Makale

İmam Mohammad Bhagatte “MÜSLÜMANLARIN BİRLİK VE BERABERLİĞİ İÇİN İLETİŞİM İÇİNDE OLMALIYIZ.”

İmam Mohammad Bhagatte “MÜSLÜMANLARIN BİRLİK VE BERABERLİĞİ İÇİN İLETİŞİM İÇİNDE OLMALIYIZ.”

Söyleşi: Aslıhan GÜL

Réunion Adası’ndaki Saint-Denis Camiinin imamı ve Saint-Denis Medresesi’nin de yöneticisisiniz. Bölgedeki İslami yaşamdan ve çalışmalarınızdan kısaca söz eder misiniz?

Réunion Adası, Fransa toprağı statüsünde olan, Hint okyanusunun güneyinde Madagaskar’ın doğusunda vanilya kokuları ve eşsiz güzellikleriyle insanları cezbeden bir adadır. Başkenti Saint-Denis olan adanın nüfusu 866.506’dır. Bu nüfusun, 80.000’i Müslüman. Elhamdülillah bu güzel adanın her şehrinde mescitlerimiz var. Namaz kılan Müslüman kardeşlerimizin namaz kılmada herhangi bir sorun yaşamaması adına “yakın mescit” anlayışıyla birçok mescit inşa ettik. Buna rağmen ramazan aylarında camiler cemaatimizi almıyor, teravih namazlarımızı evlerde kılıyoruz. Ayrıca cami olan her yere mutlaka bir medrese açtık. Bu medreselere çocukları beş yaşından itibaren alıyoruz ve mümkün olduğu kadar eğitmeye çalışıyoruz.

Réunionlular, Kur’an okumayı çok seviyorlar ve hatta aralarında çok güzel Kur’an okuyanlar da var. Bu adada yaşayan Müslümanların çocukları hafızlığa çok meraklı. Dolayısıyla hafızlık müessesemiz iyi işliyor ve çok sayıda hafızımız da var. Bu çocuklar, hem eğitim alıyor hem de hafızlığa devam ediyorlar. Almış oldukları bu iki eğitim birbirine engel oluşturmuyor. Hatta bir gün lise müdürü olan bir hanım ile konuştuğumda -ki kendisi Müslüman değildir- hafızlık yapanların çoğunun ileride tıp okuduğunu söylemişti. Ayrıca son senelerde birçok hanım kardeşimiz de hafızlık yapmaktadır. Sözüm o ki hafızlık müessesesi bizde artık yerleşmiş olan gelenek ve nesilden nesile, aileden aileye de aktarılmaktadır. Bu, bizler için çok sevindirici bir durum.

Eğitim hizmetlerinin yanı sıra sosyal anlamda çeşitli faaliyetler de gerçekleştiriyorsunuz. Bu faaliyetleriniz esnasında karşılaştığınız zorluklar nelerdir?

Elbette yaşadığımız pek çok zorluk oluyor. İlk olarak faaliyet ve çalışmalarımız için maddi kaynak bulma konusu önemli bir sorun teşkil ediyor. Çünkü devletten yahut herhangi bir ülkeden yardım almıyoruz.

İçerisinde bulunduğumuz şu dönemde yoğun karşılaştığımız zorluklardan biri de ateizm tehlikesidir. Genelde İslam’a girenlerden bahsediyoruz ama çıkanları hiç görmüyoruz. Bu konuda çok daha fazla çalışma yapmamız ve insanları ateizme düşmekten korumamız lazım. Bir de İslam dinine girenleri yalnız bırakmamalıyız.

Son olarak dünyayı da etkisi altına alan, 11 Eylül saldırısıyla ayyuka çıkan İslamofobi tehlikesi, tüm Müslümanlar açısından bir zorluk oluşturmaktadır. O saldırının gerçekleştiği günden hemen bir sonraki gün bir televizyon programına davet edildim. Ben ne anlatırsam anlatayım onlar arka ekranda, kamplarda yetişenleri gösterip “İşte Müslümanlar böyle, İslam böyle bir şey.” diyorlardı. İşte o gün anladım ki Müslümanlar ve onların hayatının o gösterilenlerden ibaret olmadığını anlatmak için iletişime çok daha fazla önem vermemiz gerekiyor.

Dini tebliğ ve temsil noktasında modern iletişim araçlarının etkin kullanımını önemsediğinizi görüyoruz. Bu araçların hizmetlerinizin başarıya ulaşmasında rolü nedir?

İletişim, çağımızın en önemli unsurlarından biridir. Hele hele az önce bahsettiklerimi de göz önünde bulundurduğumuzda, Müslümanların dinlerini tebliğ etmede ve diğer Müslümanlarla birlik ve beraberlik sağlamada iletişim araçlarını kullanma zorunluluğu vardır. Eğitim hayatım devam ederken Réunion televizyonu ramazan ayının gelişi münasebetiyle bir televizyon programı için benimle irtibata geçti. Yaşadığım Réunion Adası’nda Müslümanlar nezdinde, bir imamın televizyona çıkması çok da uygun görülmezdi. Hatta imamlar televizyona çıktığında yüzlerini göstermezler, sırtlarını döner öyle konuşurlardı. Televizyon beni ilk çağırdığında müdürümüze danıştım, kendisi bana “Gitmen lazım, iletişim her şeyin temelidir.” dedi. İmam olmamız hasebiyle insanların nezdinde bir önder ve lider konumundayız. Cemaatimizin, yeri geldiğinde sırdaşı, arabulucusu, hasta bakıcısı, hem iş hem de eş arayanların başvurdukları isim olabiliyoruz. Dolayısıyla bunca hizmeti yapabilmede iletişim mecraları bizim için çok önemli bir yer tutuyor.

Sizce Türkiye’nin İslam ve Afrika açısından önemi nedir?

Geçen sene Türk hükûmetinin misafiri olarak Türkiye’ye geldim. Türkiye’nin biz Afrikalı dinî liderleri sıcak ve samimi karşılamasının altını çizmek isterim. Türkiye’nin vizyonundan, misyonundan, heyecanından çok etkilendim. Bence Reunion Adası sakinleri de bunları görmelidir, bilmelidir. Ben de bizatihi burada şahit olduklarımı ülkemde anlatacağım. Ancak maalesef bizim orada Türkiye, hiç ama hiç bilinmeyen bir ülke. Allah’tan dileğim odur ki inşallah bir iş birliği kurmayı başarırız da genç Reunionlular, Türkiye’nin, ortaya koyduğu çalışmalardan faydalanırlar.

Gerek Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın gerek Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın konuşmalarından, bu insanların ümmeti sevdiğini hissediyorsunuz. Allah aşkına, bizi dinde kardeş olarak sevmekten başka Türkiye’nin Réunion ile ya da Afrika ile ne işi olabilir? Hep birlikte kazanacak çok şeyimiz var. Buraya gelince Türkiye’nin nasıl bir ülke olduğunu, Afrikalı gençlere ne gibi fırsatlar sunduğunu gördük. Afrika’dan gelmişler, Türkiye’de eğitim alıyorlar. Ben de çok isterim Réunionlu gençlerin Türkiye’ye gelip okumasını. Réunion ile Türkiye arasında ilişkilerin gelişmesini çok istiyorum.

Üçüncüsü gerçekleşen “Afrikalı Dinî Liderler Zirvesi”ni nasıl buldunuz ve zirve hakkında neler söylemek istersiniz?

Bu zirve, Müslümanların bir araya gelmesi ve kardeşliğini perçinlemesi adına büyük bir başarıdır. O yüzden bu başarıda emeği geçen herkesi kutluyorum ve onlara şükranlarımı sunuyorum. Çünkü çok iyi hazırlanılmış bir programdı. Zirvede birçok konferans verildi, hepsini çok beğendim ancak Sayın Ahmet Kavas’ın konuşmasından çok etkilendim. Sayın Başkan Ali Erbaş’ın da Ahmet Kavas’ın takdimini yaparken söylediği gibi Türkiye’nin yetiştirdiği önemli bir âlim. Kendisi canlı ansiklopedi gibiydi, aslında onunla ilmin ne kadar önemli bir silah olduğunu görmüş olduk. Son olarak deklare edilen sonuç bildirgesi, İslam dünyası sorunlarını ihata eden ve onlara çözümler getiren bir bildiriydi. İnşallah bu bildirilerin ışığında tüm İslam ülkeleri çalışmalarını daha da artırırlar.