Kırkambar
Hilal Koç Hancı
Paşa Bardağı
Saltanatlı devirlerden birinde, paşalar arasında birbirlerini yemeğe davet etme âdeti başlamış. Bu ziyafetler sırasında, misafir eğer evden bir şeyi beğenirse uğurlanırken o şey sarılıp paketlenerek kendisine hediye edilirmiş.
Bu paşalardan bir tanesi hem çok cimriymiş hem de çok açgözlü. Hangi ziyafete gitse gözüne bir şeyleri kestirir, giderken de alır götürürmüş. Gün olmuş ziyafet verme sırası ona gelmiş.
Yenecekler yenmiş, içilecekler içilmiş. Gitmeye yakın kendisinin evinden pek çok değerli hediyeyi kaldırıp götürdüğü bir paşa dostuna: “Paşam, beğendiğiniz bir şey varsa çekinmeyiniz!” diyerek almak istediği bir şey olup olmadığını sormuş.
Misafir paşa bakmış, etrafta öyle dişe dokunur bir şey görememiş. Ancak hem âdet yerini bulsun hem de “Bu paşa zamanında benden az şey götürmedi.” diye düşünerek bir bardak gösterip “Şunu beğendim.” demiş. Bardağı sarıp sarmalayıp vermişler.
Paşa evine döndüğünde ev ahalisi: “Aman paşam, paşa konağından ala ala bu bardağı mı aldın?” diye gülüp sormuşlar. Paşa da: “Gülmeyin, gülmeyin; o, paşa bardağıdır, dikkat edin de kırılmasın.” demiş.
Bir Ayet
Gücünüz yettiği kadar Allah’a karşı gelmekten sakının. Dinleyin, itaat edin, kendi iyiliğiniz için harcayın. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir. (Tegâbün, 64/16)
Bir Hadis
Allah kulunun bir şey yiyip içmesinden dolayı kendisine hamdetmesinden hoşnut olur.
(Müslim, Zikir, 89)
Bir inci
“İnsan, bizzat ferdiyetinden, kendi benliğinin unsurlarından soyunmadan, asla kendisinden daha uzağa gidemeyecek ve kendinin dışına çıkamayacaktır. O hâlde gerçekten hareket etmek, bir çeşit kendisinin dışına çıkmak, bizzat kendisine karşı gelmek demektir.”
Nurettin Topçu
Esmâ-i Hüsnâ
el-Evvel: Öncesi olmayan, yaratılmamış, ezelî ve kadim tek varlık.