Makale

ARITAN NEHİRLER GİBİ GELEN MÜBAREK RAMAZAN

ARITAN NEHİRLER GİBİ GELEN
MÜBAREK RAMAZAN

Selvigül Kandoğmuş Şahin

Ey yolcu, şimdi arıtan, duru, gümrah bir ırmak gibi durmaksızın akan rama­zan ırmağının tam kıyısın- dasın. Sen damarlarından akan, yaratılıştan muhatap olduğun balçıktan bilirsin suyu. Sen, ya­ratılmışların en mükemmeli ve mükerreri olarak esfel-i sâfilîn duraklarından ahsen-i takvim duraklarına taşınmış yegâne varlık değil misin? Dön ve kendi­ne, ruhuna, damarlarında dola­şan kana, suya bir bak. Sana can veren suya bir eğil. Senin yaratı­lış hamurunda su ve balçık var­dır ve sen bunu tanıyorsun.

Yaşadığın hayat da bir ırmak coşkusunda akar oysa. Bir ne­hir coşkusu ve durgunluğunda akan sen sınanırsın, imtihan du­raklarında soluklanırsın. Nehir kimisi için coşkuludur ey yolcu. Senin nehrin nasıl akar bilmi­yorum. Ama hayat işte bir nehir gibi akıp durur.

Yudum yudum içeceğin hayat ırmağının seni tüketmemesi, çer çöp gibi sürüklememesi için bir duruşun olmalı ırmağın kı­yısında. Belki ırmağın ortasın­da, içinde her türlü hâl ile nefes alıp verdiğin dünya hayatında içtiğin miktar önemlidir. İçtiğin hayat suyu sana nefes mi oluyor yoksa ölüm mü bunu düşündün mü hiç?

Şimdi bu akan suyun nehirleri vardır ya bunlardan biri olarak gelir ramazan. Senin hayat kar­şısında duruşunu dengelemek için gelir. Seni terbiye etmek, erdemler durağına taşımak için gelir. Seni arıtmak, temizlemek için durmaksızın akar. İşte sen yüreğini, bedenini ve dahi ya­şantını bu suyun altına tut. Tut ki arınsın bedenin ve ruhun. Güçlü bir hâlde akan dünya ır­mağı, seni bir çer çöp gibi sürük­leyip götürmesin.

Zulümlerin, kıyımların olduğu yaşlı dünyamızda ne çok kir ve kin birikmiştir. Dertler ve keder­ler içinde soluklanırken bir inşi­rah gibi gelir ramazan. Bereket ile kuşatır, mevsim mevsim akar yaralarımıza.

Ey yolcu, işte şimdi seherlerde tam da sahur vakti aç ellerini Yaradan’ına. Aç yüreğini, düşle­rini, rüyalarını iftar sofralarında, teravih dualarında... Şimdi tam zamanı. Duanın arıtan ırmakla­rına sal gözyaşlarını. Şimdi dua zamanı ey yolcu. Çaresiz kalan mazlumlar için, yetim kalan yavrular için, İslam coğrafyası için aç ellerini ve yüreğine akıt gözyaşı ırmaklarını. Şimdi tam da duaya durma zamanlarında- yız. Ramazanın kutlu zamanla­rını, nehirler gibi yaralarımıza akıtma zamanlarındayız.

Ey yolcu, senin umudun hiç sön­mesin. Sen hep coşkun ve deli akan hayat ırmağının tam orta­sında yıkılmadan, yorulmadan, yıpranmadan dimdik durmalı­sın. Durmalısın ki senden sonra kuşak kuşak bu kutlu Anadolu topraklarında yaşayacak olan neslin yürüsün aksın.

Kutlu mevsimler yaralarımızı sarmak için gelir ya ey yolcu, sen bunu böyle bil ve yaşa. Şimdi kutlu bir ırmağın kıyısındasın. Aylardan nisandır, bahardır, çi­çek çiçek açmış rengârenk mev­simlerle gelen kutlu aylar vardır. Receptir, şabandır ve dahi rama­zandır gelen... Ardından arıtan dua ırmağıyla sığındığın kutlu ay gelir ey yolcu.

Sen şimdi uçsuz bucaksız ova­lara yürür gibi, yanık bağrını engin rüzgârlara açar gibi dua­lara dur ey yolcu. Kurtuluş için

Kur’an’ın mübarek ayetlerine sığın. Kendini oku, bulunduğun kutlu ayı oku sonra sana kurtu­luş reçetesi gibi gelen mübarek kitabı oku ey yolcu. Oku ama öyle üstünden değil, özünden oku. Irmak ırmak aksın hayat damarlarına her bir ayet, şifa olsun, merhem olsun yaralarına.

Ey yolcu, millet olarak bir virüsle imtihan olduğumuz bu günlerde endişeliyiz, hüzünlüyüz. Şimdi kendimize, ailemize, akrabala­rımıza, dostlarımıza, büyükle­rimize, camilerimize bambaşka duyarlılıkla bakma zamanların­dayız. Kendimize yürüyelim, malayani tüm ayartanlarla doldur­duğumuz sadrımızı, açalım Rabbimize. Şimdi, bir yandan tedbirlerimizi alırken açalım ellerimizi. Ey Rabbimiz! Bir ta­raftan ellerimizi, bedenimizi, tüm azalarımızı suyla sabunla nasıl arıtıyorsak bir taraftan da yüreğimizin kirlerini arıtmak için senden yardım istiyoruz. Ey Rabbimiz! Bizlere yardım et. Arındır bizleri, temizle yürekle­rimizi.

Rabbimiz bizlere huzur, bere­ket, inşirah ve kurtuluş ver. Nuh, İbrahim, Musa, Yunus, Yusuf Peygamberler’e (a.s.) ve Efendi­miz Hz Muhammed’e verdiğin müjdeleri bizlere de ver. Onları afetlerden, tufanlardan, istila­lardan, kuyulardan, ambargo­lardan nasıl kurtardınsa bizlere de öyle kurtuluşlar nasip et. Ey Rabbimiz! Yaşadığımız, bir ahir zaman vebasıdır. Sen bizleri muhafaza eyle. Ve senin öğret­tiğin o muhteşem dua ile sana yalvarıyoruz:

“Ey Rabbimiz! Unutur, ya da ya­nılırsak bizi sorumlu tutma! Ey Rabbimiz! Bize, bizden önce­kilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme. Ey Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmediği şeyleri yükleme! Bizi affet, bizi bağışla, bize acı! Sen bizim Mevlamızsın. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et.” (Bakara, 2/286)

Rabbim zor günlerimizde, mü­barek ayların sürur ve huzur kuşanmış zamanlarına taşısın tüm yürekleri. Rabbim zor za­manlarda ümmete kurtuluş ve salah, birlik ve esenlik versin. Bu mübarek ayların gölgesin­de bizleri muzaffer, yetimlere hami, yolda kalmışa çare eyle­sin. Her daim kurtuluş ve adalet üzere yaşamayı bu aziz millete nasip eylesin.

Âmin. Âmin. Âmin.