Makale

TAKDİM

TAKDİM

Cenab-ı Allah, insanoğlunu en güzel şekilde yaratmış ve imtihan edilmek üzere yeryüzüne göndermiştir. İnsanın imtihanı, aynı zamanda yeryüzünü imar etmek gibi bir mesuliyeti de içinde barındırıyor. O, bir yandan Rabbine karşı mesuliyetlerini harfiyen yerine getirecek bir yandan da topluma, tarihe ve tabiata karşı ödev ve yükümlülüklerini icra edecektir. Beşeriyet, aynı vadide akan büyük bir ırmak gibidir. Dünyanın herhangi bir yerinde ortaya çıkacak sorun, diğer insanların bigâne kalabilecekleri, görmezden gelebilecekleri bir sorun olarak kalmaz. Yeryüzündeki sorumluluklarını yerine getirirken insanın bir an olsun bile aklından çıkarmaması gereken meselelerden birisi budur. Tarih göstermiştir ki iyilik ya da kötülüğün, afet ya da bereketin etkisi kısa sürede bütün dünyaya yayılmaya elverişlidir ve hiç kimse kendi yalıtılmış çevresinde insanlığın kaderinden ayrı bir hayat süremez. Bu yüzden İslam dini bütün insanlığı muhatap almış, hayrın ve barışın cihanşümul bir ivme kazanması için iyiliği yaymak ve kötülükten nehyetmek hususunda müminleri daima çalışmaya teşvik etmiştir.

Bugün bütün dünyayı etkisi altına alan Covid-19 küresel salgını, herkesin pratik yaşamına, alışkanlıklarına bir şekilde dokunarak insanlığı topyekûn bir imtihanla karşı karşıya getirmiştir. İnsanlık tarihte de salgın hastalıklara maruz kalmış, muhtelif tedbirlere başvurmak suretiyle kurtulmaya çalışmıştır. Her konuda rehberimiz olan Hz. Peygamber (s.a.s.), salgın hastalıklarla ilgili, “Bir yerde taun ortaya çıktığını duyarsanız oraya girmeyin, siz bir yerdeyken taun ortaya çıkarsa oradan çıkmayın.” buyurmak suretiyle (Buhari, Tıb, 30.) bütün çağlara şamil ve bugün de salgınlarla mücadelede kritik önem taşıyan bir davranışı önermişti.

Kur’an-ı Kerim, Müslümanları dünyada olup biten, başlarına gelen her şeye karşı tefekkür ve hikmet nazarıyla bakmak hususunda terbiye etmiştir. O yüzden yaşadığımız son küresel salgın, hem hastalık özelinde hem de hayatın bir muhasebesini yapmak bağlamında bireylerin ve ülkelerin üzerinde derinlikli olarak düşünmeleri gereken bir durum arz ediyor. Anlaşılan o ki hayatlarımızı salgından önce ve salgından sonra diye ikiye ayıracak olan bu pandemi, birbirimizle, doğayla ve ahlakla ilişkimizi gözden geçirmemize olanak sağlayacak. Diyanet Aylık Dergi olarak bu ve benzeri meseleleri konuşmak, anlamak ve irdelemek üzere “Salgınla Sınanan İnsanlık” adlı dosyayla huzurlarınızdayız.

Bu sayımızda Prof. Dr. Asım Yapıcı, “Kendisiyle Yüzleşen ya da Yüzleşemeyen İnsanlık”; Doç. Dr. Gülüşan Göcen, “Yavaşla ve Evine Dön, Kalbine Dön”; Prof. Dr. Adnan Demircan, “Salgın Hastalıklar ve Müslümanlar”; Mustafa Irmaklı, “İnsanlığın İhtiyacı: Merhamet ve Diğerkâmlık” başlıklı yazılarıyla dosyamıza katkıda bulundu. Söyleşi konuğumuz Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan.

Salgın hastalığın ramazanın coşkusunu gölgelediği, müminlerin birlik ve beraberlik ruhunu yaşattıkları camilerden, teravihlerden, iftarlardan ayrı kalmanın hüznü ile bir ramazanı idrak ediyoruz. Ramazanın salgınla mücadele eden tüm insanlık ailesi için rahmete vesile olması, sağlık ve huzur içinde bizleri bayrama eriştirmesi duasıyla Mübarek Ramazan Bayramınızı tebrik ediyorum. Sonraki sayımızda görüşünceye dek sağlıkla kalın. İyi okumalar.