdır. İhtiyari vakit, gecenin ilk üçte bir vaktidir. Bundan sonra fecre kadarki vakit ise cevaz vaktidir. Bu vakitte yatsı namazını kılmak caiz ise de mekruhtur. Özür vakti ise yatsının cem-i takdim ile kılınacağı akşam namazı vaktidir. (Nevevî, el-Mecmû’, III, 31.)