Makale

“DÜNYANIN GÜNEŞE DÖNÜK EN GÜZEL YÜZÜ” SEMERKANT

“DÜNYANIN GÜNEŞE DÖNÜK EN GÜZEL YÜZÜ” SEMERKANT

Cüneyt Durhan

“Ve şimdi, bakışlarını Semerkant üzerinde gezdir! O, yeryüzünün kraliçesi değil mi? Tüm kentlerin kaderini ellerinde tutmuyor mu?”

Edgar Allan Poe

Semerkant, gezilecek yerler bakımından Özbekistan’ın en güzel ve en büyük tarihî şehirlerinden biri. Milattan önce 535 yılında Pers Hükümdarı Büyük Cyrus tarafından ileri bir karakol olarak kurulan Semerkant, Persler döneminde Orta Asya’nın, hatta dünyanın en büyük şehirlerinden biri kabul ediliyor. Hatta kuruluş tarihi açısından dünyanın en eski şehirlerinden birisi olma özelliğini de taşıyor. Semerkant eski Farsça’da “taş kent” anlamına gelmekte olup eski Türkçe’de “temiz kent” anlamına gelen Semizkend olarak adlandırılmış. Tarihî ipek yolu üzerinde yer alan kent; muhteşem sarayları, turkuaz kubbeli camileri, medreseleri, hanları, şehir yapısı ve mimarisiyle dikkat çekiyor.

Semerkant günümüzde Timur Han döneminden kalma birçok tarihî yapıya ev sahipliği yapıyor. Öyle ki beni mest eden başlıca noktalar kesinlikle Amir Timur ve Ulubey tarafından yaptırılan tarihî yapılardır. 2001 yılında Unesco Miras Listesine alınan şehir, bugün Orta Asya’da görülecek en güzel şehirlerin başında geliyor. Yıllardır Orta Asya’yı gezen bir gezgin olarak en etkilendiğim şehirler arasında en başta yer alıyor. Semerkant, Orta Asya mimarisini yansıtan en güzel şehirlerden. Günümüze ulaşan tarihî yapılar daha çok Timur ve torunlarının izi görülüyor. Moğol hanlarının mücadelesi yüzünden sıkıntılı bir dönem yaşayan Semerkant Timur döneminde en parlak dönemlerinden birini yaşıyor. Timur Semerkant’ı başşehir yaptıktan sonra çeşitli bölgelerden âlim ve sanatkârları burada topluyor. Semerkant, sadece tarihî izleri taşımakta olmayıp birçok kültürel geleneği de yaşatıyor. İpek dokuması, çinicilik, oymacılık, ahşap sanatı ve bakır işlemesi gibi geleneksel sanatlarımıza ev sahipliği yapıyor.

Şehir, etkileyici güzelliği ve tarihi ile edebiyatta da kendisine yer bulur. Ünlü yazar Amin Maalouf’un Semerkant romanı, Ömer Hayyam’ın Rubaiyat’ı şehir ve çevresinde geçen öykülerden oluşur. Maalouf, bu güzel şehir için “Semerkant, dünyanın güneşe dönük en güzel yüzü.” demiştir.

NASIL GİDERİM?

Öncelikle şunu söylemek isterim ki Özbekistan ülkemizden gelen ziyaretçilerden vize istemiyor. 90 güne kadar vizesiz kalabilirsiniz. Şehirde ulaşım çok rahat olup birçok yere yürüyerek gidebilirsiniz. Buhara’dan ve Taşkent’ten Semerkant’a karayoluyla dört saatte ulaşabilirsiniz.

Bu şehirler arasına dolmuş taksilerle rahatlıkla ulaşım sağlanabilir. Ayrıca önceden bilet alırsanız tren yolculuğu, hem konforlu hem de daha hızlı olabilir. Ülke içinde diğer şehirler arasında havayollarını kullanmak isterseniz şehirde havalimanı mevcut. Gezilecek tüm yerler Registan bölgesinde ve çevresinde, bu yüzden araç kullanmanıza gerek yok. Ama İmam Buhari Türbesi şehir dışında olduğu için bir taksi ile önceden pazarlık etmekte fayda var.

Konaklama konusunda birçok farklı seçeneği değerlendirebilirsiniz. İyi bir otelde konaklamak isterseniz oda fiyatları 25 $ ile 40 $ arasında değişiyor. Ayrıca şehirde hostelde (pansiyon) de kalabilirsiniz. Turizme kapılarını yeni yeni açsalar da gelişmekte olduğunu söyleyebilirim.

Şehirde genelde Özbekçe ve Rusça konuşuluyor. Özbekistan’ın para birimi Özbek Som’u. 1 $ yaklaşık 8.250 Som. Döviz işlemleri sadece bankalarda yapılabiliyor, bu nedenle ihtiyacınızı karşılayacak miktarda bozdurmanız gerekiyor.

GÖRMEDEN GEÇME

Registan Meydanı: Şehrin kalbi Registan bölgesidir. Registan “kumlu kent” anlamına geliyor. Ortaçağ’da bazı hükümdarlar tarafından kurulan ve dünyada benzeri bulunmayan Registan Külliyesi, “Orta Asya’nın incisi” olarak adlandırılıyor.

Registan, çeşitli dönemlerde hükümdar fermanlarının okunduğu, idam cezalarının uygulandığı, çeşitli törenlerin sahnelendiği bir yer. Bunun dışında ise içerisindeki üç medrese ile döneminin en meşhur bilim merkezi olarak tarihteki yerini almış. Registan meydanı, şehrin en önemli idari ve akademik merkezi olup turistlerin de uğrak noktası. Aynı zamanda şehirde yapılan önemli etkinlik ve organizasyonlar burada düzenleniyor. Özellikle geceleri bu üç medresede yapılan ışık gösterileri nefes kesici.

Uluğ Bey Medresesi: Orta Asya’nın en önemli eğitim kurumlarından birisi olan Uluğ Bey Medresesi, Registan meydanında yer alıyor. Medresenin, giriş kapısı üzerindeki kitabeden, Uluğ Bey Gürgân tarafından yaptırıldığı anlaşılıyor. Bu medrese, başka medreseler de yaptıran Uluğ Bey’in en muhteşem eseri olarak biliniyor. Külliyedeki diğer iki medrese ise Şîrdâr ve Tillâkârî medreseleri.

Bibi Hanım Cami: Yapımının 15 bin kişi tarafından gerçekleştirildiği söylenen caminin inşaatıyla Timur Han bizzat ilgilenmiş. Devasa ölçülere sahip cami, devletin gücü, büyüklüğü ve ihtişamı kadar kendi şahsi gücünü de sembolize ediyor. Adını ise Timur’un eşi, Çağatay Hanı Kazan Halîl Han’ın kızı Saray Melik Hanım’ın halk arasındaki lakabından aldığı söyleniyor. Cami, günümüzde ibadete açık değil, sadece müze olarak kullanılıyor.

Gûr-ı Emîr: Şehrin görülecek en önemli yerlerinden birisi de Gûr-ı Emîr Medresesi yani Timur Han’ın mezarı bulunan tarihî yapıdır. Yapı aslında hankah, medrese ve değişik mimari kısımlardan oluşan bir külliye şeklinde kurulmuş, türbe özelliğini inşaatın sonlarına doğru gelişen olaylar neticesinde kazanmış. Külliye, Timur’un buraya defnedilmesinden sonra Gûr-ı Emîr adıyla anılmış. Zamanla aile kabristanı olarak kullanılmaya başlanmış, hanedanın en önemli hükümdarlarından ikisi ve şehzadeler buraya defnedilmiş.

Şah-ı Zinde: İslam dinini yaymak üzere bölgeye gelerek burada şehit olan Hz. Peygamber’in amca oğlu Kusem b. Abbas için yapılan kabir zamanla önemli bir ziyaretgâh hâlini almış, etrafında türbeler, mezarlıklar gibi birçok yapı inşa edilmiş. Kusem b. Abbas’ın kabri “Şâh-ı Zinde” (yaşayan sultan) diye anılmış. 1220’de Moğol istilasında mezarlıktaki türbeler temellerine kadar yıkılmış, tadil ve tamirler günümüze kadar sürmüş.

Uluğ Bey Rasathanesi: Semerkant’a yaklaşık 3 kilometre uzaklıkta yer alan rasathane mutlaka görülmesi gereken mekânlardan biri. Bu rasathane 1428 yılında yapılmış.

İmam Buhari Türbesi: Vaktiniz varsa şehrin biraz dışarısında bulunan ve İslam dünyası için önemli bir şahsiyet olan İmam Buhari Türbesi’ni de ziyaret edebilirsiniz.

Huzur ve maneviyat iliklerinize kadar işleyecektir.

YEMEDEN DÖNME

Semerkant’ta ne yenir dediğimizde ilk akla gelen nefis Özbek lezzetleridir. Bunların başında da Özbek pilavı ve Özbek mantısı gelir. Özbek mantısı aslında tüm Orta Asya mantısıyla benzerlik gösterir. Büyük ve şişkin hamur içerisinde bolca etin su ile pişirilmesiyle oluşuyor. Nefis bir lezzet olduğunu belirtmeliyim. Şaşlık, farş, çiçvara ve mastava çorbası, Uygur lagmanı, beşparmak ve narın deneyebileceğiniz güzel lezzetlerinden. Ayrıca nan yani ekmek Özbekistan’ın başlıca gıda ürünlerinden. Özbek mutfağının temeli hamur işi ve pirinç olunca hâliyle yemekler hem yağlı hem de kalorili oluyor. Özbek mutfağı, damak tadımıza uygun ve helal ürün hassasiyeti gözetiliyor. Gönül rahatlığıyla deneyebilirsiniz.

ALMADAN GELME

Şehirden ayrılmadan hem yöresel pazardan hem de hediyelik satan dükkânlardan biblolar, seramikler, yerel takke ve takılar ile Semerkant ekmeği ile sevdiklerinizi mutlu edebilirsiniz.