Makale

ORUÇ PERHİZ Mİ?

ORUÇ
PERHİZ Mİ?

Hocam, kafama takıldı oruç perhiz mi? Neticede aç ve susuz duruyoruz. Özellikle yaz aylarında biraz da ağır bir perhiz. Bunun bir başka yolu yok mudur acaba?

Oruca daha baştan ve kafadan perhiz dersen tabii ki başka yolunu ararsın. Binbir türlü perhiz var nitekim. Hatta her kafadan bir perhiz. Orucu da perhiz kabul edersek her kafadan bir oruç türü çıkar ortaya. Hele ramazan gelince nasıl da canlanıyor her kafadan oruç piyasası. Orucu perhiz kabul etmek isteyenler iki kesim: Birinci kesim, dinî hayata biraz mesafeli ama oruç tutmak da istiyor. Bu yüzden oruca perhiz kılıfı giydiriyor. Aman mahalle baskısı olmasın diye. İkinci kesim ise orucu da sevimli yapalım telaşında. Ne diyelim? Modern zamanlarda perhiz moda. Öyleyse oruca da perhiz diyelim gitsin. Her ikisi de modern zamanların sıkıntılı psikolojik hâlleri.

Perhizin ne zararı var hocam? Sonuçta sağlıklı olma çabası.

İki cümle ettik, bizi perhiz düşmanı yaptın çıktın!

Estağfurullah hocam! Öyle demek istemedim.

Şayet mesele sağlıksa ve bu perhizle oluyorsa varsın olsun. Buna bizim bir diyeceğimiz yok. Ama orucu perhize indirgemek veya perhizi oruç olarak nitelemek doğru değil. Her taş yerinde ağırdır ve bu yüzden her taş yerinde kalmalıdır. Perhizin iki anlamı var: Birincisi sağlığı korumak veya düzeltmek amacıyla beslenme düzenine getirilen sınırlama. İkincisi ise Hristiyanların ve Yahudilerin belli günlerde et ve yağ gibi yiyecekleri yememek suretiyle yaptıkları ibadet. Peki, kaynaklarımızda savm adıyla geçen oruç ne? İslam’ın beş temel şartından biri. Ramazan’da bir ay boyu imsak ile iftar arasında yemeden, içmeden ve cinsel ilişkiden kişinin kendisini alıkoyması. Demek ki orucun esas amacı, ibadet. Perhizin dinî olmayan amacı sağlık, dinî olanın amacı ise yine ibadet. Öyleyse oruca iki bakımdan perhiz demek doğru değil. Birincisi oruçta temel amaç sağlık değil ibadet. Zaten sağlığı yerinde olmayan da oruç tutmaz, yerine fidye verir. İkincisinde ise Hristiyan ve Yahudilerin perhiz adı altındaki ibadetlerine benzetme söz konusu. Hâlbuki bizim orucumuz ayrı onların perhizi ayrı yani mahiyetleri farklı.

Şimdi anladım. Demek ki ikisi arasında amaç ve mahiyet farkı var.

Tam da öyle. Dinimizin bazı uygulamalarını ve ilkelerini modern zaman akıntısına kapılıp yozlaştırmamak lazım. Oruç tutarken kişi, perhiz şeklinde sağlığına dikkat etmesi güzel. Hatta mümkünse oruç tutarken varsa sigara gibi kötü alışkanlıklarını da bırakabilir. Bunlar orucun yan faydalarıdır, esası değil. Oruç tutmazken de kişinin sağlığına dikkat etmesi ve kötü alışkanlıklardan kurtulması gerekir. Çünkü Müslümanlık ramazanla sınırlı değil. Senenin her günü, günün her saati Müslümanın kulluk bilincinde olması gerekir.

Öyle de hocam, gençlere ve bazı kesimlere hoş geliyor böyle yaklaşım.

Böyle yaklaşımlar maalesef hayatın başka alanlarında da ortaya çıkmaya başladı. Siz orucu perhize indirgerseniz, oruçtan daha etkili perhizler öneren çıkabileceği gibi orucun zamanı ve mahiyetini tartışmalı hâle getirenler de çıkar. Nitekim bugün kişisel gelişim adı altında birçoğu Hint inançlarından esinlenen uygulamalar piyasada dolaşımda. Kimisi meditasyon kimisi başka ad altında. Bunları önerenlerin ibadet hayatıyla ilgili bir düşünce veya kaygıları yok. Zaten yaptıkları ve önerdiklerine bakarsanız ibadete yer yok. Daha da önemlisi bu kesim, dine veya dinî olana ya lakayt ya da karşıt.

Ancak bunlar da insanlara psikolojik destek verdiklerini iddia ediyorlar.

Modern insan maddi olandan bıktı. Yeni şeyler arıyor. Yeterli bilinç ve doğru istikamet olmayınca her bulduğuna sarılıyor. Hareketsizlik meditasyon, zayıflık da sağlık oluyor. Alternatiflerini bilmeyenler de kanıveriyorlar. Hâlbuki ne zayıflık iyi ve güzel, ne de hareketsizlik. Söyledikleri: Oturup kendini dinlemek veya zihnine yoğunlaşmak. İkna işi de şöyle çalışıyor: İnsanlar önce psikolojik olarak bunu güzel görmeye hazırlanıyor. Bu hazır oluş hâliyle, kabulleniyorlar söylenen her şeyi. Tıpkı falcıların yaptığı gibi. Laf kalabalığına getirip insanların zihnini kendi istediği istikamete yönlendirme. Bir nevi küçük ölçekli hipnoz. Hâlbuki din insanın hayatına bir düzen sunarken zorlamıyor, önceden hazırlamıyor, psikolojik yanıltmaya başvurmuyor. Aklına ve iradesine hitap ediyor.

Ama dinin getirdiği düzeni sınırlayıcı buluyor bugünün insanları.

Peki, insanın sınırsız olması mümkün mü? Hiç de mümkün değil. Cinsiyetten birisiyle sınırlı, zamanla ve mekânla sınırlı, güç ve güçlüklerle sınırlı. Hadi kaldır bütün bunları, mümkün mü? Hiç de değil. Öyleyse insan bu sınırları gözeterek yaşamak zorunda. Kafadan sınırsızlık bir hayal ve rüyadan ibaret. Hayal kendine gelince kaybolur, rüya uyanınca biter. Elde ne kalır? Güzelse geçici bir sevinç, kötüyse kalıcı bir endişe… Çünkü sevinçler çabuk geçer, endişeler kalır.

Peki, İslam’ın önerisi ne?

İslam insana doğal ve dengeli yaşamayı öneriyor. Ne zayıflık ne şişmanlık. Sağlıklı hayat. Nasıl sağlıklı olabiliyorsan öyle ol. Hareketsizlik uyku ile olmalı. Hem dinlenmek hem yenilenmek hem de güç kazanmak için. Zamanı gece, mekânı yer, pozisyonu yatmak. Öyleyse insan sağlıklı olmak ve çalışmaya güç toplamak için uyur. Bedenini de uyutur, zihnini de ruhunu da. Çünkü hepsinin sağlıklı olmaya ihtiyacı var. Zihni çalıştırıp bedeni hareketsiz hâle getirmek, ne doğaldır ne de insani. Rüya bile, derin uykuda değil, uyanırken REM evresinde görülen bir olaydır. Anlayacağın, İslam’ın ibadetlerinde hareketsizlik yoktur ve istenmez de. Namaz harekettir, oruç harekettir, hac harekettir… Namazın hareket olduğu açık. Oruç da gündüz hareket hâlinde tutulur. Eğer hareketsizlik istenseydi gece uyurken oruç tutulurdu. Hac ise tavafıyla, sayıyla, mikat yerlerine ve Arafat’a gidiş gelişiyle tam bir hareket. Arafat’taki vakfe o yüzden kısadır. Orada tam bir hareketsizlik de önerilmez. Dilin Kur’an veya zikirle; bedenin namazla hareket hâlinde olacak. Bu yüzden vakfe süreli, tavaf süreklidir. Azıcık dinlenme sürekli hareket. Zekât ise paranın ve servetin hareketi. Bir yerde toplanıp atıl kalmayacak. İnsanlar arasında sürekli dolaşacak. İhtiyacı olmayandan ihtiyacı olana intikal edecek.

Hocam! Sonunda işi harekete bağladınız.

Öyledir dostum. Ne demişler? Harekette bereket vardır. O yüzden İslam’da boş boş oturulan tatil günü yok. Böylesi insana göre de değil. Nitekim insanlar tatil günlerinde bile değişik aktiviteler yapma ihtiyacı hisseder. Kimse boş oturmaz. Yüce Allah, cuma namazı biter bitmez, herkesin işinin başına dönmesini ister. Demek ki meditasyon adı altında hareketsizlik ve sırf zayıf görünmek için perhiz ne gerekli ne de iyi bir şey. İslam insanın sağlıklı ve hareketli olmasını ister. Çünkü hareket sağlık getirir, sağlık da güzel bir yaşantı. Son sözümüz: Allah herkesi hidayet, sağlık ve afiyet içinde kılsın…