İyi ya da kötü her konuda var bir fikrimiz. Fikrimize ayak uydurur mu bilinmez zikrimiz. Bilen konuşur, sonuna kadar savunur düşüncesini. Bilmeyen daha çok konuşur, zorla kabul ettirmek ister cümlesini. Herkes her işe kalkışır ama layıkıyla yapamaz. Yaptım zannetse de işi ehlininki gibi olamaz. Kimileri her anlatılanı dinler dinlemesine lakin anlayamaz. Herkes davul çalar ama çomağını makama uyduramaz. Derim ki ben, ahkâm kesenin bakma sözüne. Ortaya koyduğu ürün önemli, mühim değil nasıl bir tavır takınmış yüzüne. Yok, ben de anlarım bu işlerden, ben de varım dersen olmaz! Boş konuşmalarla hiçbir torba dolmaz. Yaparsın yapmasına, imkânsız diye bir şey söz konusu değil. Ama bana sorarsan mahir olanın önünde saygıyla eğil.
Herkes bildiği işi yapsın dedik. Uzmanı olmadığın konularda konuşma diye tembihledik. Sözlerimiz ne incitici ne de fazla kaba. İnsanoğlunun iyiliği içindir sarf ettiğimiz tüm çaba. Acele verilen kararlar da aynı ayardadır aslında. Zor duruma sokar seni, yeterince düşünmezsen mesela. Önünü ardını hesap ederek son hükmü vermeli. Araştırarak soruşturarak bir işe girişmeli. Eyvah ele geçmez sonra. Pişmanlığın aklını başına getirir ama ne fayda. Zamanımı boşa harcarım diye endişelenme, bırak üçü beşi. Düşüne düşüne görmeli işi, sonra pişman olmamalı kişi. Sor soruştur, bul buluştur. Ne başın ağrısın ne dizini ovuştur. En kıymetli vaktini ayır, hesabını iyi yap. En iyi bilsen bile yolları, en ziyansız olanına sap. Aklına gelir gelmez bir işe kalkışırsan sen zararlı çıkarsın. Düşünüp taşınıp hazırlanırsan daima kârda kalırsın. Kârdan kastım sanma ki gelir gider, para pul. Önünü görüp tedbirini alabiliyorsa hep kârdadır kul. Diyeceğim o ki; çok düşün, gerekirse bir bilene danış. Kolayına kaçma, her şeyin en doğrusunu, en makbulünü bulmaya çalış. Bil ki aradığın şey, seni en hayırlı sona götürecek. Ne başın ağrıyacak ne de pişmanlık seni heder edecek.
Günün güzelliğine güvenme, elbet bitecek. Sonsuz zannettiğin aydınlık, karanlığa bürünecek. Rengârenk çiçeklerle donatılmış tüm bahçe. Zanneder misin ki solmadan kalacak öylece? Her şeyin bir sonu vardır hayatta. Gül solar, güneş batar, rüzgâr göçer bulutla. Yerli yerinde kalan bir şey yoktur aslına bakarsan. Dünya malına, hep sende kalacakmış gibi meyletme. Evler, yatlar, katlar gelir geçer. Hiç gitmeyecek gibi olanlar bile gün gelir göçer. Hangi çiçek vardır, güzelliği ile solmadık. Hangi gün vardır akşam olmadık? Henüz geç değil, gel güvenme gençliğine. Bel bağlama, bugün seni yücelten dinçliğine. Gün geçer, devran döner. Hiçbir şey aynı kalmaz, zaman bedelini öder. Dertlere gark oldum sanırsın, hiç bitmeyecekmişçesine. Fakat her sıkıntıyı küflendiren bir an vardır, yarın diye. Velhasıl kelam, iyi ya da kötü, her şeyin bir sonu var. Allah her daim yanımızda, her daim bize yâr.
Lüzumsuz konularla gel üzme kendini. Perişan olup da boş yere yıkma bendini. Yapabileceğin bir şeyler varsa elbette çabala. Fakat yoksa elden gelen bir çare, hırpalama kendini boşuna. Her umutsuzluk, her yeniliş bir yara açar sende. Zamanla büyür, koskoca uçurum olur sende. İnsan, en zayıf tarafından yara alır, bu böyle bilinir. Gön, yufkayerinden delinir. Hangi yanın hassaslaştıy- sa o tarafını kolla. Hiç yara almayacaksın diye bir kaide yok elbette. Maharet, yaralarını çarçabuk iyileştirmekte. Gözündeyse şayet yaran, ilk orayı gelir bulur aksilik. Yok, kalbinse nezakete hasret, hep oraya uğrar incinmişlik. İnanmıyorsan dön de bir bak insanların yaralarına. Göreceksin ki hep korktukları, hep korudukları taraflarında. Sakındıkça gelip bulmuştur acı onları. Çünkü zayıflamıştır artık, dertten incelen yanları. Ah be insan, deri en hassas yerinden deliniyor! İnsan ki her türlü deliği kendiliğinden zannediyor.
Abartılı konuşmalar var bir de. Övünmeyi huy edinmiştir kendine. Her şeyin en güzeli onda. Bilmez ki kendisi yersiz bir zanda. En iyiyi o bilir, en güzeli onda görülür. En rahat, en düz onun yolunda yürünür. Kimseler yetişemez, ne boyuna ne huyuna. Bö- bürlenmekle geçer ömrü, toz kondurmaz suyuna. Fakat hiç de öyle değildir kazın ayağı. Git de gör bakalım, sofrasına bir fazla koyar mı tabağı. Gözünle görmeden inanma derim ben her söylenene. Bizzat şahit ol, sağda solda dillenene. Yalnız hazırlıklı gitmeyi sakın ha unutma. Beklentini öyle fazla yüksek de tutma. Abartılı söz dilde eğreti durur, pütür pütür. Övülen bağa, sepetini küçük götür. Bazen sepete bile hacet kalmaz. Sadece bakmakla yetinirsin, başka kârın olmaz. Ne söylenen doğrudur ne de dillenen. İşte böyle olur sonu, sepetin boş kalır. Bağ boş, bahçe neredeyse bir karış.